Üst
Durugörü Nedir?

Durugörü Nedir?

Durugörü, canlı ve cansız nesnelerin ve olayların beş duyunun yardımı olmadan (paranormal olarak) algılanmasına verilen addır.En basit tanımıyla Durugörü: Beş duyununA dışında, eşyaları,olayları ve düşünceleri algılama ve görmedir. Ruhsal görü adı da verilen bu yetenek,
Duyular Dışı Algılamalar içinde üzerinde en fazla araştırma yapılan yeteneklerimizden biridir.
pushmoviek.webp
pushmoviek.webp

Beş duyu organlarımızdan biri olan gözler,bu algılamada fonksiyon görmezler. İki kaşın arasında;gözler genellikle kapalıyken ya da her hangi bir objeye konsantre edildiği bir sırada adeta televizyon ekranında bir film seyredercesine,bir takım şekillerin görülmesidir. Bu yeteneği gelişmiş kişilere durugörü medyumu adı verilir.

Başlıca Durugörü Çeşitleri

l- Basit Durugörü:


Herhangi bir anlam ve mesaj taşımayan bir takım imajların görülmesidir. Çoğunlukla gözler kapalıyken beliren birtakım imajlardan oluşur. Durugörünün ilk aşamasıdır. İnsanların belli bir bölümünde bu yetenek kendiliğinden işler durumdadır. Ve bu oran hiç de küçümsenemeyecek boyutlardadır...

Bu seviyede bir durugörüye sahip olan kişiler, gözlerini kapadıklarında istedikleri imajları rahatlıkla görebilirler. Bu imajlar ya kendi isteklerine bağlı olarak görülür,ya da bir takım imajlar otomatik olarak gelip geçer.

2- Mekan İçinde Durugörü:


Uzakta meydana gelen olayları ya da yerlerin algılanması ve görülmesidir. Normal olarak görülmesi mümkün olmayan uzaktaki bir yerin veya kapalı, saklı olan şeylerin görülerek tariflerinin yapılabilmesi bu seviyeli bir durugörü yeteneğinde mümkündür.

3- Zaman İçinde Durugörü:


Geçmiş ya da gelecekten bilgi veren kahinlerin kullandıkları yetenektir. Durugörünün en gelişmiş safhasıdır. Durugörünün bu safhasında görülen imajlar geçmiş bir zaman diliminde meydana gelmiş olan bazı olaylarla ilgili olabileceği gibi gelecekte ortaya çıkacak olan bazı olaylarla ilgili de olabilir. Burada da adeta bir film seyredermişçesine olaylar izlenebilir. Bu derece gelişmiş bir durugörü yeteneğine sahip olan kişilerin sayısı bir hayli azdır. Çok ender olarak görülür.

İMAJİNASYON VE DURUGÖRÜ


Durugörü yeteneğinin temeli imajinasyona dayanır. İmajinasyon hayal etme anlamına gelen zihni görsellik olgusudur. Düşüncenin birenerji olduğu günümüzde artık net bir şekilde bilinmektedir. İşte her bir düşünce kalıbı kendisine özgü bir enerji taşır.

Böylelikle her bir düşünce bir enerji topunun üretilmesine sebebiyet verir. Düşüncelerimizle biz farkında olmadan pek çok imajlar yani şekiller - görüntüler yaratırız. Konunun bu yönü üzerinde araştırma yapan birçok parapsikolog,bu meseleyi "düşünce şekilleri" başlığı altında incelemişlerdir.Kökeni ruhsal enerjiye dayanan tüm düşüncelerimiz çeşitli görüntülerin meydana getirilmesine sebebiyet verir. Ancak ne var ki,bu görüntülerin frekansları çok yüksek titreşimli olduklarından normal gözle görünemezler. Ancak durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülebilen bu görüntülere imaj,bu görüntünün ortaya çıkmasına sebebiyet veren işte bu mekanizmaya da imajinasyon denmektedir. Tüm yaşantımız boyunca çok çeşitli imajlar yayınlar ve dışarıdan da çok çeşitli imajlar alırız. Örneğin karşınızdaki bir kişi elmayı düşünürken,aslında onu imajine etmektedir. Yani onun şeklini zihninde canlandırmaktadır. Siz bunu iki farklı şekilde algılayabilirsiniz. Ya sezgisel olarakelma kelimesi zihninizde belirir,ya da elma kelimesi değil, elmanın görüntüsü zihninizde canlanır.

