ABD’nin en gizli Askeri Üssü, 51. Bölge (Area 51)
1953’de Washington D.C’nin kontrolü dışındaki gölge hükümetin içinde  (Bakınız. “Amerikan Gölge Hükümeti”) “Majestic 12 Komitesi” kurulmuştu.  (Bu komitenin başkanlığını o zamanlar Başkan Truman yapıyordu.) Los  Alamos, New Mexico’da bulunan örgüt, Başkan yardımcısı Nixon za*manında  yeniden faaliyete geçirildi. MJ-12, DDB-V’lerle (Dünya Dışı Biyolojik  Varlıklar) sı*nırlı işbirliği ile gizli bir program yürütüyordu. Zeta  Retuculi yıldız sisteminden geldiği iddia edilen, büyük siyah gözlü ve  kocaman kafalı, akıllı sürüngenimsi yaratıkların (Griler’in) acilen  “Bor” elementine ihtiyaçları vardı. (Griler, eski Mısır ve Sümer yeraltı  mitolojilerinde de insanları ka*çıran yaratıklar olarak biliniyorlardı.  Sümer mitolojisinde bunlara “GALATUR”, Mısır mitolojisinde ise  “USHABTİU” deniyordu.)
Bu element de Amerika’nın güneybatısında bulunuyordu, ilginç  tesadüftür ki, ülkenin çok gizli askeri tesisleride yo*ğun olarak bu  bölgede bulunuyordu. UFOların buralarda sık sık görülmesi,  “ziyaretçiler”le ABD hükümet yetkilileri arasında bir işbirliği olduğu  iddi*alarının ortaya atılmasına sebep olmuştu, iddialara göre,  uzaylıların vaadettikleri ileri teknoloji transferine karşılık, onlara  “Bor” verilecekti. ABD’de UFO’lar tarafından kaçırılan çocukların  yeraltın*daki laboratuvarlarda tıbbi denemelere tabii tutuldukları  id*dia edilmektedir.
dulce-base-1.webp
 
Bazı kaynaklara göre, 51. Bölgedeki üs’de 22 ye*raltı seviyesi  bulunmaktadır. Bu tesisin güneybatıdaki diğer tesislerle, yeraltı  tünelleri vasıtasıyla bağlantıları  vardır. Bu üs’de “Zihin Kontrol Işın  Silahları” da geliştirilmek*teydi. Üs, Kongre’nin, Başkan’ın ve ABD  Hava Kuvvetle*rinin denetimi dışındadır. Bilderberg -CFR- Trilateral  Komisyon (Tek Dünya Hü*kümeti) Yeni Dünya Düzeni gibi farklı isimlerle  anılan giz*li bir çete, askeri endüstriyel kompleks içinde faaliyet  gös*termekte ve yeraltı üslerini kontrol etmektedir. Bu güçlerin hedefi  dünya çapında egemenlik kurmaktır. (Yani tek  dünya hükümeti). William  P. Lear, CIA için bütün dünyada gizli misyonlar gerçekleştirmiş bir  pilottu.
1986 yılında Lear, bir UFO’nun İngiltere’de askeri üsse indiğine  şahit olan bir ABD Hava Kuvvetleri mensubu ile tanıştı. Lear, onun  an*lattıklarından sonra, DDB-V’larla ABD hükümeti arasında bir anlaşma  yapıldığına inanmaya başladı. Lear’a göre, 1969-1971 yılları arasında  “uzaylı ziyaretçiler” ile Majes*tic-12 Komitesi arasında bir anlaşma  yapılmıştı, ileri teknoloji transferi karşılığında, hükümet süregelen  “insan kaçırmalar”a göz yumuyordu. “Kaçırmalar”insan-uzaylı  melezi yaratmak için yürütülüyordu. Uzaylılar kurbanlarının vücu*duna  yerleştirdikleri yapay cisimlerle (Mikroçip mi?) onları kontrol  ediyorlar, bazen de insanların organlarını çıkararak, kendi bozuk  sistemlerini yenilemek için kullanıyorlardı. İstenilen etki,  kaçırılanlardan alınan enzim veya hormonun, hidrojen peroksitle  karıştırılmasıyla elde edilen solüsyonun, uzaylıların bedenlerine  enjekte edilmesiyle sağlanıyordu.
