- Görüntüleme: 6K
- Cevaplar: 1
İçindekiler
Durugörü, canlı ve cansız nesnelerin ve olayların beş duyunun yardımı olmadan (paranormal olarak) algılanmasına verilen addır.En basit tanımıyla Durugörü: Beş duyununA dışında, eşyaları,olayları ve düşünceleri algılama ve görmedir. Ruhsal görü adı da verilen bu yetenek,
Duyular Dışı Algılamalar içinde üzerinde en fazla araştırma yapılan yeteneklerimizden biridir.
Beş duyu organlarımızdan biri olan gözler,bu algılamada fonksiyon görmezler. İki kaşın arasında;gözler genellikle kapalıyken ya da her hangi bir objeye konsantre edildiği bir sırada adeta televizyon ekranında bir film seyredercesine,bir takım şekillerin görülmesidir. Bu yeteneği gelişmiş kişilere durugörü medyumu adı verilir.
Başlıca Durugörü Çeşitleri
Herhangi bir anlam ve mesaj taşımayan bir takım imajların görülmesidir. Çoğunlukla gözler kapalıyken beliren birtakım imajlardan oluşur. Durugörünün ilk aşamasıdır. İnsanların belli bir bölümünde bu yetenek kendiliğinden işler durumdadır. Ve bu oran hiç de küçümsenemeyecek boyutlardadır...
Bu seviyede bir durugörüye sahip olan kişiler, gözlerini kapadıklarında istedikleri imajları rahatlıkla görebilirler. Bu imajlar ya kendi isteklerine bağlı olarak görülür,ya da bir takım imajlar otomatik olarak gelip geçer.
Uzakta meydana gelen olayları ya da yerlerin algılanması ve görülmesidir. Normal olarak görülmesi mümkün olmayan uzaktaki bir yerin veya kapalı, saklı olan şeylerin görülerek tariflerinin yapılabilmesi bu seviyeli bir durugörü yeteneğinde mümkündür.
Geçmiş ya da gelecekten bilgi veren kahinlerin kullandıkları yetenektir. Durugörünün en gelişmiş safhasıdır. Durugörünün bu safhasında görülen imajlar geçmiş bir zaman diliminde meydana gelmiş olan bazı olaylarla ilgili olabileceği gibi gelecekte ortaya çıkacak olan bazı olaylarla ilgili de olabilir. Burada da adeta bir film seyredermişçesine olaylar izlenebilir. Bu derece gelişmiş bir durugörü yeteneğine sahip olan kişilerin sayısı bir hayli azdır. Çok ender olarak görülür.
Durugörü yeteneğinin temeli imajinasyona dayanır. İmajinasyon hayal etme anlamına gelen zihni görsellik olgusudur. Düşüncenin birenerji olduğu günümüzde artık net bir şekilde bilinmektedir. İşte her bir düşünce kalıbı kendisine özgü bir enerji taşır.
Böylelikle her bir düşünce bir enerji topunun üretilmesine sebebiyet verir. Düşüncelerimizle biz farkında olmadan pek çok imajlar yani şekiller - görüntüler yaratırız. Konunun bu yönü üzerinde araştırma yapan birçok parapsikolog,bu meseleyi "düşünce şekilleri" başlığı altında incelemişlerdir.Kökeni ruhsal enerjiye dayanan tüm düşüncelerimiz çeşitli görüntülerin meydana getirilmesine sebebiyet verir. Ancak ne var ki,bu görüntülerin frekansları çok yüksek titreşimli olduklarından normal gözle görünemezler. Ancak durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülebilen bu görüntülere imaj,bu görüntünün ortaya çıkmasına sebebiyet veren işte bu mekanizmaya da imajinasyon denmektedir. Tüm yaşantımız boyunca çok çeşitli imajlar yayınlar ve dışarıdan da çok çeşitli imajlar alırız. Örneğin karşınızdaki bir kişi elmayı düşünürken,aslında onu imajine etmektedir. Yani onun şeklini zihninde canlandırmaktadır. Siz bunu iki farklı şekilde algılayabilirsiniz. Ya sezgisel olarakelma kelimesi zihninizde belirir,ya da elma kelimesi değil, elmanın görüntüsü zihninizde canlanır.