Birincisine telepati, ikincisine ise durugörü adı verilir. Görüldüğü gibi telepati ile durugörü arasında hem büyük bir paralellik, hem de büyük bir fark bulunmaktadır. Bu tanımdan ortaya çıkan önemli bir sonuç vardır. O da aslında tüm Duyular Dışı Algılamalarımızın temelinde imajinasyon gerçeğinin bulunmasıdır. Herhangi bir imaj çok farklı şekillerde algılanabilir..Örneğin:Beş duyu organlarımızla algıladığımızda biz ona görme ya da duyma diyoruz. Yine aynı imaj sezgisel olarak algılandığında telepati,gözlerimiz kapalı ya da bir objeye konsantre olarak normal gözümüzün dışında ortaya çıkan görüntülerle algıladığımızda durugörü,fiziksel kulaklarımızın haricinde bazı sesler duyarak algılıyorsak duru işiti,bir sarkaç ya da çatal çubuğun hareketleriyle algılıyorsak radyestezi,ellerimizi herhangi bir nesneye dokundurarak o nesnenin başından geçenleri hissedebiliyorsak psikometri ve yine herhangi bir imaj fiziksel nesneler üzerinde fiziki etkiler meydana getiriyorsa biz ona telekinezi diyoruz...

Görüldüğü gibi ister fiziksel beş duyumuzla,isterse de beş duyumuzun ötesindeki yeteneklerimizle olsun,sonuçta tüm algılamalarımızın temelinde imajinasyonun bulunduğunu söylenebilinir...Bu anlatılanların sadece teorik bilgilerden ibaret olmadığı,yapılan deneysel çalışmalarla da ortaya konulmuştur. İlk kez 1960lı yıllarda gerçekleştirilen ve daha sonraki yıllar,dünyanın dört bir köşesindeki parapsikoloji laboratuvarında tekrarlanan deneylerde;imajinatif olarak şekillendirilen bir düşüncenin fotoğraf plağına geçirilebildiği ispatlanmıştır...Bu deneyler aynı zamanda ruhsal enerjinin maddeler üzerindeki etkisini göstermesi bakımından da önemlidir.
Alınan İmajlar: Dışarıdan bize gelen imajlardır. Bunların ancak çok küçük bir kısmının farkında olabilmekteyiz. Ancak büyük bir çoğunu hiç farketmeyiz bile...Fark edebildiklerimiz çoğunlukla beş duyumuza çarpanlardan ibarettir. Farkında olamadıklarımızın çoğu şuuraltımız tarafından algılanmaktadır. Ve yine bunların büyük bir bölümü şuuraltımıza büyük etkilerde bulunurlar. Hatta kendimizin zannettiği birçok düşüncelerimizin oluşmasında bile büyük bir etkide bulunurlar.

Günümüzde yüklü parçacıkların,dolayısıyla Elektrik,Manyetik ve Elektromanyetik alanların tüm insanlar ve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, isterse de canlılar tarafından üretilmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılan laboratuvar deneyleriyle ispatlanmış bulunmaktadır. Çünkü tüm canlılar, sinir sistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenlerden ötürü vücutta biriken
statik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanla periyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir. Yine yapılan araştırmalarda,dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensiz değişimler olduğu zamanlarda hastanelere başvuranların sayısının arttığı,çeşitli hastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meydana gelen karışıklıklar arasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun süren araştırmalar sonunda,yerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojik parametreler değişimi arasında da ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.
 
Durugörü ve uzaktangörü nedir?

