Üst

Fransız Devrimi (1789-1799)

Fransız Devrimi, 1789 yılında Fransa'da başlayan ve yalnızca ülkenin siyasi yapısını değil, aynı zamanda Avrupa'nın ve dünyanın toplumsal düzenini derinden etkileyen köklü bir dönüşüm hareketidir. Mutlak monarşinin yıkılması, Cumhuriyet’in ilanı ve insan haklarına dayalı yeni bir düzenin tesisi gibi sonuçlarıyla modern tarih açısından bir dönüm noktası sayılmaktadır. Devrim, aynı zamanda feodal düzenin sonunu getirmiş, laiklik, eşit yurttaşlık ve hukukun üstünlüğü gibi kavramların siyasi gündeme girmesine öncülük etmiştir.

fransiz-devrimi.webp
fransiz-devrimi.webp


Tarihsel Arka Plan​

Devrimin kökeni, 18. yüzyıl boyunca Avrupa'yı etkisi altına alan Aydınlanma düşüncesine kadar uzanır. Bu dönemde Rousseau, Voltaire, Montesquieu gibi düşünürler, halk egemenliği, özgürlük ve eşitlik gibi fikirleri savunarak mutlak monarşinin meşruiyetini sorgulamışlardır. Bununla birlikte Fransa, mali açıdan iflasın eşiğine gelmiş bir devletti. Özellikle Yedi Yıl Savaşı ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na verdiği destek, Fransa’nın hazinesini tüketmişti. Vergi yükü büyük ölçüde halkın omuzundayken soylular ve kilise ayrıcalıklı konumlarını koruyordu. Bu adaletsizlik halk arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açtı.

Siyasal olarak da monarşi merkeziyetçiliğe dayalı ve katıydı. Kral XVI. Louis’in yönetimi altında halkın yönetime katılımı yok denecek kadar azdı. Üçüncü sınıf olarak adlandırılan burjuvazi, köylüler ve şehirli emekçiler, siyasi karar alma mekanizmalarının dışındaydı. Ekonomik kriz, işsizlik, açlık ve artan vergi baskısı, bu kitlelerin devrimci bir yönelime girmesine zemin hazırladı.

Gelişmeler​

Marie Antoinette'nin idamı
Marie Antoinette'nin idamı
1789 yılında kral, ülkenin mali krizi karşısında çare arayışıyla 1614’ten beri toplanmayan Genel Meclis’i (États-Généraux) toplantıya çağırdı. Ancak bu meclisteki temsil eşitsizliği nedeniyle Üçüncü Sınıf üyeleri kendilerini “Ulusal Meclis” ilan ederek, halkın gerçek temsilcisi olduklarını öne sürdüler. Bu durum, devrim sürecinin ilk kıvılcımı oldu.

14 Temmuz 1789'da Paris’teki Bastille Hapishanesi’nin halk tarafından basılması, devrimin sembolik başlangıcı olarak kabul edilir. Bastille’in düşmesi, monarşiye karşı halkın ilk açık ayaklanmasıydı. Ardından köylü isyanları yayılmış ve “Büyük Korku” dönemi başlamıştır. Devrimciler, feodal ayrıcalıkları kaldıran kararlar almış, 26 Ağustos 1789’da İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi kabul edilmiştir. Bu belge, modern insan hakları anlayışının temel taşlarından biri olmuştur.

1791 yılında ilk anayasa kabul edilerek meşruti monarşi kurulmuş, ancak kralın kaçma girişimi ve monarşi karşıtı duyguların artması sonucunda 1792’de cumhuriyet ilan edilmiştir. Ardından Kral XVI. Louis ve Kraliçe Marie Antoinette yargılanarak idam edilmiştir. Bu süreçte radikal Jakobenler öne çıkmış, Maximilien Robespierre liderliğinde Terör Dönemi yaşanmıştır. Binlerce kişi, devrim düşmanı olarak suçlanıp giyotine gönderilmiştir.

Sonuçlar ve Etkileri​

Birinci Konsül Napolyon Bonapart
Birinci Konsül Napolyon Bonapart

  • Yıkılmaz sanılan, hatta egemenlik hakkını Tanrı’dan aldığı iddia edilen mutlak krallıkların halk hareketleriyle yıkılabileceği görülmüştür.
  • Demokrasi düşüncesi, ilk örnekleri Antik Yunan’da ve modern şekliyle İngiltere ve ABD’de ortaya çıkmasına rağmen, ilk kez Kıta Avrupası’nda da etkili olmaya başlamıştır.
  • Egemenliğin halka ait olduğu anlayışı yaygınlık kazanmış ve bu fikir, modern anayasaların temelini oluşturmuştur.
  • Milliyetçilik ilkesi, Fransız Devrimi ile birlikte siyasi bir nitelik kazanmış ve çok uluslu imparatorlukların parçalanmasında etkili bir unsur haline gelmiştir.
  • Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkeleri Avrupa’dan başlayarak tüm dünyaya yayılmış, bireysel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınması fikrini güçlendirmiştir.
  • İnsanların doğuştan eşit olduğu ve haklarının evrensel olduğu düşüncesi, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile uluslararası düzeyde kabul görmeye başlamıştır.
  • Toplumda kişisel yetenek, zeka ve girişimcilik gibi bireysel niteliklerin ön plana çıktığı yeni bir sosyal yapı gelişmiştir.
  • Devrimin evrensel etkileri, tarihçiler tarafından Yeniçağ'ın sonu ve Yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilmesine neden olmuştur.
  • Dağınık halde yaşayan uluslar, ulusal birliklerini kurmak üzere harekete geçmiş, bu durum İtalya ve Almanya gibi ülkelerin siyasi birliğini sağlama sürecini hızlandırmıştır.
  • Devrimin fikirlerinin yayılması, Avrupa’da devrim karşıtı monarşiler arasında büyük çatışmalara yol açmış; bu çerçevede 1792’den 1815’e kadar sürecek olan Fransız Devrim ve Napolyon Savaşları başlamıştır. Bu savaşlar sonucunda Avrupa siyasi düzeni 1815 Viyana Kongresi ile yeniden şekillendirilmiştir.

Fransız Devrimi, Avrupa’da mutlak monarşilerin meşruiyetini sarsmış, anayasal yönetimlerin ve halk egemenliğinin yayılmasına öncülük etmiştir. Feodalizmin tasfiyesi, soyluluk ve kilise gibi geleneksel güç odaklarının yıkılması, toplumda sınıf yapısının dönüşmesine neden olmuştur. Devrimle birlikte halkın siyasal hakları ve yurttaşlık bilinci güçlenmiş, laik hukuk anlayışı gelişmiştir.

Uluslararası düzeyde ise devrim, birçok ülkeyi etkileyerek devrimci ve milliyetçi hareketlerin kıvılcımı olmuştur. Napolyon Bonapart’ın yükselişiyle birlikte Fransa, devrimci fikirleri Avrupa’ya yayarken aynı zamanda yeni bir imparatorluk düzenine evrilmiştir. Devrimin çelişkileri, özgürlük vaatleri ile otoriter uygulamalar arasında gidip gelmiş, ancak uzun vadede modern demokrasilerin temellerini atmıştır.
 
Fransa - Fransız Cumhuriyeti
Cevaplar
0
Görüntüleme
4K
GEZGİN
GEZGİN
Şapka Devrimi
  • Makale Makale
Cevaplar
0
Görüntüleme
1K
Ugur
Sanayi Devrimi - Endüstri Devrimi
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Ugur
Geri