Birincisine telepati, ikincisine ise durugörü adı verilir. Görüldüğü gibi telepati ile durugörü arasında hem büyük bir paralellik, hem de büyük bir fark bulunmaktadır. Bu tanımdan ortaya çıkan önemli bir sonuç vardır. O da aslında tüm Duyular Dışı Algılamalarımızın temelinde imajinasyon gerçeğinin bulunmasıdır. Herhangi bir imaj çok farklı şekillerde algılanabilir..Örneğin:Beş duyu organlarımızla algıladığımızda biz ona görme ya da duyma diyoruz. Yine aynı imaj sezgisel olarak algılandığında telepati,gözlerimiz kapalı ya da bir objeye konsantre olarak normal gözümüzün dışında ortaya çıkan görüntülerle algıladığımızda durugörü,fiziksel kulaklarımızın haricinde bazı sesler duyarak algılıyorsak duru işiti,bir sarkaç ya da çatal çubuğun hareketleriyle algılıyorsak radyestezi,ellerimizi herhangi bir nesneye dokundurarak o nesnenin başından geçenleri hissedebiliyorsak psikometri ve yine herhangi bir imaj fiziksel nesneler üzerinde fiziki etkiler meydana getiriyorsa biz ona telekinezi diyoruz...
Görüldüğü gibi ister fiziksel beş duyumuzla,isterse de beş duyumuzun ötesindeki yeteneklerimizle olsun,sonuçta tüm algılamalarımızın temelinde imajinasyonun bulunduğunu söylenebilinir...Bu anlatılanların sadece teorik bilgilerden ibaret olmadığı,yapılan deneysel çalışmalarla da ortaya konulmuştur. İlk kez 1960lı yıllarda gerçekleştirilen ve daha sonraki yıllar,dünyanın dört bir köşesindeki parapsikoloji laboratuvarında tekrarlanan deneylerde;imajinatif olarak şekillendirilen bir düşüncenin fotoğraf plağına geçirilebildiği ispatlanmıştır...Bu deneyler aynı zamanda ruhsal enerjinin maddeler üzerindeki etkisini göstermesi bakımından da önemlidir.
Alınan İmajlar: Dışarıdan bize gelen imajlardır. Bunların ancak çok küçük bir kısmının farkında olabilmekteyiz. Ancak büyük bir çoğunu hiç farketmeyiz bile...Fark edebildiklerimiz çoğunlukla beş duyumuza çarpanlardan ibarettir. Farkında olamadıklarımızın çoğu şuuraltımız tarafından algılanmaktadır. Ve yine bunların büyük bir bölümü şuuraltımıza büyük etkilerde bulunurlar. Hatta kendimizin zannettiği birçok düşüncelerimizin oluşmasında bile büyük bir etkide bulunurlar.
Günümüzde yüklü parçacıkların,dolayısıyla Elektrik,Manyetik ve Elektromanyetik alanların tüm insanlar ve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, isterse de canlılar tarafından üretilmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılan laboratuvar deneyleriyle ispatlanmış bulunmaktadır. Çünkü tüm canlılar, sinir sistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenlerden ötürü vücutta biriken
statik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanla periyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir. Yine yapılan araştırmalarda,dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensiz değişimler olduğu zamanlarda hastanelere başvuranların sayısının arttığı,çeşitli hastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meydana gelen karışıklıklar arasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun süren araştırmalar sonunda,yerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojik parametreler değişimi arasında da ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.
