Ülke Bulgaristan Cumhuriyeti

Bulgaristan (Bulgarca: България, Bılgariya), resmî adıyla Bulgaristan Cumhuriyeti (Bulgarca: Република България, Republika Bılgariya), Balkanlar'da yer alan ülke. Batıda Sırbistan ve Makedonya, doğuda Karadeniz, kuzeyde Romanya, güneyde Yunanistan güneydoğuda Türkiye ile çevrilidir. 110 bin 994 kilometrekarelik yüzölçümüyle Avrupa'nın en büyük 16. ülkesidir. Balkan, Rodop ve Rila gibi dağlar yüzey şekillerini belirler. Rila Dağı üzerindeki Musala Zirvesi, Doğu Avrupa'nın en yüksek noktasıdır. Kuzeydeki Tuna Ovası ve güneydeki Yukarı Trakya Ovası da Bulgaristan'ın alçak ve verimli bölgeleridir.

Organizeleşmiş tarih öncesi kültürler günümüz Bulgaristan topraklarında Neolitik Çağ'da gelişmeye başlamıştır. Antik tarihi Trakların, Yunanların ve Romalıların egemenliğini görmüştür. Birleşmiş bir Bulgar devletinin ortaya çıkışı, Balkanlar'ın çoğuna egemen olmuş Birinci Bulgar İmparatorluğu'nun MS 681'de kurulmasına kadar uzanmaktadır ve Orta Çağ süresince Slavlar için bir kültür merkezi haline gelmiştir. İkinci Bulgar İmparatorluğu'nun 1396'da çökmesiyle birlikte, toprakları yaklaşık beş yüzyıl boyunca Osmanlı yönetimine girmiştir. 93 Harbi, Üçüncü Bulgar Devleti'nin kurulmasına yol açtı. Bundan sonraki yıllarda komşuları ile yaşadığı çatışmalar Bulgaristan'ın her iki dünya savaşında da Almanya ile ittifak yapmasına sebep olmuştur. 1946'da Sovyet liderliğindeki Doğu Bloku'nun bir parçası olarak tek partili bir sosyalist devlet haline geldi. Aralık 1989'da iktidardaki Komünist Parti, çok partili seçimlerin yapılmasına izin verdi ve bu da Bulgaristan'ın demokrasi ve piyasa ekonomisine geçişine yol açtı.

Tarih​

Bulgaristan'ın ilk sakinleri Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklardır. Milatla birlikte ülke önce Roma İmparatorluğu, sonraysa Bizans İmparatorluğu egemenliğine girer.

Bizans İmparatorluğu yıkılıncaya değin Bizans ile savaşıp hâkimiyet alanlarını genişleten Bulgarlar, 1018-1186 yılları arasında yeniden Bizans İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir. 14. yüzyılda Türklerin Rumeli'ye çıkmasından sonra bağımsızlıklarını yitirerek Osmanlı Devleti'nin egemenliğine girmişlerdir.

Osmanlı Devleti'nin gerilemeye başlaması ve Çarlık Rusyası'nın da desteğiyle, Balkanların tümünde olduğu gibi Bulgaristan'da da ulusal kurtuluş hareketi alevlenmiş, 93 Harbi'nden yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti, Bulgaristan'ı 1878 yılında içişlerinde bağımsız prenslik olarak, 1908 senesinde ise tam bağımsız çarlık olarak tanımıştır.

rila-manastiri.jpg

Rila Manastırı (Dünya mirası)​
sipka-gecidi-muharebesi.jpg

Osmanlılar ile Bulgarlar ve
Ruslar arasında Şipka Geçidi muharebesi​

I. Dünya Savaşı'nda Osmanlılarla aynı cephede savaşa katılan Bulgaristan, II. Dünya Savaşı'na da Almanya saflarında katılarak her iki savaştan da yenilgiyle çıkmıştır.

II. Dünya Savaşı'nın ardından Balkanlar'da ilerleyen Sovyet ordusunun da yardımıyla Georgi Dimitrov önderliğinde sosyalist rejime geçen ülke, soğuk savaş yıllarında Varşova Paktı'nın üyesi olarak kalmıştır.

Doğu Bloku'nun çözülmesiyle 1990 yılında sosyalist rejimin yıkıldığı Bulgaristan, komşusu Türkiye ile olan ilişkilerini oldukça olumlu bir temele oturtmuştur. Ülke 1 Ocak 2007 tarihinde Avrupa Birliği'ne katılmıştır.

Bayrak​

Bulgaristan bayrağı (Bulgarca: знаме на България - Zname na Blgariya), sırayla beyaz, yeşil ve kırmızı renkli üç eşit kalınlıkta çizgiden oluşur. Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmi bayrağıdır.

