Bu yaklaşım Dışsalcılığın radikal bir biçimi olarak görülebilir. Çoğu yorumcu bu yaklaşımı bir dönem ünlü Natüralistler savunulduğu ve Natüralizmin ön kabulleri ile epistemolojiye yaklaşıldığını iddia ederek “yerini alma natüralizmi” de demiştir. Hatta öyle ki bu yaklaşımı, Natüralizmin epistemolojideki biçimi olarak da görenler bile olmuştur. Özellikle Quine tarafından sistemleştirilen bu görüşe göre, insanın bilişsel yetileri ve bilgi ile ilişkin zihinsel süreçleri evrimsel bir çerçevede anlaşılır Yani bilen kişi fizyolojik/biyolojik bir yapı olarak dışsal uyarıcılara tepki vermektedir. O halde insan zihni evrimsel bir sürecin sonucu olup çevresel etkilere oldukça duyarlıdır; çevreden gelen girdileri zihnimiz işler ve çıktı olarak karşımızda bilgiyi görürüz. Kimileri için böylesi bir yaklaşım a priori bilginin varlığına şüpheli yaklaşarak a posteriori bilgiyi ön plana almıştır. Peki bu ne demektir? Quine, 1951 yılında yayınlanan “Two Dogmas of Empiricism” (Deneyciliğin İki Dogması) adlı ünlü metninde Kant’ın analitik/sentetik ayrımı ve mantıkçı pozitivistlerin “her anlamlı ifade duyu tecrübelerine dayanır” iddiasını açık bir şekilde dogma olarak tanımlar ve eleştirir. Onun için her inanç ya da bilgi, aksi tecrübeler ışığında revize edilebilirdir, deneye dayanmayan bir inanç ya da bilgiden söz edilemez. İşte bu epistemoloji ile bilim arasındaki bütünlüğe işaret eden ve Natüralizm’in bir türü olarak görülebilecek bir bakış açısı olabilir. Doğallaştırılmış epistemoloji duyu verileri ile başlayan süreci psikolojinin konusu olarak gördüğü için epistemoloji ve psikoloji arasında doğrudan bir bağ kurar. Doğallaştırılmış epistemoloji yaklaşımına göre kanıt ile kuram arasındaki epistemik bağlantı belirlenmelidir, gözlem önermeleri ile teorik çıktılar arasındaki ilişki ancak ve ancak empirik bilimler yoluyla bilinebilir. Doğallaştırılmış epistemoloji bilginin doğasında yer aldığı düşünülen “gerekçelendirme” unsurunun yerine “gözlemsel unsurlar ile kuram arasındaki nedensel ilişki”yi koymak istiyormuş gibi görünüyor.
Quine, bilgiye nasıl ulaşmamız gerektiği veya epistemik normların varlığı konusunda tamamen doğalcıdır (natüralisttir); yaygın bir yoruma göre Quine için epistemoloji deneysel psikolojinin bir alt dalı olmalıdır, pozitif bilimler ile daha fazla bütünleşmelidir. Bu çerçevede Doğallaştırılmış Epistemoloji’ye dair en büyük eleştirilerden biri, eğer bu yaklaşım doğruysa bilginin içindeki normatif unsurların elimizden kayıp gitti yönündedir. Bir inancın “doğru bir şekilde” gerekçelendirilmesi ile ona değer kazandıran ve böylece normatifliğin söz konusu olduğu beş epistemik değer olduğu düşünülür ve eğer bilgi evrimsel bir süreç ile insan zihninin çevreyle olan adaptasyonun bir sonucu ise şu kavramların içi boşalmaktadır diyen ciddi epistemologlar olmuştur:
Quine, bilgiye nasıl ulaşmamız gerektiği veya epistemik normların varlığı konusunda tamamen doğalcıdır (natüralisttir); yaygın bir yoruma göre Quine için epistemoloji deneysel psikolojinin bir alt dalı olmalıdır, pozitif bilimler ile daha fazla bütünleşmelidir. Bu çerçevede Doğallaştırılmış Epistemoloji’ye dair en büyük eleştirilerden biri, eğer bu yaklaşım doğruysa bilginin içindeki normatif unsurların elimizden kayıp gitti yönündedir. Bir inancın “doğru bir şekilde” gerekçelendirilmesi ile ona değer kazandıran ve böylece normatifliğin söz konusu olduğu beş epistemik değer olduğu düşünülür ve eğer bilgi evrimsel bir süreç ile insan zihninin çevreyle olan adaptasyonun bir sonucu ise şu kavramların içi boşalmaktadır diyen ciddi epistemologlar olmuştur:
- a) Doğruluk: Her şey eşit kalmak koşuluyla, inançlarımızın doğru olmamasını değil doğru olmasını isteriz.
- b) Güven: İnançlarımızın çok kolayca yanlış olmamasını isteriz.
- c) Bağdaşım: Birbirleriyle gevşek bir ilişki içindeki gerçekliklerin zihnimizde bulunmamasını isteriz.
- d) Kavrayış/Anlama/Açıklama: Sıklıkla, biz, sadece belli bir şeyi bilmeyi istemeyiz; aynı zamanda onu anlamayı ve açıklamaya sahip olmayı da isteriz.
- e) Doğruya şans eseri sahip olmamak: Doğruya sahip olmak tek başına yeterli değildir, onu şans ve kaza eseri değil, bilerek ve isteyerek ortaya çıkarmak isteriz. Bunun içinde bilişsel failin erdemi olmazsa olmazdır.