* (birinin veya bir şeyin) Çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak.
* (cümlede zaman anlatan bir sözle) Sonunu getirmek.
* Anlamak, ne olduğunu bilmek.
* Bulmak, ortaya koymak.
* Hatırlamak.
* Söylemek.
* Döküntülü hastalığa tutulmak.
* (keyif, tat, zevk gibi şeyler için) Çok hoşlanmak.
* (öfke, hırs, acı gibi şeyler için) Zararını çektirmek.
* Sağlamak, elde etmek.
* Gibi göstermek, bir davranış yüklemek.
* Sindirim yolundan dışarı atmak.
* İlgisini keserek uzaklaştırmak.
* Giysi, ayakkabı gibi şeyleri vücuttan ayırmak, soymak.
* Yayımlamak.
* Gidermek.
* Sebep olmak, yol açmak.
* Yapmak, üretmek.
* Sunmak.
* Göstermek.
* (bir şeyi) Bir örneğe göre yapmak.
* Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.
* Yollamak, göndermek.
* Yükü boşaltmak.
* Resim yapmak veya fotoğraf çektirmek.
* (cümlede zaman anlatan bir sözle) Sonunu getirmek.
* Anlamak, ne olduğunu bilmek.
* Bulmak, ortaya koymak.
* Hatırlamak.
* Söylemek.
* Döküntülü hastalığa tutulmak.
* (keyif, tat, zevk gibi şeyler için) Çok hoşlanmak.
* (öfke, hırs, acı gibi şeyler için) Zararını çektirmek.
* Sağlamak, elde etmek.
* Gibi göstermek, bir davranış yüklemek.
* Sindirim yolundan dışarı atmak.
* İlgisini keserek uzaklaştırmak.
* Giysi, ayakkabı gibi şeyleri vücuttan ayırmak, soymak.
* Yayımlamak.
* Gidermek.
* Sebep olmak, yol açmak.
* Yapmak, üretmek.
* Sunmak.
* Göstermek.
* (bir şeyi) Bir örneğe göre yapmak.
* Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek.
* Yollamak, göndermek.
* Yükü boşaltmak.
* Resim yapmak veya fotoğraf çektirmek.