Tarih Tek Parti İktidarı Zamanında Bir Siyaset Aracı Olarak Kullanılan Mahyalar

Müslümanların, özellikle de Osmanlı'da zirve yapan bir gelenek olarak yaşatmaya çalıştığı mahyalar sıradışı bir estetiği yansıtmaktadır. Genelde Ramazan ayına özgü bir gelenek olan mahyalar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu yılların ilk çeyreğinde tek parti iktidarı zihniyetinin bir ürünü olarak propoganda aracı olarak kullanılır. Günümüz siyasetinde yoğun olarak tartışılan ''dinin siyasete alet edildiği'' argümanından yola çıkarsak geçmişin hiç de masum olmadığını, bir gelenekten ibaret olan mahyalardan bile görebiliriz. Cumhuriyet tarihi kaynaklarından ulaşılan mahya listelerinden elde edilmiş şaşkınlık veren örneklere göz atalım.


Para Biriktir​

3a51f3aa251faaeb6b88e7ac0bf1d445_big_r.jpg

Cumhuriyet devrine ait en eski mahya listesi 1928 tarihlidir. Bir din dersi kitabının sonunda yer alan mahya listesinde; ''Müslümanlık insanlık dinidir, 'Allah çalışıp kazananları sever, Türk yılmaz, Türkler Cumhuriyetperverdirler, Türklerin istikbali teyyareciliktir, Birlik kuvvettir ayrılık zaaftır.'' gibi ifadelerden yola çıkarak tek partinin Türk müslümanlığını inşa etme politikasının etkisini görüyoruz. Mahya listelerinin devamında, '' İsraftan sakın'', ''Hesabını bil'', ''Paranı biriktir'' gibi ekonomik hayatı ilgilendiren ifadelere rastlıyoruz.


Yerli Malı Al​

4fb855e9b03086bdc797962a366c7ef9_big_r.jpg

1930'lu yıllarda Türkiye'deki müslümanlık üzerinde inşa edilmeye çalışılan yeni anlayış ve akabinde uygulamaya sokulan politikalar mahyalara da sıçradı. 1929'dan sonra yaşanan ekonomik buhranlar, ekonomik hayata doğal olarak tesir edince bunun mahyalara yansıması yardımlaşma, milli sermaye, tutumlu olma gibi başlıklar üstünden oldu.Yeni inşa edilen ülkenin iktisadi olarak da kalkınmasını sağlamak isteyen iktidar, mahyalar üzerinden dini hassasiyet bağını da kullanarak mesajlar vermeye devam ediyordu. Elimizdeki verileri 1932 yılında İstanbul'un mahyacısı olan Nazmi Efendi'nin bir röportajından elde ediyoruz.


Fitre Tayyarenindir​

330a2530c89524f67572db62780be1b4_big_r.jpg

Nazmi Efendi'den edindiğimiz bilgiler ışığında o yıllardaki mahyalar arasında Türk Hava Kurumu'na atıfta bulunuluyordu. Zekat ve fitrelere, kurban derilerine musallat olan bu kurumun minarelere de el attığını görüyoruz.


Welcome​

157dc9975b1b030fd7b912bcfe8b0cfc_big_r.jpg

1946'da gazeteler Missouri adlı ABD savaş gemisinin Cebelitarık'tan geçip İstanbul'a gelmekte olduğunun haberleriyle dolup taşar. Amerikalılar sözde 1,5 yıl önce ölen ama savaş sırasında Türkiye'ye getirilemeyen eski ABD Büyükelçimiz Münir Ertegün'ün kemiklerini getirir. İstanbul'da 4 keyifli gün geçiren Amerikalı denizciler, Missouri'yi günde 2 saat süreyle meraklı ziyaretçilere açarlar. Halk bir tür ilk turist kafilesi sayabileceğimiz 'Coni'leri görmek ve kendilerine bir şeyler satmak için seferber olur. İşte bu garip kargaşada "Welcome" levhaları yalnızca pavyon, bar gibi eğlence yerlerinin kapılarına değil, Kızkulesi'ne de asılır. Ancak bir "Welcome" yazısı mevcuttur ki zirve niteliğindedir. CHP iktidarı Missouri zırhlısının önünde demirlediği Dolmabahçe Camii'nin minareleri arasına "Welcome" mahyasını astırır.


Türk Hava Kurumu Sembolü​

31facd1a0e0ba6d7e94569d3161c22f2_big_r.jpg

Tek parti iktidarının din karşıtı yoğun politikalarının sürdüğü dönemde Türk Tayyare Cemiyeti (Türk Hava Kurumu) belirgin bir şekilde minarelere nüfuz eder. Bir tayyare sembolünün Edirne Selimiye ve İstanbul Sultanahmet Camii gibi büyük camilerin mahyalarında süzüldüğünü görmekteyiz. ilginçtir ki 1934 yılında çıkarılan bir kanunla müze yapılan Ayasofya Camii'si de mahya kurulacak camiler listesindedir.


Atatürk ve Var Ol İnönü​

46425e6bb8adff199db0e60ac368f308_big_r.jpg

Tek-parti döneminde her ne kadar laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak tanımlansa da, siyasetin din üzerinde ağır vesayet oluşturmasıyla dini müesseseler hayatın dışına taşındı ya da din siyasete alet edildi. Özellikle dini ritüeller siyasallaştırıldı ve siyasetin basit birer aracı haline getirilmek istendi. Cumhuriyeti kuran ekip bazen ilginç yazıları veya mahyada yazılmaması gereken yazıları da rahat rahat yazdırabiliyordu. Mesela o günlerde kim ülkeye başkanlık yapıyorsa onun adı sanki halka ulaştırılması gereken dini bir mesajmış gibi mahyalarda yerini alıyordu. Edirne Selimiye Camii’ne ‘Atatürk’ ve ‘Var ol İnönü’ mahyaları asılması buna örnektir.


Faiz Malı Eritir​

26e72438a9c245716ff6ab88fa5ca886_big_r.jpg

Üçüncü liste ise Süheyl Ünver'in 1949'da hazırladığı bir listedir. Bu listede ''Tanrı uludur, tanrı elçisi Muhammed, Allah bes, 22 yaşında devir açan Fatih, camii koru, cami vatan parçasıdır, camiler yurdun tapulu malıdır, camiler bize emanettir, ha tanrısız gönül ha camisiz vatan, camiler yurdun zinetleridir.'' gibi eskisine nazaran halkın manevi değerlerine karşı takınılan tavrın yumuşadığını görüyoruz. Tek parti zihniyeti, halkın yönetimden nefret etmesini bir nebze anlar ve islami terimleri daha yumuşak üslupla mahyalar üstünden kullanır.


İçki Kötüdür​

bd55c50811d2ca4c9f8f5fc077d59305_big_r.jpg

Laik devletin gereklerini en sert politikalarla uygulan İnönü'nün başını çektiği tek parti zihniyeti halkın mukaddes hafızasına hitap etmeyi ve bu doğrultuda halkı kazanmayı kafasına koyar. İslam dininin önemli akideleri olan ayet ve hadisleri daha Türkçe kavramlar kullanarak minarelerin tepesinde gezdirmeye devam eder.

Kaynak: beyaztarih.com/resimlerle-tarih/detay/bir-siyaset-araci-olarak-mahyalar
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Geri