Büyük Türkçe Sözlük
* Sattırmak işi.
* Satmak işini yaptırmak veya satmak zorunda bırakmak.
* Güneş'e yakınlık bakımından altıncı olan gezegen, Sekendiz, Zühal.
* Zorlu, sindirici güç.
* Fin hamamı.
* Bu hamamın ve diğer bölümlerinin bulunduğu yer.
* İddia, tez.
* Haber, söz.
* Atasözü.
* Tanıtlanması gereken önerme, tez.
* Haber.
* Muştu, müjde.
* Haberci.
* Muştucu.
* Peygamber, nebi.
* Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen.
* Değirmen arkındaki fazla suyun akması için açılan ikinci su yolu.
* Bir barajın fazla...
* Savaklamak işi.
* Suyu arklara salmak.
* Aptal, alık, sersem, budala.
* Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim.
* Yaygı, örtü.
* Ekvator kuşağındaki otsu bitkilerle kaplı çayırlara verilen ad.
* Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silâhlı mücadele, harp.
* Uğraşma, kavga, mücadele.
* Hayvanların birbirleriyle yaptığı...
* bir veya daha fazla devlete karşı savaş durumuna geçmek.
* ortadan kaldırmak için uğraşmak.
* Savaşan, savaş durumunda bulunan, muharip.
* İyi veya çok savaşan, savaşkan, cengâver.
* Savaşa katılan kimse.
* Savaşçı olma durumu.
* Herhangi bir amaca erişmek bir güce karşı koyabilmek amacıyla bir kişi veya grubun sürekli çabası, mücadele.
* bir amaca erişmek, bir güce karşı koyabilmek için uğraşmak, çaba göstermek, mücadele etmek.