- Görüntüleme: 6K
- Cevaplar: 2
Tehlikeli hastalıklar tehlikeli tedaviler gerektirmektedir” der Neil Postman “Televizyon Öldüren Eğlence’’ adlı kitabında. Çağımıza baktığımızda televizyon gerçekten ciddi bir hastalık, ciddi sorunları beraberinde getiriyor.En çok da bu eğlence aracını ciddi bir bağımlılık haline getirip sadece onun sesiyle uyuyabilenleri tehdit ediyor.
Etrafınıza bir bakın… Hepinizin hayatında, hayatında olmasa bile yakın çevresinde televizyon karşısında uyumayı seven birileri vardır.
Kişisel Gelişim Uzmanı Güçlü Metin, televizyon izlerken uyumayı beyin nöronlarını kötü kullanmak olarak yorumlarken, “Sürekli aynı noktaya bakıyorsunuz. Siz televizyon izlerken bir nevi hipnoz durumuna geçiyorsunuz. Beyin de işlevsizlik yüzünden bir süre sonra, mutluluk hormonu salgılıyor gibi oluyor ama bildiğiniz anlamda bir mutluluk meselesi değil bu. Bir nevi uyuşturucu. Hayatla olan bağınızın bir süre kopması, beyinin kendini kapatması ile uyuşma sağlanıyor. Son dönemde çok rastlanıyor. Araştırmalarda da görüyoruz. Televizyonun hipnoz edici durumu da var. Televizyon programlarında, dizilerde bilinçaltını etkileyen mesajlar var. Uyuduğunuz sırada da bu mesajları alıp etkilenebiliyorsunuz. Özellikle de sürekli masa başı işi yapan, rutin yaşayanlarda çok görülen bir durum. Bunun bir tık sonrası Alzheimer’a gidiyor. Son dönemlerde de gençleri etkileyen bir eylem. En iyisi bir an önce televizyondan uzaklaşıp, karanlık bir odada uyumaya çalışmak. Uyumadan önce önerim bir kitap okunması, belki bir hayal de kurulması olabilir. Yeter ki uyuma aracınız televizyon olmasın” diyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Bağımlılık Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “25 yaş ile 65 yaş arasında televizyon karşısında uyuyan bir kitleyle karşılaşıyoruz. Televizyon ve tablet gibi ürünler havanın kararıp da uyku zamanının geldiğini bildiren hormonun salınımını engelliyor. Televizyonun parlak ışığıyla birlikte aslında uyku düzeninizde bir bozukluk meydana geliyor. Beyine ‘Artık uyuma zamanı’ mesajı gitmiyor. Karşımıza iki kitle çıkıyor. Birincisi yalnız olanlar. Bunlar da bir ses, bir aksiyonla kendilerini daha rahat hissediyorlar. İkincisi de stresten uzaklaştığını düşünenler. Bu kişilerle konuştuğumuzda, görsel şeylerle daha rahat uykuya daldıklarını, olumsuz düşüncelerin televizyon karşısında uyuyarak dağıldığını söylüyorlar. Yalnızken yaşadığı korkuları televizyon sesiyle yaşamadıklarını söyleyenler de var. Televizyon kesinlikle rahat uyutmuyor. Melatonin hormonu engelleniyor” diyor. “Televizyon karşısında uyumak uyku hijyenini engeller” diyen Prof. Dr. Dilbaz, “Yatak odanızın ısısı 18-21 derece arasında olmalı. Yatak odanızdaki perdelerin gün ışığı almayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Uykuya dalmadan önce de kitap okumalı, hafif sakin bir müzik dinlemelisiniz. Evet televizyonla uykuya rahat dalınıyor ama uykuya dalmak değil de uykunun sürekliliği de önemli. Televizyon açık kaldığında bölük pörçük uyku uyuyorsunuz. Gün içinde de bu kişiler yorgun oluyor. Televizyonla uyunuyorsa da televizyon belli bir saatte kapanacak şekilde ayarlanmalı” şeklinde konuşuyor.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: Depresyon getirir
Prof. Dr. Dilbaz, “Uyku düzeni bozulursa depresyon gelir” diye görüş verirken, “Düzgün uyuyamazsanız uyku borç oluşturur. Uyku bu borcu mutlaka ödettirir. Gün içinde sizin fark etmediğiniz uyuklamalarınız olur. Gece bir – iki saat yeter diyenler, gün içinde uyuklarsa beynini kandırmış olur. Böylece yorgunluk artar, konsantrasyon bozulur, sinirlilik olur, depresyon oluşur. Birini uyutmamak bir işkence yöntemidir. Bir kişi parlak ışıklarla dolu bir odada tutulur. Bu kişi önce çok neşeli olur. Ama sonrasında dinlenme ihtiyacı oluşur. Vücudumuzun da biyolojik bir ritmi var. Vücut saatinin çalışması lazım. Siz bu dengeyi bozarsanız hormonal dengenizi de bozarsınız. Televizyon karşısında uyumak vücut saatinizi bozabilir. Bu nedenle mutlaka yatağınızda, televizyonsuz uyumalısınız” diye konuşuyor.