Beyaz barışı, yeşil doğayı temsil etmektedir. Kırmızı Bağımsızlık sırasında dökülen asker kanlarını temsil etmektedir.

İlk halinde, 19. yüzyıldaki Panislavizm etkisiyle panislavik renkler kullanılmıştı. Ortadaki şerit mavi renkte idi ve bayrak Rusya bayrağına benzemekteydi. 1878'de Osmanlı Devleti'nde özerkliğini kazandıktan sonra, ülkenin bir tarım ülkesi olarak öne çıkmasını temsilen orta şerit yeşil olarak değiştirildi.

Bulgaristan Arması1989'da, eskiden bayrağın üst köşesinde bulunan devlet nişanı kaldırıldı. Nişanda, şahlanmış bir arslan, iki tarafında başaklar, beş köşeli bir yıldız, ve ilk Bulgar Prensliğinin ilan edildiği yıl olan 681 yazısı ile Komünist Parti'nin iktidara geldiği yıl olan 1944 yazısı bulunuyordu.

Arma​

Şu anda geçerli olan Bulgaristan Arması, 1997'de kabul edilmiştir. Farklı siyasi partilerin farklı istekleri yüzünden, 1990'ların başında çöken komünist düzenden sonra kabul edilen ilk resmi Bulgaristan armasıdır.

Amblemde, iki arslan, üzerinde bir arslan olan bir kalkanı taşıyorlar. Üstlerinde de Bulgar çarının tacı var. Amblemin en altında da Bulgarca olarak, ülkenin millî sloganı olan: "Birlikten Kuvvet Doğar." yazıyor.

bulgar-kralligi-1.png
bulgar-halk-cumhuriyeti-armasi.png
bulgar-halk-cumhuriyeti-armasi-2.png
ilk-bulgar-armasi.jpg
Bulgaristan Krallığı Arması 1927-1946Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arması, 1948-1968Bulgaristan Halk Cumhuriyeti Arması, 1971-1990Tarihteki ilk Bulgaristan Arması, 1741

Politika​

Bulgaristan parlamenter demokrasi ile yönetilen bir cumhuriyettir. Seçimler Merkez Seçim Komisyonu tarafından denetlenir ve düzenlenir. Siyasi partiler doğrudan halk oylamasıyla meclisteki 240 sandalye için yarışırlar. Ulusal Meclis yasaları çıkarma, bütçeyi onaylama, cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleme, hükümeti oylama ve görevden alma, savaş ilan etme, askeri birliklerini yurtdışına gönderen tezekereyi çıkarabilme ve uluslararası sözleşmeleri onaylama yetkisine sahiptir.

13 Kasım 2016'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Bulgar Sosyalist Partisi ve koalisyon ortakları tarafından desteklenen Rumen Radev % 59.37 oyla kazandı.

Coğrafya​

Balkan Dağları (Stara Planina) Bulgaristan'ı kuzeyde Tuna platosu, güneyde ise Trakya platosu olarak kabaca iki coğrafi bölgeye ayırır. Oldukça dağlık bir coğrafyaya sahip olan güney Bulgaristan'da Rodop ve Rila sıradağları yer alır. Ülkenin ve Balkanların en yüksek zirvesi olan 2925 metre rakımlı Musala Dağı da burada bulunmaktadır.

Ülkenin en önemli ırmağı olan Tuna Nehri, aynı zamanda Romanya-Bulgaristan sınırını oluşturur. Bulgaristan sınırları içerisinde doğup, Yunanistan-Türkiye sınırını oluşturarak Ege Denizi'ne dökülen Meriç (Maritsa) Bulgaristan'ın en önemli nehirleridir.

Bulgaristan, Güneydoğu Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nın doğu kesiminde yer alır. Kuzeyden Romanya, batıdan Makedonya ve Sırbistan, güneyden Yunanistan, güneydoğudan Türkiye ve doğudan Karadeniz ile çevrilidir.

Bulgaristan yüzey şekilleri bakımından başlıca üç bölgeye ayrılır: En kuzeydeki Tuna Ovası, güneydeki Rila ve Rodop dağlık yöresi ve iki bölge arasında uzanan Balkan Dağları. Ülkenin yaklaşık üçte birini kaplayan Tuna Ovası verimli bir düzlüktür. Bu düzlüğün üçte ikisinin yüksekliği 210 m'nin altındadır ve ovanın hiçbir yerinde yükseklik 600 m'yi aşmaz.

