Büyük Türkçe Sözlük
* Yem satan kimse
* Yemek iş i.
* Yiyecek.
* Tat, lezzet
* çok lezzetli veya çok hoş
* Türlü içecek ve yiyeceklerle beslenme
* (kötü davranışlar için) vakit geçirmeden, hemen
* bir üzüntü veya heyecan sebebiyle yiyemez, içemez duruma gelmek, iştahı kesilmek
* Yemek yeme, karın doyurma işi.
* Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam.
* Günün belli saatlerinde yenilen besin.
* Çağrılıları...
* Askerlikte yemeğin çıktığını bildirmek için çalınan boru.
* Besinleri ağzından mideye ulaştıran kasla çevrili zarsıkanal
* ağırlamak için yemek sunmak
* Yemeğin saklandığı yer
* Yemek yedikten sonra edilen dua
* Yemeğin hazırlanması, dağıtılması görevi
* Yemek yenilecek yerlerde mevcut yemekleri
* Üzerinde yiyecek ve içeceklerin bulunduğu, yemek yemek amacıyla kullanılan masa
* Yemek yenilen oda, salamanje
* Bkz. yemek odası
* bazı yemekleri sevmemek
* konukları yemeğe çağırmak
* karın doyurmak
* Yemek öncesi yenilen ve içilen hafif yiyecek ve içecek