Lear’a göre, 1956 yılında Çavuş Jonathan R. Louette, White Sands Füze  Deneme alanından disk şeklindeki bir araç tarafından kaçırıldıktan üç  gün sonra bedeni aynı sığır*lar gibi parçalanmış bir vaziyette  bulunmuştu. Bu operasyonlar yeraltındaki laboratuvarlarda (Bunlardan  biri Groom Lake 51. Bölgede bulunuyordu.) ve kurban da*ha canlı iken  gerçekleştiriliyordu. 1979-1983 yılları arasın*da MJ12, olayların  planlandığı gibi gitmediğini farketti. 1979’da durumu araştıran bir  gurup, New Mexico Dulce’deki CIA-uzaylı yeraltı kompleksinde, uzaylılar  tarafından tuzağa düşürüldü.
Rehineleri kurtarmak için özel bir askeri birlik yollandıysa da çıkan  çatışmada 66 asker öldü. Bu felaketten sonra, MJ 12’nin günümüzdeki  üyeleri (Üyeler arasında o zamanki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger,  eski CIA direktörü Richard Helms ve eski Donanma istihbarat ve Millî  Güvenlik Ajansı Başkanı Bobby Ray Inman bulunuyordu.) durumu kamuoyuna  açıklamak istediler. Fakat üyelerin çoğu böyle bir açıklamanın toplu bir  halde paniğe yol açacağını düşünerek, onun yerine DDB-V’a kar*şı etkin  bir silâh geliştirmeye başladılar. “Strategic Defense Initiative” (SDI)  denilen “Yıldız Sa*vaşları Projesi,” bu amaçla geliştirilmişti.
Gerçekte bu projenin Rus füzelerine engel olmak gibi bir amacı yoktu!
İlginçtirki
, Başkan Kennedy de uzaylılarla  yapılan anlaşmayı halka açıklamak isterken (Şoförü tarafından) vurulup  öldürülmüştü. CFR tarafından kontrol edilen “Gölge Hükümet” Kennedy’nin  ölümünden sorumlu idi. İddialara göre, “Raptiye Operasyonu” ile 2. Dünya  Sa*vaşı sonunda Almanya’dan Amerika’ya getirilen doktorlar ve bilim  adamları “Zihin Kontrol “Genetik Mühendisliği” ve Antigravitasyonel uçan  disklerin yapımıyla uğraşmışlardı. 51. Bölgede bir “Frankestein”  fabrikası kurulmuş ve genetik mühendisliğinin ürettiği yaratıklar ortaya  çıkarılmıştı.
Bun*lardan “Chupacabra” denilen vampir yaratık, Porto Rico’dan  Mexico’ya, Oregon’dan Florida’ya her yerde görül*müştü. (Son yıllarda  Şili’de ortaya çıkmıştır.) Bu yaratığa Created Reptilian Alien Vampire  Engineered Species “(CRAVES)” “Genetik değişime uğratılmış  sürüngen-uzaylı vampir türü” deniyordu. “Chupacabra” insanları uzaylı  is*tilası “senaryolarına hazırlamak için ortaya çıkarılmıştı. (Bu  sürüngenimsi canavar ile halk arasında bir panik yaratmak ve onların  “Yeni Dünya Düzeni “ni daha kolay kabul etmeleri isteni*yordu.) Aslında  amaç, halkın Tanrıya ve egemenliğe olan inancını yok etmek ve global bir  hükümete yol açmaktı. ABD’nin Yeraltındaki Gizli
Dulce Üssü Dulce, New Mexico’nun kuzeyinde dokuzyüz nüfuslu küçük bir  kasabadır. Dulce’nin en önemli özelliği Archuletta Mesa’nın altında  derin bir sır saklıyor olmasıdır. Söylenti*lere göre bu sır; Hükümet  uzaylı ortak biogenetik laboratuarlarında insanların ve hayvanların  üzerinde korkunç de*neyler yapılıyor olmasıdır. Bu üs civarında sık sık  parçalanmış sığırlara rastlanmak*tadır. Bazı araştırmacılar, parçalanmış  sığırlar fenomeninin UFO’Iarla bağlantılı olduğunu söylemektedirler.