Pirin-daglari.jpg


Tuna Ovasının güneyinde yer alan Balkan Dağlarının ortalama yüksekliği 720 m'dir; dağların en yüksek noktası Botev Doruğudur (2.376 m). Sredna, Vitoşa ve Lisa dağları ile Yukarı Trakya ve Tunca düzlükleri bu bölgededir.

Ülkenin en yüksek dorukları güneydeki dağlık bölgede bulunur. Rodop Dağlarının en yüksek noktası Golyam Perelik'tir (2.191 m). Rila Dağları üzerindeki Musala (2.925 m) ise hem Bulgaristan'ın, hem de bütün Balkan Yarımadası'nın en yüksek noktasıdır. Vihren Doruğunda 2.914 m'ye ulaşan Pirin Dağları ile Belaritsalar olarak bilinen sıradağlar da bu bölgededir.

Bulgaristan'daki en önemli akarsu ülkenin kuzey sınırının büyük bölümünü çizen Tuna Nehridir. Öteki akarsular oldukça küçüktür. Bunlar arasında Rila ve Rodop dağlarının kuzeyindeki ovaları sulayan Meriç Nehri, Sofya Havzasının sularını toplayan İskır (Iskor) Nehri, Bulgaristan'ın batı sınırına koşut bir vadiden güneye Ege Denizine doğru akan Struma Nehri, Orta Rodop'taki Arda Nehri, Balkan Dağlarının güney yamacı boyunca doğuya akan Tunca Nehri ve kuzeye doğru Tuna'ya akan Yantra Nehri sayılabilir. Bu ırmaklardan kuzeydekiler ilkbaharda, güneydekilerse kışın maksimum debiye ulaşırlar. Bulgaristan'da çok sayıda göl vardır. Beş yüz dolayındaki yeraltı su kaynağının yarısı ılık ya da sıcaktır; Sapareva Banya'dakinde su sıcaklığı 101 °C'ye ulaşır

İklim​

Bulgaristan  İklimiIlıman bir kara iklimi mevcuttur. Yıllık ortalama sıcaklık 13°C, ocak ortalaması 0°C, temmuz 22°C’dir. Kuzey kısımları güneye nazaran daha soğuktur. Senelik yağmur ancak 640 milimetreyi bulur. Yaz aylarında yeterli olmayan bu durum, toprak kullanımında çok geniş bir sulama sisteminin gelişimini gerekli kılmıştır.

Bitki Örtüsü ve Hayvan Varlığı​

Bulgaristan'da çok sayıda bitki ve hayvan türü görülür. Bunun nedeni ülkenin, Avrasya'nın büyük biyolojik ve coğrafi bölgelerinden birkaçının birleştiği bir yerde bulunmasıdır. Ayrıca bölgedeki hayvan varlığı Buzul Çağı sırasında kuzeyden göç eden hayvan türleriyle zenginleşmiştir. Bulgaristan'ın bitki örtüsü ve hayvan varlığının büyük bölümü, Kuzey Kutup Bölgesi etkileriyle Alp etkilerini birleştiren bir tiple karışmış Orta Avrupa özelliklerini taşır. Bozkır türlerine daha çok kuzeydoğu ve güneydoğu bölgelerinde rastlanır. Güneyde ise Ege yöresine özgü türler görülür. Bulgaristan'ın doğusunda, Karadeniz kıyı şeridindeki hayvanlar bozkır özellikleri sergiler. Karadeniz sularında da, Hazar Denizine özgü örneklerle karışmış Ege deniz hayvanları görülür.

Ekonomi​

1990'a değin devlet yönetiminde sosyalist ekonominin hâkim olduğu ülke, Doğu Bloğu' nun çözülmesi sonucu Sovyet pazarını kaybetmesi ve kapitalist ekonomiye eklemlenme sorunları nedeniyle 90'lı yıllar boyunca millî gelirin % 70'e yakın küçüldüğü çok ağır bir ekonomik bunalım yaşamıştır. Bulgar ekonomisi, 90'lı yılların sonundan itibaren toparlanma sürecinde ve Avrupa ülkeler arası en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alır.

Ekonomi ile ilgili bazı istatistik veriler şöyledir: Millî gelir (2001): $16,5 milyar, kişi başına düşen millî gelir: $3.500, devlet borçları: $10 milyar, devlet gelirleri (2000): $6,4 milyar, devlet giderleri (2000): $4,4 milyar, enflasyon (2001): % 3, ekonominin sektörlere göre dağılımı (2001): hizmet: % 57, endüstri: % 29, tarım: % 14.

