Büyük Türkçe Sözlük
* koruyucu, gözcü, denetleyici olarak beklemek.
* Bekçinin yaptığı iş.
* (bir şeyi) bekleyip korumak.
* Bekinmek işi.
* İnat etmek, direnmek.
* Kapanmak, tıkanmak.
* Bekitmek işi.
* Kapamak, tıkamak.
* yakında gerçekleşeceği sanılmayan umutlar karşısında söylenir.
* Beklemek işi.
* Vakit öldürme.
* Bir kimseyi veya bir taşıtı beklemek için gelenlerin oturdukları yer.
* Doktor, avukat vb. ile görüşme öncesinde oturulan yer.
* Bir kimseyi veya taşıtı beklemek için ayrılan bölme, bekleme odası, bekleme salonu.
* Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak.
* Süre tanımak, acele etmemek.
* Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak...
* Sınıfta kalıp derslere devam etmeyen (öğrenci).
* Beklenilmek işi veya durumu.
* Beklenmek.
* Beklenmek durumu.
* Birdenbire, ansızın.
* Beklemek işine konu olmak.
* Beklenmeyecek durumda olan.