Koala, Avustralya'ya özgü otobur ve ağaçta yaşayan bir keseli memeli hayvan türüdür. Phascolarctidae familyasının yaşayan tek temsilcisidir ve yaşayan en yakın akrabaları vombatlardır. Koalalar, Avustralya'nın doğu ve güney kıyıları boyunca Queensland, Yeni Güney Galler, Victoria ve Güney Avustralya eyaletlerinde bulunur.
Koala sözcüğünün kökeni, Avustralya'da Yeni Güney Galler bölgesinde Sidney yakınlarında yaşayan Darug kabilesinin bir zamanlar konuştuğu ölmüş bir dil olan Darugcada "su yok" anlamına gelen kulavan ya da gulavan, yahut bunların kısa kullanımları olan kula ya da gula sözcüğüdür. Hayvanların ağaçtan çok sık inmedikleri ve su içmeden hayatta kalabildikleri gözlendiğinden dolayı bu ad kullanılmıştır.
Vücut uzunlukları 60 ila 85 cm, ağırlıkları ise 4 ila 15 kg arasında değişiklik gösterir. Kürkü, gümüşi gri ile çikolata rengi arasındaki renklerdedir. Kuzey popülasyonlarındaki bireyler, genellikle güneyde yaşayanlardan daha küçük ve daha açık renklidir. Bu iki popülasyonun alt türler olması konusu ise tartışmalıdır.
Çok fazla okaliptus yaprağı yedikleri için okaliptus gibi kokarlar. Yaprakları daha sonra kullanmak üzere yanaklarındaki keselerde saklayabilirler. Koalalarda caecum adı verilen özel bir lif sindirim organı bulunur.. Caecum içerdiği milyonlarca bakteri ile okaliptus yapraklarının parçalanarak zehirsiz ve sindirilebilir hâle gelmesini sağlar.
Besinlerinin büyük bölümünü okaliptüs ağaçlarının yapraklarından elde eden koalalar, genelde bu ağaçlardan oluşan ormanlık alanlarda yaşar. Bu yaprakların besin değeri ve kalori içeriği sınırlı olduğundan dolayı genellikle sedanter bir yaşam sürer ve günde 20 saate kadar uyurlar. Görece asosyaldirler, anne koalalar yalnızca bakıma ihtiyaç duyduğu sürece yavruları ile ilgilenir. Erişkin erkekler, rakiplerinin gözünü korkutma veya çiftleşme amacıyla dişilerin dikkatini çekmek için yüksek sesli böğürtülerle iletişim kurar ve göğüslerindeki koku bezlerinden salgıladıkları kokular ile bölgelerini belirlerler. Keselilerden oldukları için koala yavruları gelişimini tamamlamamış olarak doğduktan sonra sürünerek annelerinin keselerine girer ve yaşamlarının ilk altı ila yedi ayını burada geçirir. Yavrular, bir yıl içinde sütten kesilir.
Koalaların çok fazla doğal düşmanı ve parazitleri yoktur; ancak Chlamydiaceae bakterileri ve koala retrovirüsü gibi bazı patojenler ile orman yangını ve kuraklıklardan etkilenir.
Binlerce yıldır Avustralya Aborjinleri tarafından avlanan tür, mitolojilerinde ve mağara resimlerinde tasvir edildi. Avrupalıların koalalarla bilinen ilk karşılaşması 1798'de gerçekleşti ve hayvanın bir resmi George Perry tarafından 1810'da yayımlandı. Robert Brown türün ilk detaylı bilimsel tanımlamasını 1814 yılında yapmışsa da bu çalışma 180 yıl boyunca yayımlanmadı. John Gould, koalayı hem tanımladı hem de resmini çizerek Büyük Britanya'da tanınmasını sağladı. Koalaların biyolojisi hakkındaki diğer ayrıntılar ise 19. yüzyılda çeşitli Britanyalı bilim insanları tarafından tespit edildi. 20. yüzyılın başlarında kürkleri için sıkça avlanmaları ve Queensland'de yaygın olarak itlaf edilmeleri kamuoyunda tepki oluşturdu ve türün korunması için eylem grupları ortaya çıktı. Bu kapsamda hayvan barınakları kuruldu, yaşam alanları parçalanmış ve azalmış olan koalalar yeni bölgelere nakledildi. Çeşitli nedenlerle yaşam alanlarının yok olması tehdidiyle karşı karşıya olan koalalar, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından IUCN Kırmızı Listesi'nde hassas türler arasında listelenir.