Çöken eski sistemin yerine, yeni sistemin yerleşmesinin sancılarını yaşayan Bulgaristan, Polonya ve Rusya gibi şok ekonomik paketler uygulamadı. Daha muhafazakâr bir ekonomik reform paketleri uyguladı.

2004 itibarı ile NATO üyesi olan Bulgaristan 1 Ocak 2007'de de AB'nin tam üyesi olmuştur.

Din​

Bulgaristanda  Müslümanlar üzerinde  Dini baskı uygulanmaktadır Bulgaristan vatandaşlarının büyük bir oranı Ortodoks Hıristiyan'dır. 1 Mart 2001 tarihindeki kişi sayımında Ortodoks: 6.552.751, Katolik: 43.811, Protestan: 42.308, Müslüman: 966.978, Diğerler: 14.937 olarak kaydedilmiştir. 4 Aralık 1992'de yapılan kişi sayımında ilk kez Alevîler ayrı bir öbek olarak sayılmış ve 83.537 kişi kendini Alevî olarak tanıtmıştır.

Etnik Yapı​

2011 genel nüfus sayımına göre Bulgaristan'ın nüfusu 7,364,570'dir. Nüfusun etnik dağılımı ise şu şekildedir: Bulgarlar: 6.655.210 (%83,9), Türkler: 747 000 (%9,4), Romanlar: 370.908 (%4,7), Ruslar: 15.595, Ermeniler: 10.832, Ulahlar: 10.566, Makedonlar: 5.071, Yunanlar: 3.408, Ukraynalılar: 2.489, Yahudiler: 1.363, Rumenler: 1.088, Diğerler: 18.792 olarak kaydedilmiştir.

131,531 olarak kendilerini ilan eden Müslüman Bulgarlar (Pomaklar)

Kültür​

Bulgar KültürüÇağdaş Bulgar kültürü Trak, Slav ve Bulgar kültürünün bir karışımı olsa da Yunan, Roma, Osmanlı ve Kelt kültüründen de etkilenmiştir. Trak eserleri pek çok lahit ve altın hazineyi içerir. Ülkenin sınırları Roma İmparatorluğu'nun Moesia, Trakya ve Makedonya eyaletlerini içerir ve pek çok arkeolojik keşif Roma dönemine dayanır, buna rağmen Antik Bulgarlar da müzik ve erken dönem mimaride etki bırakmışlardır. Birinci ve İkinci Bulgar İmparatorlukları Slav kültürü egemenliği altındaydı ve Preslav , Ohrid Edebiyat okulları sayesinde Doğu Ortodoks Slav dünyasında edebi ve kültürel anlamda büyük bir iz bıraktılar. Doğu Avrupa ve Asya'da pek çok ülkede kullanılan Kiril alfabesi bu edebiyat okullarında şekillendi.

Büyük öneme sahip bir tarihsel kalıntı, Varna Nekropolü'nden çıkarılmış ve MÖ 5. binyıldan kalmış olan, dünyanın en eki işlenmiş altın hazinesidir.

Mutfak​

Bulgar  MutfağıBulgaristan beş yüz yıldan fazla bir süre Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmış bir ülkedir. Dolayısıyla Bulgar mutfağı esas olarak Türkler tarafından oluşturulmuş dersek çok da yanlış denmemiş olur.

Türkler egemenlikleri süresinde (14. yüzyıldan başlayarak) rakıyla birlikte meze (yaprak sarması, zeytin, salamura mantar gibi yavaş tüketilen yemekler) ve helva zevkini onlara da aşılamışlardır. Yemeklerde asıl katkı malzemesi olan yoğurt, yahnilerde ve tarator (kıyılmış ceviz ve yoğurtla karıştırılmış salatalık) gibi soğuk yemeklerde kullanılmaktadır.

