Büyük Türkçe Sözlük
* Kaşları kara ve gür olan.
* Birbirinden soğumak, aralarına soğukluk girmek.
* Süs eşyası yapımında kullanılan parlak, siyah linyit, oksidiyon taşı.
* Yer mantarı.
* Kış ortası, kışın en şiddetli zamanı, zemheri.
* Çok sıkıntılı durum veya zaman.
* Saçı ağarmamış yaşlı kimse.
* Arıların fennî kovan yerine içine petek oluşturdukları sazdan, çamurdan veya sepetten kovan.
* Yeniçeri ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizlemek, yemek kaplarını yıkamak gibi işlerle görevli er.
* Kurbağalardan, karalarda yaşayan, yumurtalarını suya bırakan amfibyum.
* Esmer ve zayıf.
* İçinde bol kara kan bulunan kusmuk.
* Uçaklarda pilotların konuşmalarını ve kuleden gelen mesajları alıp saklayan bir araç.
* Din bağnazlığının oluşturduğu gerici ve tehlikeli güç.
* Bir ülkeyi karadan gelecek saldırı ve tehlikeye karşı korumak amacıyla kurulan askerî teşkilât.
* Silâhlı kuvvetler içinde yer alan kara...
* Zararlı veya sakıncalı diye belirlenen veya cezalandırılmaları düşünülen kimselerin listesi.
* Zayıf, esmer, ufak tefek kadın.
* 1609 m uzunluğundaki ölçü.
* Yalnız güldürmeyi değil, daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah.
* Yasa dışı yollardan sağlanan kazanç.
* Piyasada olmayan malların gizli olarak yüksek fiyatla satıldığı yer.