İçindekiler
Tarihimizin en meşhur kapdan-ı deryâlarından, yani büyük amirallerinden olan Sinan Paşa hastalanınca büyüden medet umuldu. Kanuni Sultan Süleyman’ın koskoca paşasının üzerinden eşek geçirttiler, yatağının altına Yahudi tabutundan sökülmüş çiviler yerleştirdiler ve bağırsakları bile sökecek güçte müshiller içirtip bağırta bağırta öldürdüler.
Koca Sinan Paşa, tarihimizin en meşhur kapdan-ı deryâlarından yani büyük amirallerinden idi. Devlete uzun seneler hizmet vermiş ama yaşlılığında uzun süren bir hastalığa yakalanmıştı. Doktorların derdine deva bulamadıkları Paşa, tedavi niyeti ile verilen kocakarı ilâçları yüzünden can vermişti...
Kanuni Sultan Süleyman’ın kapdan-ı deryâsı olan Sinan Paşa hastalanınca etrafını bir anda üfürükçüler ve büyücüler sardı. Üfürükçü bir kadın Paşa’yı önce siyah bir keçiye baktırdı, sonra da dişi bir eşeğin altından geçirdi.
Pedro, tıptan anladığı farkedilince Paşa’nın doktoru yapılmıştı ama Pedro da, başka doktorlar da paşayı iyileştiremediler. Bunun üzerine meydan büyücülere ve üfürükçülere kaldı.
Paşa’nın sarayının bahçesi bir anda üfürükçü çadırlarıyla doldu. Hepsi, Sinan Paşa’yı birkaç günde ayağa kaldırabileceklerini iddia ediyorlardı. Kimileri bahçede bütün gece ağlıyor, kimileri kemiklerle büyü yapıyor, kimileri de cinlerle temas ettiklerini söylüyordu. Muska yazanların zaten haddi hesabı yoktu. Su dolu taslara okunmuş kâğıtlar koyup suyu paşaya içiriyorlar, yatağının altına Yahudi tabutundan sökülmüş çiviler, Müslüman tabutunun sapı ve Hristiyan tabutunun odunu yerleştiriliyordu.
Üfürükçü kadın daha sonra Paşa’ya bağırsakları bile sökecek güçte bir müshil içirdi. Derken bir fırın yapılması gerektiğini söyleyip fırının inşasından önce de dört koyun ve bir pala getirmelerini istedi. Koyunları palayla kestirdi, etlerini Paşa’nın sarayının kapısında bekleyen kızıyla evine yolladı ve koyunların kesildiği yerde hemen o gece bir fırın inşa ettirdi. Pişirilen ekmeği paşaya yedirdikten sonra “Aynı işleri tam dokuz gün boyunca yapacaksınız ve Paşa Hazretleri ayağa kalkacak” dedi ve çekip gitti.
Büyüler işe yaramamış, Paşa’nın vücudundaki kist büyümüş ve acıları artmıştı. Pedro, durumun kötüleşmesi üzerine kisti yardırdı. Sinan Paşa bir müddet sonra iyileşmeye başladı ama tam o sırada başka bir hastalığa daha yakalandı ve vücudunun birçok yerinde yılancık çıktı. Yahudi bir aktar, Paşa’ya günlerce müshil içirince hasta daha da ağırlaştı, Pedro, “Bu iş böyle devam ederse, Paşa bir-iki hafta sonra gelecek olan Noel’i göremez” deyince Yahudi saraydan kovuldu. Ama Sinan Paşa gün geçtikçe ağırlaşıyordu.
Sinan Paşa, Üsküdar’daki, Mihrimah Sultan Camii’ne defnedildi, vefatına ebced hesabıyla “Daldı rahmet denizine kapudan” diye tarih düşürüldü, yaptırtmaya başladığı Beşiktaş’ta bugün kendi adıyla anılan cami ve medrese de ölümünden sonra, 1556’da bitirildi.
Kaynak: Haberturk - Murat Bardakçı, 15 Temmuz 2015
sinanpasay.webp
Koca Sinan Paşa, tarihimizin en meşhur kapdan-ı deryâlarından yani büyük amirallerinden idi. Devlete uzun seneler hizmet vermiş ama yaşlılığında uzun süren bir hastalığa yakalanmıştı. Doktorların derdine deva bulamadıkları Paşa, tedavi niyeti ile verilen kocakarı ilâçları yüzünden can vermişti...
