Biyografi Giritli Ali Aziz Efendi (1749-1798)

Giritli Ali Aziz Efendi (1749-1798)Giritli Ali Aziz (1749 - 29 Ekim 1798, Berlin), Türk diplomat, büyükelçi, yazar ve şair.

1749'da Girit’te doğdu. Babası Girit Defterdarı ve tarihçisi Mehmed Efendi'dir. Tahsilini Girit’te yaptı. Zengin babasından miras kalan serveti harcayıp tükettikten sonra İstanbul’a gitti. Hassa silahşörleri arasına katıldı. Valide kethüdası olan hemşerisi Yusuf Ağa'ya bağlandı ve onun yardımı ile Sakız Adası'na muhassıl (vergi tahsildarı) tayin edildi. Bir müddet sonra da Belgrad’a gönderildi ve orada iki yıl orada kalıp devlete ait bazı mülklerin satışına başarıyla nezaret etti. Görevindeki bu başarısı sebebiyle mir-i miranlık payesi ile 1797'de Berlin büyükelçisi tayin edilerek Osmanlı İmparatorluğu'nun Prusya devleti nezdinde sürekli ve yerleşik mahiyette ilk sefiri oldu. Bir buçuk sene süren sefaretine ilişkin olarak çok kısa bir sefâretnâme de yazdığı çeşitli kaynaklarda belirtilen Ali Aziz 29 Ekim 1798'de Berlin’de öldü. Kendisinden sonra oğlu Selüver Efendi de elçilik görevinde bulundu.

Bizzat Ali Aziz'nin ölümünden dolayı Prusya Kralı III. Friedrich Wilhelm tarafından tahsis edilen Berlin Müslüman mezarlığına defnedildi. Bu mezarlığın yeri günümüzde Berlin'in Kreuzberg semtinde Geibelstrasse'nin Urbanstrasse'ye açıldığı yolağzının karşısına denk gelmekte olup, 1866'da aralarında Ali Aziz'in bulunduğu burada gömülü beş Türk'ün mezarının Columbiadamm'da tahsis edilen yeni yere nakledilmesinden sonra, Giritli Ali Aziz anısına bir plaket yakın geçmişte Urbanstrasse'ye yerleştirilmiştir.

Muhayyelat​

Orijinal ismi "Muhayyelât-ı ledünni-i ilahi-i Giridî Ali Aziz Efendi" olan ve kısaca Muhayyelat veya "Muhayyelat-ı Aziz Efendi" şeklinde anılan ünlü eserinde yazar çeşitli hikâyeleri kendine has bir üslupla kaleme almıştır. En erken 1770'li yıllarda yazılmasına başlandığı tahmini yürütülmekte ve 1797'de tamamlandığı düşünülmektedir.

Hayal ile gerçeğin, sözlü kültürle yazılı kültürün ve maceralı hikâyelerin iç içe geçtiği, efsunların, ifritlerin, dervişlerin, aşıklann kol gezdiği fantastik fantastik özelliklere sahip olan eser geleneksel hikâye ile modern anlatma tarzı arasında bir yere sahiptir ve Türk edebiyatında modern çağa geçişte önemli bir mihenk taşı olarak kabul edilir. "Birinci, İkinci, Üçüncü Hayal" başlıkları altında müstakil üç bölüm halinde yazılmıştır. Doğu hikâye tarzının temel tekniklerinin kullanıldığı eserde hikâye içinde hikâye sistemi esas alınmış olup, kahramanlarına kitap bitinceye kadar kısa atıflar içinde rastgelinmekte ve böylece konu bütünlüğü sağlanmaktadır. Sade bir dil ve yalın bir üslup kullanılan eser ilk defa 1852'de, daha sonra Muhayyelat-ı Aziz Efendi başlığı altında Mekteb-i Harbiye-i Şahane matbaası tarafından 1867'de, ardından da İzzet Efendi Matbaası tarafından 1873'te İstanbul’da basılmıştır. Eserin bir bütün olarak veya ayrı ayrı bölümler halinde günümüz Türkçesine uyarlanmış versiyonları yakın geçmişte çeşitli yayımcılar tarafından yayınlanmıştır.

Şiirde binlerce beyti ezberlemiş olmasıyla kendi çağında nam salmış olan Ali Aziz'in Muhayyelat'tan başka Varidat isimli tasavvuf içerikli bir eseri, Türkçe ve Farsça şiirleri bulunmaktadır. Muhayyelat´ın önsözünde Avrupalı bilginlerin sorularına cevaben yazdığından bahsedilen risale ise henüz bulunamamıştır.

Muhayyelat'ın etkileri geniş olmuştur. 19. yüzyılda, Ahmet Mithat Efendi'nin 1877 tarihli Çengi adlı romanının temelinde de "Muhayyelât"a göndermeler yer alır ve romanın kahramanı Daniş Çelebi'nin gerçeklerden kopmasına "Muhayyelât"ı okuması sebep olur. 19. yüzyıl Türk şiirinin en önemli isimlerinden Muallim Naci'nin şiirlerinde "Naci" takma adını kullanmasına da Giritli Ali Aziz Efendi'nin Muhayyelat'ında yer alan bölümlerden biri olan "Kıssa-ı Naci" hikâyesinden derinden etkilenmesi sebep olmuştur. 19. yüzyılda kâşif ve 1001 Gece Masalları'nın en tanınmış çevirmenlerinden Richard Francis Burton Muhayyelat'a atıfta bulunmuş, 20. yüzyılda Avusturyalı Türkolog Andreas Tietze Muhayyelat hakkında bir çalışma yayınlamıştır.
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Geri