Prof. Dr. Nilüfer Narlı: Verimli değil
Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı “Çok yoğun çalışan bir kitle var ve bu kitle yorgunluktan ekran karşısında uyuyakalıyor. Bu grup yoğun iş hayatı nedeniyle hobilerine ve arkadaş toplantılarına zaman ayıramıyor. Bir hipotez olarak ortaya atıyorum, bu kitle televizyonu bir çeşit sakinleştirici olarak kullanıyor. Yani kendini uykuya hazırlıyor. Diğer kitle de çalışmayan, evin dışına çıkmayan bir grup. Bunlar da televizyonu vakit öldürmek için kullanıyor ve uzun saatlerini ekran karşısında geçiriyor. Bunlar da depresif ve yalnız hissettiği için ekranı uyuma aracı olarak görüyor. İki kitle de kendisini sakinleştirmek için ekranı kullanıyor. Nörolog değilim ama çalışmalara bakılınca ekran bir çeşit antidepresan gibi geliyor. Bu nedenle televizyon karşısında uyumak bir bağımlılık haline geliyor. Akıl sağlığı deyince sert geliyor ama akıl sağlığı açısından ekranla birlikte uyumak olumsuz bir yaklaşım. İnsanlar vakitlerini verimli biçimde geçiremiyor. Ne kendilerine faydaları oluyor ne de başkasına” şeklinde görüş veriyor.
Deniz Altuntaş 34 yaşında - Magazin Muhabiri:
20’li yaşlarımda uykuyla ilgili problemlerim yoktu. Zaten geceleri çalışıyordum. Gündüz eve gelip uyuyordum. Yorulduğum için nerede uyuduğum çok önemli değildi. Gündüz saatlerinde de kardeşlerim işyerinde oluyordu. Yani yalnız kalıyordum. Dolayısıyla bir ses arıyordum. Bu nedenle kahvaltı ettikten sonra televizyonu açıp uyumaya başlamıştım. Tam 14 yıldır da bu şekilde uyuyorum. Evlendikten sonra iş saatlerim değişti. Gündüz çalışmaya başladım. Sabah uyanamama problemlerim başladı. Denediğimde yatak odasında uyuduğum zaman sabah kalkamadığımı fark ettim. Gece de yataktan kalkıp, yorganımla birlikte salondaki koltuğa gelip televizyonu açıyorum. Bence bu beni daha çok yoruyor. Çünkü ne kadar uyusam da yeterli derecede uykumu almıyorum. Bu durumdan vazgeçebileceğimi de sanmıyorum.
Aycan Pırasalar 33 yaşında- Gazeteci
İşten geldiğimde gerçekten çok yorgun oluyorum. Yemeğin ardından da çayımı aldığımda ekran karşısına geçiyorum. Burada da ayaklarımı uzatma ihtiyacı hissediyorum. Vücudum rahatlama durumuna geçiyor. Günün yorgunluğunu atayım derken bir bakmışım uyuyakalmışım. Ekrandaki görüntü ve ses hızları hemen hemen aynı oluyor. Odanın ışığını da kapatıyorum. Karanlık oluyor, dinginlik geliyor. O sırada tam müdahale olmazsa rahatlıkla birlikte uyuyuveriyorum. Uzmanların dediği gibi sabah da yorgun kalkmıyorum. Aksine ekran karşısında uyumaktan keyif alıyorum. Televizyonda izlediğim ses ayarı değişmiyor, o da ninni gibi geliyor. Kendimi bildim bileli haftada 2-3 gün televizyon karşısında uyuyorum. Olumsuz bir etkisini görmedim. Ama uykuya geçiş evresinde de kitap rahatlatıcı olmadığını söyleyebilirim.
Çiğdem Köçken 53 yaşında - Ev Hanımı
Önceleri ekran başında uyuyamazdım. Değil bir ses bir ışıkta bile uyumak mümkün olmazdı. Ne zaman eşimde horlama problemi çıktı. O zaman ben de yatağımdan ayrıldım. İkisi de gürültü diyebilirsiniz belki ama inanın televizyon sesi horlama sesinden çok daha iyi.