Duyular Dışı Algılamalar içinde üzerinde en fazla araştırma yapılan yeteneklerimizden biridir.
pushmoviek.webp
Beş duyu organlarımızdan biri olan gözler,bu algılamada fonksiyon görmezler. İki kaşın arasında;gözler genellikle kapalıyken ya da her hangi bir objeye konsantre edildiği bir sırada adeta televizyon ekranında bir film seyredercesine,bir takım şekillerin görülmesidir. Bu yeteneği gelişmiş kişilere durugörü medyumu adı verilir.
Başlıca Durugörü Çeşitleri
l- Basit Durugörü:
Herhangi bir anlam ve mesaj taşımayan bir takım imajların görülmesidir. Çoğunlukla gözler kapalıyken beliren birtakım imajlardan oluşur. Durugörünün ilk aşamasıdır. İnsanların belli bir bölümünde bu yetenek kendiliğinden işler durumdadır. Ve bu oran hiç de küçümsenemeyecek boyutlardadır...
Bu seviyede bir durugörüye sahip olan kişiler, gözlerini kapadıklarında istedikleri imajları rahatlıkla görebilirler. Bu imajlar ya kendi isteklerine bağlı olarak görülür,ya da bir takım imajlar otomatik olarak gelip geçer.
2- Mekan İçinde Durugörü:
Uzakta meydana gelen olayları ya da yerlerin algılanması ve görülmesidir. Normal olarak görülmesi mümkün olmayan uzaktaki bir yerin veya kapalı, saklı olan şeylerin görülerek tariflerinin yapılabilmesi bu seviyeli bir durugörü yeteneğinde mümkündür.
3- Zaman İçinde Durugörü:
Geçmiş ya da gelecekten bilgi veren kahinlerin kullandıkları yetenektir. Durugörünün en gelişmiş safhasıdır. Durugörünün bu safhasında görülen imajlar geçmiş bir zaman diliminde meydana gelmiş olan bazı olaylarla ilgili olabileceği gibi gelecekte ortaya çıkacak olan bazı olaylarla ilgili de olabilir. Burada da adeta bir film seyredermişçesine olaylar izlenebilir. Bu derece gelişmiş bir durugörü yeteneğine sahip olan kişilerin sayısı bir hayli azdır. Çok ender olarak görülür.
İMAJİNASYON VE DURUGÖRÜ
Durugörü yeteneğinin temeli imajinasyona dayanır. İmajinasyon hayal etme anlamına gelen zihni görsellik olgusudur. Düşüncenin birenerji olduğu günümüzde artık net bir şekilde bilinmektedir. İşte her bir düşünce kalıbı kendisine özgü bir enerji taşır.
Böylelikle her bir düşünce bir enerji topunun üretilmesine sebebiyet verir. Düşüncelerimizle biz farkında olmadan pek çok imajlar yani şekiller - görüntüler yaratırız. Konunun bu yönü üzerinde araştırma yapan birçok parapsikolog,bu meseleyi "düşünce şekilleri" başlığı altında incelemişlerdir.Kökeni ruhsal enerjiye dayanan tüm düşüncelerimiz çeşitli görüntülerin meydana getirilmesine sebebiyet verir. Ancak ne var ki,bu görüntülerin frekansları çok yüksek titreşimli olduklarından normal gözle görünemezler. Ancak durugörü yeteneğine sahip kişiler tarafından görülebilen bu görüntülere imaj,bu görüntünün ortaya çıkmasına sebebiyet veren işte bu mekanizmaya da imajinasyon denmektedir. Tüm yaşantımız boyunca çok çeşitli imajlar yayınlar ve dışarıdan da çok çeşitli imajlar alırız. Örneğin karşınızdaki bir kişi elmayı düşünürken,aslında onu imajine etmektedir. Yani onun şeklini zihninde canlandırmaktadır. Siz bunu iki farklı şekilde algılayabilirsiniz. Ya sezgisel olarakelma kelimesi zihninizde belirir,ya da elma kelimesi değil, elmanın görüntüsü zihninizde canlanır.