Resim, Müzik ve Edebiyat​

Küçüklüğüne karşın yüzyılı aşkın bir süredir yapılan onbinlerce derlemesiyle bölgesel farkları, halk çalgılarının çeşitliliği ve çok sayıda dahi müzisyeni ile inanılmaz bir hazinedir. Hristiyanlık öncesi Pagan geleneklerin ve arkaik şarkı formlarının hala capcanlı ayakta durduğu ülkede şarkı söylemede kadınlar açıkça öndeler. Ülkenin Orta Çağ'a kadar uzanan bir müzik tarihi vardır. Joan Kukuzel (c. 1280–1360), Orta Çağ Avrupası'nın bilinen en eski bestecilerinden biridir. Zengin dans geleneği pek çok otantik toplulukça korunup dünyanın pek çok ülkesine taşınmaktadır. Ulusal halk müziği ayırt edilebilen bir sese sahiptir ve çeşitli gelenksel müzik aletleri kullanır, bunların arasında gıdulka, gayda, kaval ve davul vardır. Bulgar Devlet Televizyonu Kadın Ses Korosu, en başarılı halk müziği toplululuklarından biridir ve 1960'ta bir Grammy Ödülü almıştır. Halk müziği icralarında genellikle erkekler çalar, kadınlar söyler. Bulgar folklorunda kadınların kendi aralarında söyledikleri "sedenka" şarkılarının ve çalışırken ya da çalışmanın ardından söylenen hasat şarkılarının büyük bir önemi vardır. Bunun dışında ağırlıklı olarak Osmanlı yönetimi yıllarıyla bağlantılı çete şarkılarında da bol miktarda rastlanır. Rodop ve Pirin dağlarında yaşayan Pomaklar bugün geleneklerini korumaya gayret etmektedirler. Orta Rodoplarda yaşayan Pomakların müziğinde gayda ve kaval ağırlıklı bir önem taşır. Mesta ve Pirin bölgesi pomaklarının müziğine ise daha geniş bir enstrüman yelpazesi eşlik eder. Ancak her iki durumda da temel unsur gaydadır. Dağlık Rodop bölgesinin halk müziği geleneği diğer bölgelerden farklıdır. Şarkı ve dansların hemen hepsine Rodoplar'a özgü, Bulgaristan'daki en büyük boy gayda olan "kabagayda" eşlik eder. Yine şarkı ve danslarda Rodoplar dışında görülmeyen pentatonik gam görülür. Yiğitlik temasının en yaygın olduğu bölge burasıdır. Erkek şarkıcılardaki heybetli ve davudi söyleme özelliği dikkat çeker. 100 Kabagayda Topluluğu her yaz hala Rodop dağlarını büyülü tınılarıyla doldurmaktadır. Şarkıcılar Georgi Čilingirov, Rumen Rodopski ve Valja Balkanska Bulgaristan dışında da iyi tanınmaktalar.

Bulgaristan Türkleri Tarihi​

Bulgaristan TürkleriBulgaristan Türkleri, Osmanlı İmparatorluğu döneminden itibaren Bulgaristan'da yaşayan Türkler.

Bulgaristan'daki Türkler, Oğuzların ve Kumanların soyundan gelmektedirler. Oğuz Türkleri, Anadolu üzerinden ve çoklukla Osmanlı devrinde o bölgeye geçen Türklerdir

Jivkov rejiminin çöküşünden sonra yeni kurulan Bulgaristan hükûmeti 29 Aralık 1989'da Bulgaristan'daki Türklerin Türkçe adlarını alma özgürlüğünü, ibadeti yapma özgürlüğünü ve Türkçe konuşma hakkını tanımıştır.

Nisan 2012 de Bulgaristan Parlamentosu 1987-1989 yıllarında Bulgaristan'da yapılmış olan Türk Asimilasyonunu kınadı.

Bulgaristan'daki Türklerinin Dini​

Bulgaristan'daki Türklerin tamamına yakını Müslümandır, bunlar aynı Anadolu'da olduğu gibi Alevi ve Sünni olarak ayrılırlar. Sünniler tarikat tutmazlar, Aleviler ise çok sayıda ocak ve tarikata dağılmışlardır. Türk nüfus içinde Alevilerin oranı gayri resmi rakamlara göre %18-20 arası, resmi rakamlara göre %13'tür.

Alevilerin bu tarikat ya da onların deyimiyle sürekleri; Bektaşilik, Kızılbaşlık ve Bedreddiniliktir. Bektaşiler; Kızıldeli Sultan(Kırcaali-Gümülcine), Elmalı Baba(Kırcaali), Ali Koç Baba, Otman Baba ve Akyazılı Sultan ve Demir Baba(Deliorman) ocaklarına bağlıdırlar. Aleviler içerisinde "Alevi" terimi yaygın değildir. Kızılbaşlar, Bektaşiler ve Bektaşiliğin bazı kolları vardır, ama tüm bu gruplar Anadoluda olduğu gibi Alevi çatısı altında birleşmiş değillerdir. 4 Aralık 1992'de yapılan nüfus sayımında ilk defa Aleviler ayrı bir grup olarak sayılmış ve 83.537 kişi kendini Alevi olarak tanıtmıştır. Alevi teriminin yaygınlık oranı ve bazı Alevilerin kimliğini gizleme eğiliminde olduğu göz önünde bulundurulduğunda gerçek sayının biraz daha fazla olabileceği bir gerçektir. Özellikle Razgrad, Rusçuk, Silistre ve Sliven illerinde Alevi nüfus yoğundur.