Gerçekten de Dulce civarında sık sık UFO’lar, acayip ışıklar ve diğer  hava fenomenleri rapor edilmektedir UFO’ların görüldüğü bölgelerde  parçalanmış sığırlara da rastlanmaktadır. Aşağıda okuyacağınız Amerikalı  araştırmacı Paul Bennewitz’in Dulce üssü île ilgili açıklamalaranın   bir dezinformasyon kampanyasının sonucu olup olmadığı açıkça belli  de*ğildir. Paul’un Dulce tesisiyle ilgili tek şahidinin açıklamaları  için, onu yalancılıkla suçlamak taktik bir manevra olabilirdi ama gerçek  dezinformasyon kampanyası, kamuoyunda Dulce  hikâyesinde inanılacak  hiçbir şey olmadığını söylemek olurdu.
Paul Benewitz, bir UFO tarafından kaçırılan New Mexico’lu Myrna  Hansen vakasını incelemişti. Hansen  1980 yılında bir yeraltı tesisine  götürülmüştü. Christa Tilton, Temmuz 1987’de bir uzay gemisiyle ge*len  iki küçük gri uzaylı tarafından kaçırıldıktan sonra, “kayıp zaman”  tecrübesini yaşamıştı. Tilton, kaçırıldıktan sonra güvenlik kameraları  ve bilgi*sayarlı kontrol noktalarının bulunduğu yeraltında bir tünele  götürüldü. O, bir transit araçla yüz taraması yapılan bir bil*gisayar  ekranının karşısına getirildi. Bilgisayar ona bir kim*lik kartı  çıkarttıktan sonra, rehberi tarafından yedi kat ye*raltında bulunan bir  tesisin birinci seviyesine geldiği söy*lendi. Christa’nın iddiasına  göre, o yeraltındaki 5. kata ka*dar indirilmiş ve burada uzaylı  araçlarının ve küçük gri yabancı varlıkların olduğunu görmüştü.
Daha sonra götürüldüğü geniş bir odada bilgisayarlar tarafından  kontrol edilen, geniş tanklara asılmış göstergeler ve bazı boru  hatlarından çıkarak tankın içine giren  geniş kollar görmüştü. Onun  dikkatini bir uğultu sesi ve formaldehit kokusu çekti. Tilton bu sıvının  tanklarda karıştırıldığı izlenimini edinmişti. Ona tankın muhtevası  gösterilmedi. Christa, kaçırıldığı zaman şahit olduğu şeylerin çoğunun  sonra resmini çizmişti. Bu esrarengiz tanklarla ilgili bilgiler, “Dulce  Kâğıtları” adlı tartışmalı bir dosyada yine ele alınmıştı. Bu dosyada  ayrıca Dulce yeraltı tesislerinin otuz adet siyah-beyaz fotoğraf ve bir  de videobant bulunuyordu.
İddialara göre, bu kâğıtları dışarıya 1979’a kadar Dulce’de güvenlik  görevlisi olarak çalışan bir memur çıkarmıştı. 1979’un sonunda güvenlik  memuru Thomas C, karşılaş*tığı korkunç gerçekler karşısında daha fazla  suskun kalama*yacağını anlamıştı. Dulce yakınlarındaki Amerikan  Hükümeti-uzaylılar ortak yeraltı üssünde rahatsız edici çok şey duymuş  ve görmüştü. Çetin bir iç hesaplaşmadan sonra, tesisten ayrıldı ve  birçok belgeyi de beraberinde götürdü. Küçük bir fotoğraf makinesi ile,  yeraltındaki çok katlı kompleksin otuzdan fazla fotoğ*raftın çekti.  Ayrıca birçok belgeyi ve kontrol merkezindeki bir güvenlik video bandını  beraberinde götürmüştü. Bu bantta laboratuvarlar, uzaylılar ve ABD  hükümetinin yetkili per*soneli görünüyordu.