Kaynak: trthaber
tvbasindau.webp
Etrafınıza bir bakın… Hepinizin hayatında, hayatında olmasa bile yakın çevresinde televizyon karşısında uyumayı seven birileri vardır.
Bir adım sonrası Alzheimer
Kişisel Gelişim Uzmanı Güçlü Metin, televizyon izlerken uyumayı beyin nöronlarını kötü kullanmak olarak yorumlarken, “Sürekli aynı noktaya bakıyorsunuz. Siz televizyon izlerken bir nevi hipnoz durumuna geçiyorsunuz. Beyin de işlevsizlik yüzünden bir süre sonra, mutluluk hormonu salgılıyor gibi oluyor ama bildiğiniz anlamda bir mutluluk meselesi değil bu. Bir nevi uyuşturucu. Hayatla olan bağınızın bir süre kopması, beyinin kendini kapatması ile uyuşma sağlanıyor. Son dönemde çok rastlanıyor. Araştırmalarda da görüyoruz. Televizyonun hipnoz edici durumu da var. Televizyon programlarında, dizilerde bilinçaltını etkileyen mesajlar var. Uyuduğunuz sırada da bu mesajları alıp etkilenebiliyorsunuz. Özellikle de sürekli masa başı işi yapan, rutin yaşayanlarda çok görülen bir durum. Bunun bir tık sonrası Alzheimer’a gidiyor. Son dönemlerde de gençleri etkileyen bir eylem. En iyisi bir an önce televizyondan uzaklaşıp, karanlık bir odada uyumaya çalışmak. Uyumadan önce önerim bir kitap okunması, belki bir hayal de kurulması olabilir. Yeter ki uyuma aracınız televizyon olmasın” diyor.
Tablet ve televizyonla uyuyan bir kitle var
Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Nöropsikiyatri Hastanesi Bağımlılık Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “25 yaş ile 65 yaş arasında televizyon karşısında uyuyan bir kitleyle karşılaşıyoruz. Televizyon ve tablet gibi ürünler havanın kararıp da uyku zamanının geldiğini bildiren hormonun salınımını engelliyor. Televizyonun parlak ışığıyla birlikte aslında uyku düzeninizde bir bozukluk meydana geliyor. Beyine ‘Artık uyuma zamanı’ mesajı gitmiyor. Karşımıza iki kitle çıkıyor. Birincisi yalnız olanlar. Bunlar da bir ses, bir aksiyonla kendilerini daha rahat hissediyorlar. İkincisi de stresten uzaklaştığını düşünenler. Bu kişilerle konuştuğumuzda, görsel şeylerle daha rahat uykuya daldıklarını, olumsuz düşüncelerin televizyon karşısında uyuyarak dağıldığını söylüyorlar. Yalnızken yaşadığı korkuları televizyon sesiyle yaşamadıklarını söyleyenler de var. Televizyon kesinlikle rahat uyutmuyor. Melatonin hormonu engelleniyor” diyor. “Televizyon karşısında uyumak uyku hijyenini engeller” diyen Prof. Dr. Dilbaz, “Yatak odanızın ısısı 18-21 derece arasında olmalı. Yatak odanızdaki perdelerin gün ışığı almayacak şekilde düzenlenmesi gerekir. Uykuya dalmadan önce de kitap okumalı, hafif sakin bir müzik dinlemelisiniz. Evet televizyonla uykuya rahat dalınıyor ama uykuya dalmak değil de uykunun sürekliliği de önemli. Televizyon açık kaldığında bölük pörçük uyku uyuyorsunuz. Gün içinde de bu kişiler yorgun oluyor. Televizyonla uyunuyorsa da televizyon belli bir saatte kapanacak şekilde ayarlanmalı” şeklinde konuşuyor.
Prof. Dr. Nesrin Dilbaz: Depresyon getirir
Prof. Dr. Dilbaz, “Uyku düzeni bozulursa depresyon gelir” diye görüş verirken, “Düzgün uyuyamazsanız uyku borç oluşturur. Uyku bu borcu mutlaka ödettirir. Gün içinde sizin fark etmediğiniz uyuklamalarınız olur. Gece bir – iki saat yeter diyenler, gün içinde uyuklarsa beynini kandırmış olur. Böylece yorgunluk artar, konsantrasyon bozulur, sinirlilik olur, depresyon oluşur. Birini uyutmamak bir işkence yöntemidir. Bir kişi parlak ışıklarla dolu bir odada tutulur. Bu kişi önce çok neşeli olur. Ama sonrasında dinlenme ihtiyacı oluşur. Vücudumuzun da biyolojik bir ritmi var. Vücut saatinin çalışması lazım. Siz bu dengeyi bozarsanız hormonal dengenizi de bozarsınız. Televizyon karşısında uyumak vücut saatinizi bozabilir. Bu nedenle mutlaka yatağınızda, televizyonsuz uyumalısınız” diye konuşuyor.