Durugörü/duyu dışı algılama (DDA Türkçe veya İngilizce ESP; Extrasensory perception veya uzaktan görü/uzaktan hissetme adı verilen durumda bilinen duyu araçları ve organları (göz-kulak-dokunma...) kullanılmadan, zaman ve mekanla sınırlı olmayan uzak yerlerden bilgi edinmektir. Bazıları buna 6. his adını da verirler. Ya da sezgi. Durugörü(clairvoyance) ve uzaktangörü (Remote viewing, RV) ince farklılıklar içerir.

Toplumun %80'i duyu dışı algılama yeteneğine inanır. Akademisyenlerin ise %60'i böyle bir algılamanın var olabileceğini kabul eder. %20 akademik topluluk ise daha fazla bilimsel kanıt gerektiğini öne sürer. Her ne kadar katı bilim insanlarınca hala şüpheli karşılanıyorsa da, günüzmüzde artık uzaktan görü bir "inanç/inanma sorunu" değil bir "bilgi sorunudur". Yani konu artık bir çok yönüyle ispatlanmış ve bu ispatlı bilgileri görmek yeterli inanmayı sağlamaktadır. Bu duruma inanmayan ve şiddetle reddeden kişilerde sadece konu hakkında "bilgi eksikliği" vardır. Kanıtlar ve bilgiler görüldüğünde inanmak için bir sebep olmadığı görülmektedir.

Durugörü, en basit tanımla, normal duyularla ulaşılamayan bilgiye ulaşmaktır. Bu bilgiye ulaşma gözün önünde kısa bir görüntü (durugörü), ses işitme (duruişiti), tat (durutat) veya koku (durukoku) şeklinde olabilir. Ulaşılan bilginin erişim seviyesi, zamandan bağımsızdır: geleceğe (önceden bilme, öngörme), şimdiye ve geçmişe (psikometri ait olabilir. Aynı zamanda da yerden bağımsızdır. Durugörü uzaklıkla da sınırlı değildir. Buradaki tek sorun, görülenlerin ya da algılananların, normal duyu organlarımızla alıştığımız tarzda net ve canlı olmamasıdır. Daha uçucu, daha soluk olmasıdır. Genelde çalışılarak pek elde edilemez. Doğuştan gelen bir yetenek olarak ortaya çıkar ya da sonradan.

- Gelecekteki kötü tehlikeleri önceden görme, premonition
- Gelecekle ilgili iyi veya nötral olayları bilme, precognition
- Geçmişe ait olayları tarifleme, genelde, eski bir objeye dokunarak, psikometri şeklinde olabilir.

Durugörüde, çoğunlukla soluk, kısa süreli hızlı geçen, puslu görüntüler görülür. Buna eşlik eden, diğer duyumsal algılar da olabilir: tad, koku, işitsel algılar... Durugörü esnasında bazı kişilerde kaygı, korku, terleme, nazbız yükselmesi, bulantı, neşe gibi değişik duygu halleri ortaya çıkabilir. Görüntüler ve bu hisler bazen rahatsızlık verici olabilir ve kişide psikolojik sorunlara neden olabilir.

Uzaktangörü (Remote viewing, RV), durugörünün daha basit bir alt tipidir. Algılarımızın ulaşacağı mesafe dışında saklı bir nesnenin, fotoğrafın veya koordinati verilmiş (enlem-boylam) yerde ne olduğunu çizme, tanımlama, anlatmadır. Toplumda, daha çok kişide vardır bu yetenek. Durugörü bazen doğuştan yetenek olarak ortaya çıksa da, RV olmak için doğuştan yetenek şart değildir. Kendi kendine çalışma ile başarılabilir. Uzaktangörüde, durugörüde bashettiğimiz hiç bir kaygı, korku, endişe, görüntü görme olmaz. Sakin bir ortamda, yoğunlaşarak resim çizmeye benzer. Tabi bu resim çizmeyi sistematik ve aşamalı olarak yapmak gerekir.

