Büyük Türkçe Sözlük
* Birbirini kesen iki doğrunun oluşturduğu açılar eşit olduklarında, bu açıların her biri.
* Genellikle hoş karşılanmayan bir durumun aşırılığını anlatır.
* İnatçı, bildiğinden dönmeyen, büyüklerinin sözünü dinlemeyen, boyun eğmez.
* Kurumlu.
* Ekseni tabanına dikey olan biçme.
* çok sert bir biçimde, sert sert, öfkeli öfkeli bakmak.
* Dik başlı.
* Bir tür ördek.
* Geminin yoluna karşı esen rüzgâr.
* Ekseni tabanına dikey olan silindir.
* Kenarlarından ikisi birbirine dikey, bir açısı doksan derece olan üçgen.
* Kenarlarından biri tabanlarına dik olan yamuk.
* Dik olarak, diklemesine.
* Derinden.
* Açıları dik olan paralel kenar.
* Dikdörtgen benzeri, dikdörtgen gibi.
* Dikdörtgenin sınırladığı düzlemsel bölge.
* Bağ çubuğu dikmek için delik açmaya yarayan demir.
* Kazık, sırık, ağaç çubuk.
* Bel.
* Dikelmek durumu.
* Dik duruma gelmek, dikleşmek.
* Ayakta durmak.
* Sert konuşmak, karşı gelmek, birine kafa tutmak, dinelmek.
* Bazı bitkilerin dal, yaprak, meyve kabuğu gibi bölümlerinde ve bazı hayvanların derisinde bulunan sert, ucu sivri ve batıcı çıkıntılardan her...