Bulgaristan'daki Türklerin Nüfusu​

Bulgaristan'da, başta Haskovo, Filibe, Kırcaali, Sofya, Razgrad, Şumnu, Eski Cuma, Silistre, Dobriç, Burgaz ve Rusçuk şehirleri olmak üzere birçok yerleşim bölgesinde Türkler yaşamaktadırlar. Bulgaristan demografik durumu itibarıyla en son 2001'de yapılan etnik sayım üzerinden bugüne 10 yıl geçmiş bulunmaktadır. Bu geçen süre içerisinde Bulgaristan nüfusu genel olarak düşmüş, Avrupa Birliğine girilmesi sebebiyle ülkede yaşayan Bulgar, Türk, Pomak, Roman gibi toplumların Avrupa'ya göçü olmuştur, ayrıca ülkeye 1989 sürgünüyle Türkiye'ye gitmek zorunda kalan Türklerin Bulgaristan vatandaşlık haklarını almalarıyla gelen Türk göçü nüfus düşüşünü bir ölçüde frenlemiştir. Ülkedeki etnik Bulgar nüfus yaşlanmış olmakta ve nüfus artışı % -0.5 % - 0 arasında seyretmekte, Türk nüfusu ise gelen göç ve nüfus artışıyla yükselmektedir oransal olarak % 0.5 - % 1. Ayrıca ülkede yaşayan Roman azınlığın nüfus artış hızı Bulgar ve Türk nüfusundan daha yüksek olduğu bilinmektedir.

Özellikle 1989 Göçü sonrası ülkedeki nüfus büyük oranda azalmıştır. Bu göç, II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'da yaşanan en büyük göç olarak tarihe geçmiştir

Bulgaristan'daki Türklerin Dİli ve Yerel Ağızlar​

Bulgaristan Türklerinin ana dili Türkçedir.
Bulgaristan'daki Türkçe başlıca olarak ikiye ayrılabilir; Kuzey Bulgaristan (Deliorman) ve Güney Bulgaristan (Kırcaali ve Rodop)'da konuşulan Türkçe.

Deliorman Ağzı : Deliorman ve Dobruca Türklerinin kökeni Celali Ayaklanmalarından sonra gerçekleşen büyük Türkmen sürgününe dayanır.16. yüzyılın başından itibaren Celali çıktığı Tokat, Yozgat, Sivas, Kırşehir, Maraş, Adana, Toros dağlarındaki Türkmenlerden ve Türkmenlerden ve Mersin, Karaman civarından Deliorman ve Dobruca'ya yoğun bir Türkmen göçü(sürgün-iskan) olmuştur. Fakat bu Türkmenler Deliorman'a geldiklerinde Sarı Saltuk'la birlikte gelen Türklerle ve Kıpçak-Peçenek halkla karşılaşmışlar ve onlarla karışmışlardır, işte Deliorman'da ve Dobruca'da kullanılan Türkçe özellikle bu Orta Anadolu Türkmen ağızları ve Kıpçak şivesinin izlerini taşıyan bir ağızdır.
  • Deliorman-Dobruca yöresinde;Şimdiki zaman çekimlerine örnekler (Deliorman ve Dobruca'daki farklı kullanımlar):
1.tekil : Geliyerim , Geleerim , Geleerin , Geleem , Geliim , Geloorum , Geliyörüm
2.tekil : Geliyersin, Geleersin ,Geleesin , Geliisin , Geloosun , Geliyörsün
3.tekil : Geliyeri , Geleeri , Gelee , Geliyi , Gelooru , Geliyörü
1.çoğul : Geliyeriz , Geleeriz , Geleez , Geliiz , Gelooruz , Geliyörüz
2.çoğul : Geliyersiniz , Geleersiniz ,Geleesiniz , Geliisiniz , Geloorsun ,Geliyörsün
3.çoğul : Geliyerlee , Geleerlee , Geleelee , Geliilee , Geloolar , Geliyörlar

Kelime sonlarındaki r ünsüzü düşme temayülü gösterir, fakat örneklerde verilen son iki çekim Razgrad-Torlak yöresi ağzının çekimidir, buralarda r düşmez. Şimdiki zaman ekinde yuvarlak ünlü barındıran örnekler Razgrad-Torlak kazası ağzının özellikleridir. Bu yöre Türklerinin menşei günümüz Tokat,Amasya illerinin tümü ile Sivas ilinin merkez ilçesi ve Tokat'a sınır ilçelerinden iskan edilen Türkmen halktır,ağırlıklı olarak Çepni boyundan gelirler. Diğer örnekler ise Razgrad(Torlak ilçesi hariç), Şumnu, Silistre, Rusçuk, H.Pazarcık ve Eskicuma illeri Türklerinin ağızlarıdır. Bu Türkler ağırlıklı olarak Oğuzların Avşar boyundan gelmektedirler.Menşeleri,günümüz Maraş, Adana, Antep, Halep, Malatya, Sivas'ın güney ilçeleri, Mersin, Niğde, Kırşehir illerinden iskan edilen Türkmenlerdir.

