Sıla Yolu Yer Kapıkule Sınır Kapısı

Kaptan43

5 Yıldızlı Kaptan
Katılım
16 Nisan 2013
resim1_8889703_16_9_1563012431-880x495.jpg


Gözlerinizi kapatın. Yaz ayları ve yıllar önce. Yer, Kapıkule Sınır Kapısı. Gurbette çalışan Türkler akın akın memlekete geliyor. Ve bir fotoğraf karesi. Bir Mercedes, direksiyonda baba, yanında eşi, arkada çocuklar. Hatırladınız değil mi? Şimdi bu fotoğrafı silin. Çünkü, biz size 2019 model bir fotoğraf göstereceğiz!

30 Ekim 1961… Almanya’nın Bonn kenti, Türkiye ile Almanya arasında “iş Gücü Alımı Anlaşması” imzalanıyor. İmzanın ardından 2500 Türk ‘Acı Vatan Almanya’nın yolunu tutuyor.
Aradan günümüze 59 yıl geçmiş. Bu süre içinde Türkler akın akın gurbete yani Almanya’ya koştu. Önce bir milyon, sonra iki milyon, şimdiler de ise üç milyonu bulduk, belki de geçtik. Birinci nesil, ikinci nesil derken üçüncü nesil Türkler Almanya’yı, doydukları vatan yaptı.

ÇİLE DOLU YILLAR
Çok çileler çekildi. İlk giden Türklerin neredeyse tamamı erkeklerden oluşuyordu. Eşlerini, çocuklarını Türkiye’de bırakıp, “Biraz para kazanalım, evi barkı hazırlayalım, sonra sizi aldırırız” diyorlardı. Türkiye’deki işsizlikten kaçmışlardı bu yüzden ne iş olsa yaptılar, çok çalıştılar. En pis işlerde ‘gık’ bile demeden çalıştılar. Gettolarda topluca yaşadılar. Çok sıkıntılı yıllardı ve ağırlığını çekenler hiç unutmadı.

ARAFTA KALAN KADIN-ANALAR
Sonra sonra eşler Almanya’ya geldi. Gettolardan çıkıp, ayrı evlere geçmeye başladılar. Dil sorunları vardı. Bazı kadınlar eşlerinin çalıştığı günlerde neredeyse evlerinden dışarı adım dahi atamıyorlardı. Çocuklar hangi okula gidecek belli değildi. Özellikle çocuklar ve o ilk giden kadınlar adeta arafta kalmıştı. Hiç bilmedikleri bir kültürün tam ortasına düşmüş uzaylı gibiydiler. Sanki hiç bir yere ait değildiler.

YILLAR ÇİLELERİ KOVALADI
Yıllar çileleri kovaladı gurbetteki Türkler ortamlarına alıştı. Hızla toparlandılar. Meşhur tüylü şapkaları, Ford, Mercedes marka otomobilleriyle Türkiye’nin yollarında, Almanya’ya gitmek için çıktıkları köylerine, kasabalarına tatile gelmeye başladılar. Dişini tırnağına takıp çalışan, azmiyle Almanları bile şaşırtan Türk erkekleri memleketlerinde haklı bir gururla sokağa çıkıyordu. Onlar döndükleri köylerinde kahramandı. Ancak eşleri, kadınlar yine erkeğin gölgesindeydi. Tıpkı Almanya’daki gibi.. Bu çok uzun sürdü.

KADINLARIN DEĞİŞİMİ
Ve bugün. Yani 2019 yılında dünya, Türkiye, Almanya’daki Türkiye çok çok farklı artık.
Kadınlar, öyle iki adım gerisinde değil erkeğin. Yanında ve hatta önünde. Evlendiler, çoluk çocuk sahibi oldular, iş buldular, okudular hem de en zorlarını, ayakları üzerinde durdular, duruyorlar. Boşandılar, yıkılmadılar. Çocuklarına kol kanat gerdiler, onları iyi yetiştirdiler, üretmeye, kazanmaya devam ettiler. Ediyorlar.

BİR FOTOĞRAF KARESİ Kİ…
15-20 yıl öncesine dönersek yaz ayları Almanya’da çalışan Türk vatandaşlarımızın yurda akın akın dönüşlerinin zamanıydı.

Edirne Kapıkule Sınır Kapısı’nda uzun kuyruklar oluşturan vatandaşlarımız memleketlerine koşardı. Foto muhabirleri de bu akın başlayınca Kapıkule’de konuşlanır gazetelere bol bol fotoğraf servis ederdi.
Fotoğraflar genellikle şöyleydi: ‘Alaman’ plakalı son model bir Mercedes. Baba direksiyonda. Anne, onun yanında. Arkada bir, iki hatta üç çocuk. Yüzler güler, el sallanır.
Çok şey değişti, evet. Bugün ajanslara düşen bir fotoğraf karesi bu değişimi gözler önüne en açık haliyle seriyor.
Değişimi anlatıyor dediğimiz 13 Temmuz 2019 tarihli fotoğraf ise biraz büyütünce ortaya çıkıyor.
Onu da anlatalım: Yine ‘Alaman’ plakalı bir Mercedes. Direksiyonda bu kez bir kadın… Onun yanında başka bir kadın… Arkada bir genç kız… Yine yüzler gülüyor.

resim1_8889703-1.jpg

TÜRK KADINI DİREKSİYONDA
Yani köprünün altından çok sular akmış. Türk kadını direksiyona geçmiş. Basmış gaza, Almanya’dan memleketine ulaşmış. Gülüyor. O gülmesin de kim gülsün?

Kaynak
 
Bunlar da ilginizi çekebilir...
Geri