Büyük Türkçe Sözlük
* Bağdalamak işi.
* Düşürmek için ayağını birinin ayaklarına takmak, çelme atmak.
* İsimleri, sıfatları arasına bağlaç alan isim veya sıfat tamlaması.
* Bağdamak işi.
* Birkaç şeyi birbirine geçirerek bağlamak.
* İçinden çıkılmayacak bir duruma getirmek, kör düğüm etmek.
* Sağ ayağı sol uyluğun, sol ayağı sağ uyluğun altına alarak oturma biçimi.
* bu biçimde oturmak.
* Her yeri aynı özelliği gösteren, mütecanis, homojen.
* Bağdaşıklaşmak durumu.
* Aynı özelliği göstermek, homojen duruma gelmek.
* Bağdaşıklaştırmak işi.
* Bağdaşık duruma getirmek, homojenleştirmek.
* Bağdaşık olma durumu, homojenlik.
* Bağdaşılmak işi.
* Bağdaşmak işine konu olmak.
* Tutarlık, tutarlılık, insicam.
* Bağdaşmak işi, imtizaç.
* Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek.
* Çocuk oyunlarında arkadaş olmak.
* Bağdaş kurup oturmak.
* Uyuşmaz, tutarsız.
* Uyuşmazlık, geçimsizlik.