Güney Bulgaristan, Kırcaali Ağzı : Güney Bulgaristan'da Orta ve Güney Anadolu şivesi hakimdir. Konya, Kayseri, Sivas gibi illerle ortak ağza sahip olan Güney Bulgaristan çeşitli nedenlerle iskan ettirilen Avşar, Cerit ve Tecirli gibi Orta ve Güney Anadolu Türkmen aşiretlerinin yerleştiği bir bölgedir. Özellike Avşar Türkmenleri Kahramanmaraş, Adana, Kayseri, Sivas, Karaman, Konya, Aksaray vb illerden gelerek çoğunlukla Güney Bulgaristan'a yerleşmiştir.

Orta ve Güney Anadolu Şivesinden örnekler (Aynı şekilde Kırcaali ve çevresinde de kullanılmaktadır.):
  • "K" harfi "g" olarak telaffuz edilir.
  • Konya-Gonya Karaman-Garaman Kırcaali-Gırcalı
  • "Y" ve "e" harfi bir araya geldiğinde "e" "i" olur.
Yemek-Yimek
  • "yor" eki kısaca "yon" olarak telaffuz edilir.
N'ediyorsun?-Nediyon? Ne yapıyorsun?-Napiyon?
  • Bazı sessiz harflerden önce "i" harfi getirilir.
Ramazan-Iramazan Limon-İlimon

1989 Göçü ve Belene Kampı​

Bulgaristan'da Türk azınlıklar başta olmak üzere özellikle Müslüman halklara karşı olan baskılar ve ırkçı faaliyetler 1900'lü yılların başından beri sürmüştür; ancak 1951 yılında Bulgaristan Komünist Partisi'nin iktidara gelmesi ile baskılar hayli artmıştır. 1956 yılında dönemin iktidarı tarafından çıkarılan "Tek Millet Kararı (Edinna Natsiya)"na dayanan ırkçı faaliyetlerde, Türk azınlığın Bulgar halkı ile entegrasyon sorunu olduğu ve bu entegrasyonun sağlanması amacıyla azınlıkların Bulgar isimlerini benimsemesi, Bulgar örf ve adetleri ile yaşaması hedeflenmiştir. Bu kapsamda, belirli dönemlerde yaşanan göçler ile Türk azınlık nüfusu büyük oranda azaltılmış, kalan nüfus ise baskılar kapsamında asimile edilmeye çalışılmıştır.

Artan baskılar ise 1984 yılında büyük hız kazandı. Bu yıllarda Türk azınlıkların yoğun olarak yaşadıkları köylere ani baskınlar düzenlendi. Bu baskınlarda, Türk azınlıkların isimleri zorla değiştirilmeye çalışıldı. Bunun yanında anadilde konuşmanın yasaklanması başta olmak üzere, ibadethanelerin kapatılması, cenaze veya sünnet gibi dini vecibelerin yerine getirilmesi konularda getirilen kısıtlamar ile birçok insan hakları ihlali yaşandı. Türk azınlıklar bu baskılara karşı direndi ancak birçok Türk köyünde işkenceler ile vatandaşlara Bulgarca isimler zorla verildi.

Baskıların ve insan hakları ihlallerinin artmasıyla birlikte, Türk azınlıkların direniş hareketleri de hızlanmaya başladı. Bu direniş hareketlerinden en çok ses getireni, 24 Aralık 1984 yılında Kırcaali ilinin Eğridere ilçesinin Sütkesiği kazasında yaşandı. Civar köylerden katılan binlerce insan, yaşanan bu insan hakları ihlalerine karşı büyük bir yürüyüş ve eylem düzenledi. Türk azınlıkların barışçıl eylemlerine karşın asker ve polisin aldığı tavır neticesinde, onlarca Türk yaralandı. Bu olayın, ertesi günlerde basına yansıması ile Bulgaristan'ın çeşitli bölgelerinde eylemler artmaya başladı. Yine aynı yılın Aralık ayında Kırcaali'nin Killi ve Mestanlı ilçelerinde eylemler düzenlendi. Killi ilçesindeki olaylarda henüz 18 aylık Türkan bebek hayatını kaybetti. Daha sonra eylemler Bulgaristan'ın diğer illerine sıçradı ve bu eylemlerde Türk azınlıklar sesini duyurmaya çalıştı.