Prof. Dr. Nilüfer Narlı: Verimli değil
Sosyolog Prof. Dr. Nilüfer Narlı “Çok yoğun çalışan bir kitle var ve bu kitle yorgunluktan ekran karşısında uyuyakalıyor. Bu grup yoğun iş hayatı nedeniyle hobilerine ve arkadaş toplantılarına zaman ayıramıyor. Bir hipotez olarak ortaya atıyorum, bu kitle televizyonu bir çeşit sakinleştirici olarak kullanıyor. Yani kendini uykuya hazırlıyor. Diğer kitle de çalışmayan, evin dışına çıkmayan bir grup. Bunlar da televizyonu vakit öldürmek için kullanıyor ve uzun saatlerini ekran karşısında geçiriyor. Bunlar da depresif ve yalnız hissettiği için ekranı uyuma aracı olarak görüyor. İki kitle de kendisini sakinleştirmek için ekranı kullanıyor. Nörolog değilim ama çalışmalara bakılınca ekran bir çeşit antidepresan gibi geliyor. Bu nedenle televizyon karşısında uyumak bir bağımlılık haline geliyor. Akıl sağlığı deyince sert geliyor ama akıl sağlığı açısından ekranla birlikte uyumak olumsuz bir yaklaşım. İnsanlar vakitlerini verimli biçimde geçiremiyor. Ne kendilerine faydaları oluyor ne de başkasına” şeklinde görüş veriyor.
Deniz Altuntaş 34 yaşında - Magazin Muhabiri:
20’li yaşlarımda uykuyla ilgili problemlerim yoktu. Zaten geceleri çalışıyordum. Gündüz eve gelip uyuyordum. Yorulduğum için nerede uyuduğum çok önemli değildi. Gündüz saatlerinde de kardeşlerim işyerinde oluyordu. Yani yalnız kalıyordum. Dolayısıyla bir ses arıyordum. Bu nedenle kahvaltı ettikten sonra televizyonu açıp uyumaya başlamıştım. Tam 14 yıldır da bu şekilde uyuyorum. Evlendikten sonra iş saatlerim değişti. Gündüz çalışmaya başladım. Sabah uyanamama problemlerim başladı. Denediğimde yatak odasında uyuduğum zaman sabah kalkamadığımı fark ettim. Gece de yataktan kalkıp, yorganımla birlikte salondaki koltuğa gelip televizyonu açıyorum. Bence bu beni daha çok yoruyor. Çünkü ne kadar uyusam da yeterli derecede uykumu almıyorum. Bu durumdan vazgeçebileceğimi de sanmıyorum.
Aycan Pırasalar 33 yaşında- Gazeteci
İşten geldiğimde gerçekten çok yorgun oluyorum. Yemeğin ardından da çayımı aldığımda ekran karşısına geçiyorum. Burada da ayaklarımı uzatma ihtiyacı hissediyorum. Vücudum rahatlama durumuna geçiyor. Günün yorgunluğunu atayım derken bir bakmışım uyuyakalmışım. Ekrandaki görüntü ve ses hızları hemen hemen aynı oluyor. Odanın ışığını da kapatıyorum. Karanlık oluyor, dinginlik geliyor. O sırada tam müdahale olmazsa rahatlıkla birlikte uyuyuveriyorum. Uzmanların dediği gibi sabah da yorgun kalkmıyorum. Aksine ekran karşısında uyumaktan keyif alıyorum. Televizyonda izlediğim ses ayarı değişmiyor, o da ninni gibi geliyor. Kendimi bildim bileli haftada 2-3 gün televizyon karşısında uyuyorum. Olumsuz bir etkisini görmedim. Ama uykuya geçiş evresinde de kitap rahatlatıcı olmadığını söyleyebilirim.
Çiğdem Köçken 53 yaşında - Ev Hanımı
Önceleri ekran başında uyuyamazdım. Değil bir ses bir ışıkta bile uyumak mümkün olmazdı. Ne zaman eşimde horlama problemi çıktı. O zaman ben de yatağımdan ayrıldım. İkisi de gürültü diyebilirsiniz belki ama inanın televizyon sesi horlama sesinden çok daha iyi.
Kaynak: trthaber