dulce31.webp
 
Alarmı ve kamera sistemini kapatan Tho*mas, dışarı açılan yüz  çıkıştan birinden yüzeye çıkmıştı. Thomas, orijinal belgeleri çok iyi  sakladıktan sonra her birinden beşer kopya çıkardı. Thomas saklanmaya  karar vermişti ve bu amaçla karısını ve çocuğunu evinden almaya  niyetlenmişti ki, evinin önünde hükümet ajanlarına ait bir minibüsü  beklerken gördü. Thomas yakın bir arkadaşının ihanetine uğramıştı.  Ajanlar Thomas’ın karısını ve çocuğunu, tesislerden aldıklarını geri  vermesi şartıyla, serbest bırakabileceklerini söylediler.
Ailesinin biyolojik denemelerde kullanılacağını anlayınca, ortadan  kaybolmaya karar verdi. Bu on yıl önceydi. Thomas böyle bir gizli  entrikaya nasıl karışmıştı? Şimdi 50’li yaşlarda olan Thomas, 20’li  yaşlarının orta*sında Batı Virginia’da bir yeraltı tesisinde, çok gizli  fotoğ*rafçılık eğitimi almıştı. O, yedi yıl Hava Kuvvetleri içinçok  gizli fotoğrafçılık yaptı. 1971 ‘de Santa Monica-California’da Rand  Corporation için çalışmaya başladı. 1977’dc Dulce tesislerine transfer  oldu. Yeraltındaki görevine, derin yeraltı tüpmekik sistemiyle  gidiyordu. Bu zaman içinde Santa Fe-New Mexico’daki bir güven*lik  görevlisi, özel olarak UFO görüntüleri, hayvan parçalan*ması fenomenini  ve bölgedeki Mason Wicca guruplarının faaliyetlerini araştırıyordu.
Thomas’ın ve araştırmacının ortak arkadaşı olan bir şahıs, 1979’da  Santa Fe’ye gelerek her iki*sini de ziyaret etti. Ziyaretçi  fotoğraflara, video banda ve Dulce üssünden alınan belgelere de göz  attı. Buradan bazı resimler çizildi ve böylece UFO araştırmacısı  toplulukların ” Dulce Papers”(Dulce Kâğıtları) diye  bildikleri bilgiler or*taya çıktı. Thomas’ın iddiasına göre, Dulce  tesislerinde 18.000 kısa “gri” vardı; ayrıca o, sürüngenimsi  humanoid’ler (insanımsılar) de görmüştü. Thomas’ın bir iş arkadaşı  evinde, materyalize olan 6 foot (1.83 m) boyunda bir sürüngenimsiile  yüz yüze gelmişti. (Sürüngenimsi ırk, büyük çoğunluğu Dördüncü Boyut’ta  bulunan ve dünya üzerindeki en güçlü ve en kötü insan zihinlerini  kontrolü altında bulundurup beyinleri yıkayan genellikle ruhsal  varlıklardır (Fazla bilgi için bakınız, Ömer Özkaya, “CIA Belgeleriyle  Zihin Kontrol Operasyonları.)
dulcealienfacility.webp
 
Yeraltındaki 1. kat yol bakımı için garaj ihtiva ediyor*du. 2. katta  trenler, mekikler, tünel delgi makineleri ve disk bakımı için garaj  bulunuyordu. 4. katta, insan aura’sı, te*lepati, hipnoz ve rüyalar  üzerine araştırmalar yapılıyordu. (Aura (Psişik hale, halka da denir):  insan vücudunu (hayvan ve bit*kileri de) bir zarf gibi saran ışıklı  haleler, emanasyonlar toplulu*ğudur. Şekli ovale yakın bir tarzdadır.  Erkek ve kadınlarda farklı durumdadır.) Thomas’ın dediğine göre, onlar  insanların bioplazmik bede*nini, fiziksel bedenden ayırıp, bunun yerine  uzaylı varlığın “hayat güçmatrix”ini yerleştiriyorlardı. Bu şekilde  insanın “can” hayat gücü matrix’ini ortadan kaldırıyorlardı.