Birincisine telepati, ikincisine ise durugörü adı verilir. Görüldüğü gibi telepati ile durugörü arasında hem büyük bir paralellik, hem de büyük bir fark bulunmaktadır. Bu tanımdan ortaya çıkan önemli bir sonuç vardır. O da aslında tüm Duyular Dışı Algılamalarımızın temelinde imajinasyon gerçeğinin bulunmasıdır. Herhangi bir imaj çok farklı şekillerde algılanabilir..Örneğin:Beş duyu organlarımızla algıladığımızda biz ona görme ya da duyma diyoruz. Yine aynı imaj sezgisel olarak algılandığında telepati,gözlerimiz kapalı ya da bir objeye konsantre olarak normal gözümüzün dışında ortaya çıkan görüntülerle algıladığımızda durugörü,fiziksel kulaklarımızın haricinde bazı sesler duyarak algılıyorsak duru işiti,bir sarkaç ya da çatal çubuğun hareketleriyle algılıyorsak radyestezi,ellerimizi herhangi bir nesneye dokundurarak o nesnenin başından geçenleri hissedebiliyorsak psikometri ve yine herhangi bir imaj fiziksel nesneler üzerinde fiziki etkiler meydana getiriyorsa biz ona telekinezi diyoruz...
Görüldüğü gibi ister fiziksel beş duyumuzla,isterse de beş duyumuzun ötesindeki yeteneklerimizle olsun,sonuçta tüm algılamalarımızın temelinde imajinasyonun bulunduğunu söylenebilinir...Bu anlatılanların sadece teorik bilgilerden ibaret olmadığı,yapılan deneysel çalışmalarla da ortaya konulmuştur. İlk kez 1960lı yıllarda gerçekleştirilen ve daha sonraki yıllar,dünyanın dört bir köşesindeki parapsikoloji laboratuvarında tekrarlanan deneylerde;imajinatif olarak şekillendirilen bir düşüncenin fotoğraf plağına geçirilebildiği ispatlanmıştır...Bu deneyler aynı zamanda ruhsal enerjinin maddeler üzerindeki etkisini göstermesi bakımından da önemlidir.
Alınan İmajlar: Dışarıdan bize gelen imajlardır. Bunların ancak çok küçük bir kısmının farkında olabilmekteyiz. Ancak büyük bir çoğunu hiç farketmeyiz bile...Fark edebildiklerimiz çoğunlukla beş duyumuza çarpanlardan ibarettir. Farkında olamadıklarımızın çoğu şuuraltımız tarafından algılanmaktadır. Ve yine bunların büyük bir bölümü şuuraltımıza büyük etkilerde bulunurlar. Hatta kendimizin zannettiği birçok düşüncelerimizin oluşmasında bile büyük bir etkide bulunurlar.
Günümüzde yüklü parçacıkların,dolayısıyla Elektrik,Manyetik ve Elektromanyetik alanların tüm insanlar ve canlılar üzerine olan etkileri (ister dışarıdan gelsin, isterse de canlılar tarafından üretilmiş olsun, ölçümlenemeyen kısımları bir yana) yapılan laboratuvar deneyleriyle ispatlanmış bulunmaktadır. Çünkü tüm canlılar, sinir sistemlerinde hareket eden yüklü iyonlar ile çeşitli nedenlerden ötürü vücutta biriken
statik elektriğin oluşturduğu statik elektrik, statik manyetik alanlar ile zamanla periyodik olarak değişen elektromanyetik alanlara sahiptir. Yine yapılan araştırmalarda,dünyanın manyetik alanında büyük ve düzensiz değişimler olduğu zamanlarda hastanelere başvuranların sayısının arttığı,çeşitli hastalıklarla, ölümlerin çeşitli zamanlarda bu alanda meydana gelen karışıklıklar arasında güçlü bir ilişkinin var olduğu ortaya konmuştur. Bunun gibi uzun süren araştırmalar sonunda,yerin manyetik alanındaki düzensiz değişimlerle jeolojik parametreler değişimi arasında da ilişkiler olduğu ortaya çıkmıştır.