Büyük Türkçe Sözlük
* Kazanç elde etmek, yarar sağlamak.
* Etki yapmak.
* İyi gelmek, etkisi iyi olmak.
* Yararı olmamak, etki yapmamak.
* Bir şey para kazandırmak.
* Temiz, beyaz.
* Kazanç sınırı.
* Pekmez karıştırılmış kar.
* İcat edenlerin bile beğenmedikleri şey.
* Asya ve Avrupa'nın yüksek yerlerinde, karlık bölgelerde yaşayan serçeye benzer küçük ötücü kuş (Montifringilla nivalis).
* Bir şeyin maliyet fiyatı üzerine kâr payını katmak, kazanç koymak.
* Serçegillerden, karlı dağların doruklarında yaşayan, bacakları ve parmakları tüylü bir kuş (Plectrophenax nivalis).
* Yazın kullanılmak üzere içinde kar saklanan kuyu, karlık.
* Bir işletmenin veya şirketin kendi kâr veya zararlarından sorumlu olarak çalışan, yerine göre tamamen bağımsız davranabilen birimi.
* Herhangi bir malın maliyet fiyatı üzerine konulan ve satıcıya kalan kazanç.
* Bir işletmenin maliyet giderleri ve zararları çıkarıldıktan sonra...
* Bir işletmenin ve şirketin yıl sonu kârlarından çalışanlarına, bir teşvik yöntemi olarak, pay verilmesi.
* Kayarken kayak uçlarını birbirine yaklaştırma, arka uçlarını ise birbirinden uzaklaştırmayla sağlanan frenleme durumu.
* Kar yere düşmek.
* Ticarette sadece kâr etmek düşünülmez, zarar da edilebilir.
* Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak.
* En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı.
* Bu renkte olan.
* Esmer.
* Çoğu kez tür belirtmeye...
* Kara çalıcı, iftira eden.
* Kara yazı.
* Karaborsacılık yapan kimse.