Büyük Türkçe Sözlük
* Çikletçinin işi ve mesleği.
* Çıkmak işi.
* Bir yapının üst katlarından dışarıya doğru uzanmış bölüm, balkon.
* Hamamdan çıkarken kullanılan havlu ve kurulanma takımı...
* İsim soyundan bir kelimenin kavramında çıkışı gösteren durum, -den hâli, ablatif: Evden, sokaktan vb.
* İçeriden dışarıya varmak, gitmek.
* Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek.
* Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup sınavını vererek...
* Çıkma durumunda olma.
* Çıkma durumunda olan.
* Tamlayanı çıkma durumunda olan ve tamlananı üçüncü kişi iyelik eki alan tamlama: İnsanlardan bazıları. Öğrencilerden ikisi gibi.
* Fiilin anlamını tamlayan ve çıkma durumunda bulunan dolaylı tümleç.
* Sonu kapalı, çıkış yeri olmayan, hiçbir yere ulaşamayan (yol, sokak).
* Çözüme ulaşmayan, çözüm yolu olmayan.
* hiç yapılmayacak bir işin sözde yapılma zamanı olarak söylenir.
* Herhangi bir yöne çıkışı olmayan sokak.
* (bir iş) çözümlenemeyecek, içinden çıkılmayacak bir duruma düşmek.
* (bir işi, bir durumu) çözümlenemez, güç bir duruma getirmek.
* Kakaodan yapılan ve bazen içine şeker, süt, fıstık, fındık katılan yiyecek.
* Çikolata yapan veya satan kimse.
* Çok çikolata yiyen veya seven kimse.
* Çikolata yapmak veya satmak işi.
* Çikolatası olan.
* Sık çalı.
* Çıkra ile örtülü yer.
* Kuyudan kovayı çekmeye yarayan ve el ile çevrilen araç.
* İplik bükmek, iplik sarmak gibi işlerde kullanılan, el veya ayakla çevrilen dolap.
*...