Büyük Türkçe Sözlük
* görmemiş gibi yapmak, farkında değilmişcesine davranmak.
* Görmemiş gibi davranma.
* görmemiş gibi davranmak.
* görgülü, geçmişte iyi günler yaşamış, gün görmüş, tecrübeli.
* Bir şeyi görmüş olma durumu.
* Kişinin, yeni bir yaşantıyı eskiden de yaşamış olduğu yolundaki duygusu.
* Görme ile, görme duyusuyla ilgili, görmeye dayanan.
* Görme yoluyla etkilenme yöntemi.
* Görme ve işitme duyularıyla ilgili olan, odyovizüel.
* Görme ve işitme duyularına dayalı olarak oluşan çağrışım.
* Basılı eğitim gereçlerinin yanında daha çok görme ve işitme duyularına yönelik gereçlerden yararlanılarak yapılan eğitim.
* Resim, oymacılık, heykelcilik, mimarlık gibi sanatlar, plâstik sanatlar.
* Görme yetisi.
* Bir yerin çevreyi görme özelliği, nezaret.
* Dolaysız kavrama, birden kavrama.
* Evlenmek isteyen erkek için kız görmeye giden kimse, dünür.
* evlenecek erkek için kız görmeye gitmek.
* Görücünün yaptığı iş.
* (evlenmesi söz konusu olan kız) görücüye görünmek.
* Görülmek işi.
* Göz yardımıyla bir şey, bir varlık algılanmak, seçilmek.
* Gereken iş yapılmış olmak.
* Bir şeyin bulunduğu anlaşılmak, karşılaşılmak, rastlanmak.
* O güne kadar karşılaşılmamış, şaşılacak nitelikte olan.