Uzun yıllar, Amerikan ordusunda kullanılan ve üzerinde en çok araştırma yapılan konu uzaktangörüdür. Herkes bunu deneyebilir, başarabilir. Yanınızdaki bir çantada ne olduğunu anlamak olabileceği gibi, Neptünde ne oluyoru da araştırabilirsiniz. Yani mekanla sınırlı değildir bilgiye ulaşma. Herkeste olan bir yetenektir. Az ya da çok. Bazılarımızda az bazılarımızda çok. Ama bilinen, nasıl sporla kaslar büyür ve gelişir, bu yeteneğinde çalışma ile geliştirilebileceğidir (psi kası denilebilir buna).

Uzaktangörü, aslında her insanda bulunan doğal bir yetenektir. Ama, çoğu kişi bunun farkında değildir. Genellikle kendiliğinden ortaya çıkar ve ancak hazır bir beyin ona anlam verebilir. Gelişmemiş ve içimizde gizli kalmasının nedeni, unsurlarının bugüne kadar doğal durumlarda görülmemiş olmasıdır. Diğer yandan, duyu dışı algının varlığına inanan birinin yeteneği keşfetme şansı daha yüksektir. Buna "koyun" ve "keçi" örneği denir. Koyunlar, yani inananlar iyisonuçlar elde ederler! Ancak, herkesin kendi içinde yer alan bu yeteneği harekete geçirmesi, bazılarımızda çok kolay olurken, bazılarımızda çok zor olacaktır.
Durugörü ya da uzaktan algı, düşünce aktarımı, telepati diye adlandırlan fenomenlerin bir karışımıdır. Bu süreçte hassas kişi uzakta bulunan (zamansal uzaklık-gelecek veya mekansal uzaklık-görüş alanı dışında kalan) bir yer veya olay hakkında bilgiler edinir, ayrıntısıyla tarif etmeye çalışır.

Astral seyahat, reenkarnasyon, ruhlarla (medyumluk değildir) ve cinlerle ilişkisiz bir konudur. Tamamen bu sizin evrene sorduğunuz bir soruya karşılık, beynize ulaşan, kaynağı ve aracısının ne olduğu henüz anlaşılamayan bir yanıttan ibarettir.

Uzaysal çözünürlülüğü 1 mm kadar olabilir. Bazı nadir durumlarda atom altı tanımlamalar da yapılmıştır. Uzaklıktan bağımsızdır. Nanometre ölçeğinde bilgi edinilebileceği gibi, gezegenler veya daha da uzak olan başka galaksiler, evrenler hakkında da uzaktangörü çalışması yapılabilir.

Çoğu kişinin, hem de ne yazık ki bu işle iyi ilgilendiğini iddia ettiği gibi olayda elektromanyetik bir dalga işe karışmaz. Çünkü, elektromanyetik dalgaların geçişini engelleyen Faraday kafesinden, okyanusun 500 feet derinliğinde bu bilgi akışının işlediği gösterilmiştir. Bu 1978 yılında gösterilmiştir. başka bir aracı ile bilgi aktarılır ama neyle bilmiyoruz. Ama elektromanyetik bir dalga olmadığını biliyoruz.

Bu konu sadece bir merak ya da falcılık değil, ulusal bir güvenlik sorunudur da. Rusya 1960'llarda, Amerika 1970'lerde bu işe askeri çalışamlarla girmiş ve uzun yıllar gizli olarak çalışmaları sürdürmüşlerdir. Amerika bu işe 20 milyon dolar, Rusya 60 milyon ruble harcamıştır. Bu yöntemle anlaşılan "gizli" denilen şeyleri artık çok kalmadığıdır. 1996 yılınd Amerika, dosyayı kapattık desede, muhtemelen gizli oalrak devam eden çalışmalar varıdr.

Hedef olasılıkları hakkındaki önceki bilgi, geri bildirim yokluğu ve zihinsel analiz kullanımı uzaktangörüyü engeller. Resimler ve duygular, rakamlar ve harflere göre daha iyi algılanırlar. Buna karşın;

-Amacın ciddiye alınması
-Geri bildirim
-Kalp-kalbe inanma (ikili çalışmalarda duygusal güven)
-Pratik yapmış olmak, egzersizler
-Çizimler yapma (anlatmaktan ziyade)
-Birden fazla görücünün ortak çalışması performansı arttırır.
 
Geri
Üst