Büyük Türkçe Sözlük
* (kuş) Gagasıyla yemi toplamak.
* (kuş) Gaga ile vurup ısırmak.
* Azarlamak, hırpalamak.
* Gagalanmak işi.
* Gagalamak işi yapılmak.
* Azarlanmak, hırpalanmak.
* Gagalaşmak işi.
* (kuşlar için) Birbirini gagalamak.
* Birbirini gagalayarak oynaşmak.
* Gagası olan.
* Gaga burun.
* Tek deliklilerin gagalı memeliler familyasından, vücudu yumuşak tüylerle kaplı, eti yenen, Avustralya ve Tasmanya ırmaklarında yaşayan bir...
* Örnek türü gagalı memeli olan, tek delikliler takımının bir familyası.
* Gagayı andıran, gagaya benzeyen.
* bir kimseyi karşı koyamayacak duruma getirmek.
* Büyük çoğunluğu Moldovo'da, az bir kısmı Deliorman, Dobruca, Beserabya ve Ukrayna'da oturan Ortodoks Türk halkı veya halktan olan kimse.
* Gagavuz Türkçesi.
* Bkz. kâh.
* Bazen, ara sıra.
* Zaman zaman.
* Sıkınt ı, dert, keder, üzüntü.
* Uğraştırıcı, pürüzlü iş, yük.
* İstenmeyen durum, baş belası.
* sıkıntı yaratmak, üzüntü vermek.
* Başa dert olan, üzüntü veren, gaile çıkaran.
* Sıkınt ısı olan, dertli.
* Gaile çıkarmayan.
* Gailesi olmayan, dertsiz, huzurlu, dinç.
* Gailesiz olma durumu, dertsizlik.