Altıncı kat “Kâbus Salonu” olarak biliniyordu. Burada balıklar,  kuşlar, fareler vb. hayvanların orijinal şekillerinin değiştirildiği  genetik laboratuvarlar bulunmaktaydı. Bu katta ayrıca çok kollu ve çok  bacaklı insanlar, kafeslerde tu*tulan 7 feet (2,13 m) uzunluğunda  humanoid yarasa benze*ri yaratıklar vardı. Uzaylılar insanlara genetik  hakkında hem faydalı, hem de çok tehlikeli birçok şey öğretmişlerdi.  Griler ve reptoidler analitik zekaya sahip, teknolojiye yatkın  yaratıklardı. Diğer bir uzaylı gurup olan Nordik in*sanlarla çatışma  halindeydiler. Belki de gelecekte vuku bulacak büyük savaşa burada  hazırlanıyorlardı.
Bu sürüngenimsi’lerin bir özelliği de diğer canlı varlık*lara karşı  etik ve insani hiçbir duygu ve düşünceye sahip olmamalarıydı. Bu nedenle  her türlü deneyi rahatlıkla yapa*biliyorlardı. İnsan genetik  haritasının çıkarılması (Genome projesi) için Amerikan Enerji  Bakanlığının (DOE) içinde şu kuru*luşlar bulunuyordu; “Ulusal Sağlık  Enstitüsü,” “National Sci*ence Foundation” (Ulusal Bilim Vakfı), “Howard  Huges Me*dical Institute” ve tabii ki, DOE tarafından yürütülen Dulce  yeraltı laboratuvarları.
Thomas’a göre, uzaylılar androjinal’dı (Hem erkek hem dişi, çifte  cinsiyetli) ve ortaya çıkan canlı, partenogenez’le (Yani kendiliğinden  üremeyle) çoğalıyordu. Dulce’de çok ge*çerli form veya üreme  poliembriyoni idi. Her embriyo altı veya dokuz birey ortaya çıkaracak  şekilde bölünüyordu. Uzaylı ve insan Bio Tekniği insanlığa hizmet etmek  için mi, yoksa bizleri kontrol etmek ve egemen olmak için mi  kullanılacak? Niçin UFO’Iar tarafından kaçırılanlar genetik deneylerde  kullanılıyorlar?
Thomas’ın Dulce’den ayrılmasına neden olan şey, 7. kat*taki  kafeslerde gördüğü ve ondan yardım isteyen insanlar olmuştu. Thomas’a  göre, sıra sıra binlerce insan ve insan- uzaylı melezleri ve humanoid  embriyolar soğuk hava depolarında tutuluyordu. Uzaylılar ne toprak, ne  altın, ne madenler, ne su, ne de insanların sahip olduğu şeyleri  istemiyorlardı, istedikleri tek şey, dünyanın manyetik gücüydü.  Uzaylılar bu gücü bizim bilmediğimiz bir şekilde kullanıyorlardı. Evet,  Thomas’ın hikayesi inanılmaz gibi görünüyor ama, anlatılanlar gerçekte  yaşanan bir kâbusun sadece bir kısmını oluşturuyor olabilir. Dulce’de  garip şeyler olduğuna dair bir*çok delil vardır.
Thomas’ın bunlara da cevabı var mıydı? UFO görüntüleri, kaçırılma ve  hayvan parçalama olayla*rının arkasında daha korkunç hakikatler  gizleniyor olabilir. Yakın zamanlarda Archuleta Mesa’da sondaj ve  bilgisa*yar analizi yapan bir gurup bilim adamı, Mesa’nın altında derin  mağaralar olduğunu tespit ettiler.