Koala sözcüğünün kökeni, Avustralya'da Yeni Güney Galler bölgesinde Sidney yakınlarında yaşayan Darug kabilesinin bir zamanlar konuştuğu ölmüş bir dil olan Darugcada "su yok" anlamına gelen kulavan ya da gulavan, yahut bunların kısa kullanımları olan kula ya da gula sözcüğüdür. Hayvanların ağaçtan çok sık inmedikleri ve su içmeden hayatta kalabildikleri gözlendiğinden dolayı bu ad kullanılmıştır.
Vücut uzunlukları 60 ila 85 cm, ağırlıkları ise 4 ila 15 kg arasında değişiklik gösterir. Kürkü, gümüşi gri ile çikolata rengi arasındaki renklerdedir. Kuzey popülasyonlarındaki bireyler, genellikle güneyde yaşayanlardan daha küçük ve daha açık renklidir. Bu iki popülasyonun alt türler olması konusu ise tartışmalıdır.
Çok fazla okaliptus yaprağı yedikleri için okaliptus gibi kokarlar. Yaprakları daha sonra kullanmak üzere yanaklarındaki keselerde saklayabilirler. Koalalarda caecum adı verilen özel bir lif sindirim organı bulunur.. Caecum içerdiği milyonlarca bakteri ile okaliptus yapraklarının parçalanarak zehirsiz ve sindirilebilir hâle gelmesini sağlar.
Besinlerinin büyük bölümünü okaliptüs ağaçlarının yapraklarından elde eden koalalar, genelde bu ağaçlardan oluşan ormanlık alanlarda yaşar. Bu yaprakların besin değeri ve kalori içeriği sınırlı olduğundan dolayı genellikle sedanter bir yaşam sürer ve günde 20 saate kadar uyurlar. Görece asosyaldirler, anne koalalar yalnızca bakıma ihtiyaç duyduğu sürece yavruları ile ilgilenir. Erişkin erkekler, rakiplerinin gözünü korkutma veya çiftleşme amacıyla dişilerin dikkatini çekmek için yüksek sesli böğürtülerle iletişim kurar ve göğüslerindeki koku bezlerinden salgıladıkları kokular ile bölgelerini belirlerler. Keselilerden oldukları için koala yavruları gelişimini tamamlamamış olarak doğduktan sonra sürünerek annelerinin keselerine girer ve yaşamlarının ilk altı ila yedi ayını burada geçirir. Yavrular, bir yıl içinde sütten kesilir.
Koalaların çok fazla doğal düşmanı ve parazitleri yoktur; ancak Chlamydiaceae bakterileri ve koala retrovirüsü gibi bazı patojenler ile orman yangını ve kuraklıklardan etkilenir.
Binlerce yıldır Avustralya Aborjinleri tarafından avlanan tür, mitolojilerinde ve mağara resimlerinde tasvir edildi. Avrupalıların koalalarla bilinen ilk karşılaşması 1798'de gerçekleşti ve hayvanın bir resmi George Perry tarafından 1810'da yayımlandı. Robert Brown türün ilk detaylı bilimsel tanımlamasını 1814 yılında yapmışsa da bu çalışma 180 yıl boyunca yayımlanmadı. John Gould, koalayı hem tanımladı hem de resmini çizerek Büyük Britanya'da tanınmasını sağladı. Koalaların biyolojisi hakkındaki diğer ayrıntılar ise 19. yüzyılda çeşitli Britanyalı bilim insanları tarafından tespit edildi. 20. yüzyılın başlarında kürkleri için sıkça avlanmaları ve Queensland'de yaygın olarak itlaf edilmeleri kamuoyunda tepki oluşturdu ve türün korunması için eylem grupları ortaya çıktı. Bu kapsamda hayvan barınakları kuruldu, yaşam alanları parçalanmış ve azalmış olan koalalar yeni bölgelere nakledildi. Çeşitli nedenlerle yaşam alanlarının yok olması tehdidiyle karşı karşıya olan koalalar, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği tarafından IUCN Kırmızı Listesi'nde hassas türler arasında listelenir.
- Sonraki Konu