Kanuni Sultan Süleyman’ın kapdan-ı deryâsı olan Sinan Paşa hastalanınca etrafını bir anda üfürükçüler ve büyücüler sardı. Üfürükçü bir kadın Paşa’yı önce siyah bir keçiye baktırdı, sonra da dişi bir eşeğin altından geçirdi.
VÜCUDUNDA KİST ÇIKTI
Sinan Paşa kaptan paşalık vazifesi sırasında, 1554’te hastalandı. Vücudunda koskoca bir kist vardı. 1552 ile 1556 yılları arasında Osmanlı topraklarında yaşayan ve esir düştükten sonra Sinan Paşa’nın kölesi olan İspanyol gezgin Pedro, kaleme aldığı seyahatnamede paşanın hastalığını ve tedavi çabalarını teferruatıyla anlatacaktı.Pedro, tıptan anladığı farkedilince Paşa’nın doktoru yapılmıştı ama Pedro da, başka doktorlar da paşayı iyileştiremediler. Bunun üzerine meydan büyücülere ve üfürükçülere kaldı.
Paşa’nın sarayının bahçesi bir anda üfürükçü çadırlarıyla doldu. Hepsi, Sinan Paşa’yı birkaç günde ayağa kaldırabileceklerini iddia ediyorlardı. Kimileri bahçede bütün gece ağlıyor, kimileri kemiklerle büyü yapıyor, kimileri de cinlerle temas ettiklerini söylüyordu. Muska yazanların zaten haddi hesabı yoktu. Su dolu taslara okunmuş kâğıtlar koyup suyu paşaya içiriyorlar, yatağının altına Yahudi tabutundan sökülmüş çiviler, Müslüman tabutunun sapı ve Hristiyan tabutunun odunu yerleştiriliyordu.
BÜYÜ İŞE YARAMADI
O dönemdeki üfürükçülerin en meşhuru bir kadındı. Kadın, Sinan Paşa’ya dokuz gün süren ilginç bir kür uyguladı. Paşa’yı önce siyah bir keçiye baktırıp, bazı sihirli kelimelerle okuduktan sonra dişi bir eşeğin altından geçirdi. İri yarı olan ve bir-iki çifte yiyen paşa, eşeğin altında az kalsın ezilecekti.Üfürükçü kadın daha sonra Paşa’ya bağırsakları bile sökecek güçte bir müshil içirdi. Derken bir fırın yapılması gerektiğini söyleyip fırının inşasından önce de dört koyun ve bir pala getirmelerini istedi. Koyunları palayla kestirdi, etlerini Paşa’nın sarayının kapısında bekleyen kızıyla evine yolladı ve koyunların kesildiği yerde hemen o gece bir fırın inşa ettirdi. Pişirilen ekmeği paşaya yedirdikten sonra “Aynı işleri tam dokuz gün boyunca yapacaksınız ve Paşa Hazretleri ayağa kalkacak” dedi ve çekip gitti.
Büyüler işe yaramamış, Paşa’nın vücudundaki kist büyümüş ve acıları artmıştı. Pedro, durumun kötüleşmesi üzerine kisti yardırdı. Sinan Paşa bir müddet sonra iyileşmeye başladı ama tam o sırada başka bir hastalığa daha yakalandı ve vücudunun birçok yerinde yılancık çıktı. Yahudi bir aktar, Paşa’ya günlerce müshil içirince hasta daha da ağırlaştı, Pedro, “Bu iş böyle devam ederse, Paşa bir-iki hafta sonra gelecek olan Noel’i göremez” deyince Yahudi saraydan kovuldu. Ama Sinan Paşa gün geçtikçe ağırlaşıyordu.
YEMEĞİNİ YİYEMEDİ
Paşa, bir gün Pedro’yu yanına çağırttı ve “Noel’e kaç gün kaldığını” sordu. “Dört gün” cevabını alınca “Sizin Noel’inizde öleceğimi söylemiştin, doğru söylemişsin, o güne kadar öleceğim” dedi. Pedro, “Sizi Yahudi sahtekârın elinden kurtarmak için yalan konuşmuştum” diyerek Paşa’yı teselliye çalıştı, sonra yemeğini getirmeye gitti ama döndüğünde Sinan Paşa ölmüştü.Sinan Paşa, Üsküdar’daki, Mihrimah Sultan Camii’ne defnedildi, vefatına ebced hesabıyla “Daldı rahmet denizine kapudan” diye tarih düşürüldü, yaptırtmaya başladığı Beşiktaş’ta bugün kendi adıyla anılan cami ve medrese de ölümünden sonra, 1556’da bitirildi.
Kaynak: Haberturk - Murat Bardakçı, 15 Temmuz 2015