Büyüyen olaylar karşısında çaresiz kalan dönemin iktidarı, 27 Aralık 1984 tarihinde, olaylarda başı çeken gençleri ve aydınları gözaltına aldı. Bu gözaltılarda çok sayıda Türk, Belene Kampı'na götürüldü. Belene Kampı'nda hapis yatan aydınlar, çeşitli işkencelere maruz kaldılar. Asimilasyon kampanyası kapsamında, Türkçe isimlerinden vazgeçmeleri ve kendilerine isnat edilen sözde suçları kabul etmeleri üzerine baskı gördüler.

Olayların Bulgaristan'ın dışına taşarak Avrupa kamuoyuna yansıması sonucu, Belene Kampı 1987 yılında kapatıldı. Aydınlar Bulgaristan'ın çeşitili bölgelerine sürgüne gönderildi.

1989 yılına kadar süren baskılar sonucu dönemin iktidarı, Belene Kampı'nda mahkum olan Türk azınlıkları sınır dışı edeceğini bildirdi. Bu olay sonrası dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Turgut Özal'ın devreye girmesiyle Türkiye Cumhuriyeti sınır kapıları Türk soydaşlara açıldı. 1989 yılında yaşanan bu göç olayı, II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'da gerçekleşen en büyük göç olayı olarak tarihe geçti.

Göç olayları sonrası ülkeyi terkeden Türk azınlıkların büyük çoğunluğu Türkiye başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerine yerleştiler; ancak yaşanan olayları unutmadılar. Her yıl 24 Aralık günü Kırcaali ilinin Eğridere ilçesinin Sütkesiği kazasında gerçekleştirilen anma etkinlikleri bunlardan yalnızca biridir.

Belene Kampı ve Kuruluş amacı​

Belene Kampı ya da Belene Ölüm Kampı Bulgaristan'da Belene bölgesinde Tuna nehri kenarında II. Dünya Savaşı sonrasında rejim muhalifleri için kurulan toplama kampıdır.

Kamp Todor Jivkov tarafından açılmıştır. İlk zamanlarda sosyalist rejim muhalif unsurları ve çeşitli suçlardan hüküm giymiş suçluların kapatıldığı bir kamptı. Ancak 1980'li yıllarda Bulgaristan'da yaşayan Türk kökenli vatandaşların asimile edilmesi için kullanılmaya başlanmıştır.

belene-kamp.jpg
belene-kampi-2.jpg

Kampın Faaliyetleri : Kampın faaliyetleri 80 öncesi ve sonrası şeklinde ikiye ayırabiliriz.

1980 Öncesi : Rejimin kalesi olarak faaliyet gösteren Belene Kampı hakkında o döneme ait çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Bulgaristan'da Todor Jivkov başkanlığında iktidarda bulunan sosyalist rejimin, rejim karşıtı düşüncelere sahip kişileri ve adi suçluları barındırdığı bilinmektedir. Ancak bu dönemde Belene Kampı tam olarak toplama kampı statüsü yüklenmemiştir.

1980 Sonrası : 80 sonrasında Türkiye'ye göç etmeyen binlerce Türk'e mesken olmuştur. O yıllarda kamp, tamamıyla asimilasyon üzerine faaliyet göstermiştir. Kampa yerleştirilen kişiler; yargı kararları ile değil, keyfi uygulamalarla kampa yerleştirilmişlerdir. Kampa kapatılanlar Türkler; Türkçe konuşmak, sünnetli olmak, geleneklerini sürdürmekle suçlanıyorlardı. Kamp; Bulgaristan Türklerine, Türkiye'ye göçmeleri için baskı olarak kullanılıyor, göçmek istemeyen veya göçemeyenler kampa kapatılıyordu.

Kampta Türklere uygulanan insan hakları ihlâlleri arasında fiziksel şiddet, tecavüz, psikolojik baskı gibi uygulamalar yer alıyordu. Bulgarca isimleri kabul etmeyen Türkler de bu kampa hapsediliyorlardı.

Bulgaristan Türk Büyükelçiliği​

Posta adresi
Boulevard Vasil Levski No: 80 1000 Sofia Bulgaria
T:+359 2 935 55 00
F:+359 2 981 93 58
E: embassy.sofia@mfa.gov.tr

Facebook: Sofya Büyükelçiliği
Twitter: Sofya Büyükelçiliği
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri