- Görüntüleme: 2K
- Cevaplar: 2
Bir zamanlar Madagaskar'ın başlıca sakinlerinden olan fil kuşu (Aepyornis maximus) gelmiş geçmiş en büyük (ve en ağır) kuş kabul edilir. Kuşun ilk kayıtları Sarazen (veya Müslümanlar) ve Hintli tüccarların Madagaskar'ı ziyaret ettikleri ve dev rukh (veya roc) efsanelerinden bahsettiği 9. yüzyıldan kalmadır. Fil kuşu bir zamanlar Madagaskar'ın kıyı bölgelerine ve ardından iç bölgelere yerleşen Avrupalıların 17. yüzyılda aşırı avlanması nedeniyle soyu tükendi.
Devekuşları, emular (Avustralya) ve en yakın kiviler (Yeni Zelanda) ile akraba olan fil kuşu, kuşların dünyaya hükmettiği bir zamanda evrimleşti ve 60 milyon yıl Madagaskar'da yaşadı. Efsanelerde fil yiyen anka kuşu benzeri korkunç rukh'tan bahsedilir (fil kuşu aslında otoburdur). Buna rağmen büyük boyutu sayesinde tehlike saçan yırtıcısı yoktu. Kendi türünden başkalarıyla olan çatışmalarda kendini korumak için ayaklarını ve ağır gagasını kullanırdı.
Yumurtasının çevresi yaklaşık 91 cm ve uzunluğu 33 cm'di ve 9 litre hacimdeydi. Bu değer yaklaşık 200 tavuk yumurtasına eşdeğerdir. Avrupalı yerleşimcilerin bu zavallı kuşlardan avlamalarına şaşmamalı. Bir devekuşu (Struthio sp.) yumurtasının yanında bir fil kuşu yumurtasını gösteren aşağıdaki fotoğraf boyutu açıklıyor. Çoğu uçamayan kuş adada yaşar çünkü yırtıcısı görece yoktur ve yüksek enerji gerektiren uçma yeteneğini zamanla terk ederler. Fil kuşu da farklı değildi.
Han duyduğu doyumsuz sevinci dile getirir. İnsanlar bu öyküye önce masal dese de aslında Marco Polo'nun son zamanlarda Madagaskar'da yaşamış devasa fil kuşundan bahsettiğini bilmiyorlardı. Anlatıya göre Madagaskar yerlileri Mauritius'a rom satın almak için gelmişlerdi; içkiyi koymak için yanlarında getirdikleri kaplar bir devekuşu yumurtasının sekiz katı veya tavuk yumurtasının 135 katı büyüklüğünde yumurta kabuklarıydı. 7,5 litre hacimleri vardı. Bu yumurtaların ara sıra sazlıkların arasında bulunduğunu ve kuşun da zaman zaman görüldüğünü aktarmışlardı.
1851'de Paris'teki bir müze Madagaskar'da bir toprak kaymasıyla ortaya çıkan çevresi 83 cm ve hacmi 2,5 litrelik böyle bir yumurtaya rastlayana dek öyküye inanılmadı. Yakın zamanda bırakılmış bir yumurtaydı. Marco Polo'nun muhteşem Rue'si şimdi Madagaskar'ın Aepiornis maximus'udur (Üç fil kuşu cinsinden biri).
Britanya Müzesi'ndeki bazı kemik parçalarının yanı sıra, kalıpları Avrupa'daki hemen her müzede sergilenen o devasa yumurta şimdiye dek fil kuşundan elde edilenlerdir.
Fil kuşu hala yaşıyor mu bilinmiyor. Yerliler bugün bile ormanda çok ender görülen bir fil kuşu olduğunu iddia eder.
Fil kuşunun özellikleri
Fil kuşunun 3 metreden uzun olduğuna ve 540 kg'a kadar ağırlığa sahip olduğuna inanılır ve bu da onu gelmiş geçmiş en büyük kuşu yapıyor. Hatta Aepyornithidae yani üç fil kuşu ailesinden bir başka tür olan Vorombe titan 1200 yıl önce Madagaskar'da yaşadığında 800 kilogram ağırlığında olduğu düşünülür.Devekuşları, emular (Avustralya) ve en yakın kiviler (Yeni Zelanda) ile akraba olan fil kuşu, kuşların dünyaya hükmettiği bir zamanda evrimleşti ve 60 milyon yıl Madagaskar'da yaşadı. Efsanelerde fil yiyen anka kuşu benzeri korkunç rukh'tan bahsedilir (fil kuşu aslında otoburdur). Buna rağmen büyük boyutu sayesinde tehlike saçan yırtıcısı yoktu. Kendi türünden başkalarıyla olan çatışmalarda kendini korumak için ayaklarını ve ağır gagasını kullanırdı.
