Büyük Türkçe Sözlük
* Ödeşmek, hesaplaşmak, hesabına saymak, takas etmek.
* (çocuk oyunlarında) Sayı sayarak ebeyi belirlemek.
* Devletçe harcanan paraların hesaplarını denetleyen yüksek kurul, Divanı muhasebat.
* Türklerin Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında, Kazakların kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi.
* Maden, ayna gibi nesneleri parlatmak için kullanılan cilâ.
* Cilâlamakta kullanılan araç.
* Bu cilâyı yapan kimse.
* Saykallamak işi.
* Saykal kullanarak parlatmak, cilâlamak.
* Saylamak işi.
* Seçmek.
* (dil inkılâbının ilk yıllarında) Milletvekili, mebus.
* Saymak işi, tadat.
* Gerçekte öyle olmadığı hâlde önce sayılan, itibarî.
* Sayarak.
* Bir cinsten kaç parça bulunduğunu anlamak için, bunları birer birer gözden veya elden geçirirken, her defasında bir sayı yükselterek bir sonuca...
* pek çok olmak.
* Saymazlık.
* Hesap uzmanı, muhasip, muhasebeci.
* Hesap işlerinin görüldüğü yer, muhasebe, muhasiplik.
* Saygı göstermeme durumu.
* Hasta.
* Hastalıkla ilgili, marazî.
* Hastahane.