Büyük Türkçe Sözlük
* Temeli sağlamlaşmak, temelleşmek.
* Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru.
* Köklü, etkili, güzel bir biçimde, doğru olarak.
* Sağlam bir temele dayanmayan, köksüz.
* Doğru olmayan, yalan.
* Tarih öncesi tanrılarının efsaneli serüvenlerini anlatan ve bir topluluğun duygularını, anlayışını ve özlemlerini göstermesi bakımından değeri...
* Esatirle ilgili, esatire ait.
* Gerekçe.
* Denizlerde, karalarda ve tatlı sularda, başka hayvanların asalağı, asalakların ara konakçısı veya özgür olarak yaşayan kabuklular takımı.
* Eski, geçmiş, önceki.
* Sebepler.
* Hava basınçları eşit olan yeryüzü noktalarını birleştirdiği var sayılan eğri, izobar eğrisi.
* Başka bir şeyin biçim veya yapı bakımından aynısı olan şey, izomorf.
* Kendi cinsinden kimselerle cinsel ilişkide bulunan kimse, homoseksüel.
* Eşcinsel olma durumu, homoseksüellik.
* Değer yönünden birbirine eşit olan (şey), muadil.
* Değerleri eşit olan.
* Eşbiçimle olmadıkları halde yüz veya hacim ölçümleri eşit bulunan (biçim).
* Cebirde karşılıklı olarak çözümleri aynı...
* Eşdeğer olma durumu, muadelet.
* Çeşitli yerlerde aynı hızla duyulmuş (aynı dereceli) olan deprem.
* Acınma, yerinme.
* üzülmek, acınmak.
* Üzülerek, acınarak.