Yumurtasının çevresi yaklaşık 91 cm ve uzunluğu 33 cm'di ve 9 litre hacimdeydi. Bu değer yaklaşık 200 tavuk yumurtasına eşdeğerdir. Avrupalı yerleşimcilerin bu zavallı kuşlardan avlamalarına şaşmamalı. Bir devekuşu (Struthio sp.) yumurtasının yanında bir fil kuşu yumurtasını gösteren aşağıdaki fotoğraf boyutu açıklıyor. Çoğu uçamayan kuş adada yaşar çünkü yırtıcısı görece yoktur ve yüksek enerji gerektiren uçma yeteneğini zamanla terk ederler. Fil kuşu da farklı değildi.
Hem fil kuşunun hem de kivinin optik lobları küçüktür, bu da her ikisinin de geceleri hareket ettiğini düşündürür.
Fil kuşunun yumurtası
Fil kuşuna denk ağırlıkta tek kuş Avustralya'da yaşamış ve 46.000 yıl önce soyu tükenmiş Dromonis Stirton'dur. Fil kuşunun yumurtası 10 kg ağırlığında, 7,5 litre sıvıyla dolu ve 33 cm uzunluğundaydı. Dünya'da yaşamış herhangi bir hayvan arasında en büyük yumurtadır ve dinozor yumurtasından bile büyüktür (Daha büyük dinozor yumurtaları bulunsa da gerçekten dinozora ait olup olmadığı doğrulanmadı). Fil kuşu yumurtalarının ve yumurta kabuklarının çeşitli türleri keşfedildi ve dünyadaki farklı müzelerde korunuyor. Arkeologlar insan yerleşimlerinde fil kuşu yumurtasına ait kabuk kalıntıları bulmuştur. Tek bir fil kuşu yumurtası tüm bir insan ailesini besleyebilirdi.Fil kuşuna dair bulgular
Fil kuşunun masalları Orta Çağ'da bile dünyanın birçok yerine ulaştı. Marco Polo 13. yüzyılda doğuya yolculuğunda kuşa tanık olmuştu. Marco Polo, seyahatlerinde Madagaskar'daki ertingü dev kuş Rue'den bahseder. Cengiz Han ve Tatarların bu kuşu duyduğunu anlatır. Cengiz Han Madagaskar'a derhal haberciler gönderir. Gerçekten de yanlarında çevresi 2 avuç olan 9 karış uzunluğunda bir tüy getirirler.Han duyduğu doyumsuz sevinci dile getirir. İnsanlar bu öyküye önce masal dese de aslında Marco Polo'nun son zamanlarda Madagaskar'da yaşamış devasa fil kuşundan bahsettiğini bilmiyorlardı. Anlatıya göre Madagaskar yerlileri Mauritius'a rom satın almak için gelmişlerdi; içkiyi koymak için yanlarında getirdikleri kaplar bir devekuşu yumurtasının sekiz katı veya tavuk yumurtasının 135 katı büyüklüğünde yumurta kabuklarıydı. 7,5 litre hacimleri vardı. Bu yumurtaların ara sıra sazlıkların arasında bulunduğunu ve kuşun da zaman zaman görüldüğünü aktarmışlardı.
1851'de Paris'teki bir müze Madagaskar'da bir toprak kaymasıyla ortaya çıkan çevresi 83 cm ve hacmi 2,5 litrelik böyle bir yumurtaya rastlayana dek öyküye inanılmadı. Yakın zamanda bırakılmış bir yumurtaydı. Marco Polo'nun muhteşem Rue'si şimdi Madagaskar'ın Aepiornis maximus'udur (Üç fil kuşu cinsinden biri).
Britanya Müzesi'ndeki bazı kemik parçalarının yanı sıra, kalıpları Avrupa'daki hemen her müzede sergilenen o devasa yumurta şimdiye dek fil kuşundan elde edilenlerdir.
Fil kuşu hala yaşıyor mu bilinmiyor. Yerliler bugün bile ormanda çok ender görülen bir fil kuşu olduğunu iddia eder.