Üst
1979 Kâbe Baskını - İslam Dünyasını Sarsan Unutulmuş İsyan

1979 Kâbe Baskını - İslam Dünyasını Sarsan Unutulmuş İsyan

Kabe Baskını 1.webp
Kabe Baskını 1.webp
1979 yılının 20 Kasım sabahı, İslâm âlemi için kutsal olan Kâbe’de sabah namazı sırasında meydana gelen olay, hem Suudi Arabistan’ı hem de tüm dünyayı şok etti. Cüheyman el-Uteybi liderliğindeki silahlı bir grup, “Mehdi'nin gelişini ilan ederek” Mescid-i Haram’ı işgal etti. Bu olay, modern İslâm tarihinde kutsal mekâna yapılmış en ciddi saldırı olarak kayda geçti.

Baskının Arka Planı: Cüheyman ve Mehdi İddiası​

Cüheyman el-Uteybi, Suudi Arabistan’ın katı Vahhabi yorumunu bile radikal bulan, üniversite eğitimi almış eski bir askerdi. Özellikle modernleşme, Batı etkisi ve Kraliyet ailesinin lüks yaşamına karşı derin bir tepki içerisindeydi. Hareketinin temelinde, Kur’an ve hadislerde yer alan “Mehdi'nin zuhuru” inancı vardı. Cüheyman, kayınbiraderi Muhammed Abdullah el-Kahtani’yi Mehdi olarak ilan etti. Kahtani’nin soyunun Hz. Peygamber’e dayandığını, isminin Mehdi beklentileriyle örtüştüğünü ve kendisine “ilahi bir görev” verildiğini iddia etti.

Baskının Gelişimi: Silahlar, Tüneller ve Kutsal Mekânın İşgali​

Saldırı öncesi hazırlıklar aylarca sürdü. Silahlar, Kâbe çevresinde süren inşaatlarda çalışan sempatizan işçiler aracılığıyla bölgeye gizlice sokuldu. Bazı militanlar cenaze tabutlarıyla içeriye silah kaçırdı. 20 Kasım 1979 sabahı sabah namazı sonrası harekete geçen yaklaşık 200 silahlı adam, Mescid-i Haram’ın ana kapılarını kapatarak cemaatten imamı rehin aldı. Kahtani’nin Mehdi olduğunu ilan ettiler ve bir isyan çağrısı başlattılar.

Suudi Güvenlik Güçlerinin Şoku ve Müdahale Hazırlıkları​

Suudi güvenlik güçleri, kutsal mekâna müdahale etmenin hem dini hem siyasi sonuçları konusunda büyük tereddüt yaşadı. Mescid-i Haram’da kan dökülmesi İslâm’da büyük günah sayıldığı için ilk saatlerde operasyon başlatılamadı. Ancak kısa sürede durumun ciddiyeti fark edildi. Kraliyet ailesi, olayın yayılmasını ve rejimin sorgulanmasını önlemek için hızlı hareket etmeye karar verdi.

Müdahalenin Dini Onayı: İslâm Âlimlerinden Fetva​

Suudi yönetimi, Kâbe'ye silahlı müdahalenin dini olarak caiz olup olmadığı konusunda İslâm dünyasının önde gelen âlimlerinden fetva aldı. Bu fetva, kutsal mekâna saygının ancak daha büyük bir fitnenin önlenmesi durumunda bozulabileceğini belirterek operasyon için yeşil ışık yaktı. Bu adım, halk desteğini kaybetmemek ve uluslararası meşruiyeti sağlamak için kritik önemdeydi.

Kanlı Operasyon: Bodrum Katına Su ve Elektrik Taktikleri​

Kâbe Baskını 2.webp
Kâbe Baskını 2.webp
Militanlar, özellikle Kâbe'nin yer altı bölümlerine ve minarelere mevzilenmişti. Bodrum katlarında zırh delici silahlar ve makineli tüfeklerle uzun süre direndiler. Suudi güçleri, askeri mühendislerin de yardımıyla bodrum katlarına deniz suyuyla karıştırılmış tazyikli su basarak direnişçileri çıkmaya zorladı. Ardından elektrik verildi. Bu şok etkili taktik, hem oksijenin azalması hem de panik yaratması nedeniyle baskının kırılmasında etkili oldu. Bu yöntem, hem psikolojik hem fiziksel bir kırılma noktası oluşturdu.

Fransız Özel Kuvvetleri’nin Müdahalesi​

Suudi yönetimi, operasyonda ilerleme kaydedemeyince teknik yardım için Fransız GIGN (Groupe d’intervention de la Gendarmerie nationale) özel kuvvetlerinden gizlice destek aldı. Bu destek, doğrudan operasyonel anlamda değil, planlama ve gaz kullanımı gibi konularda oldu. Fransızlar’ın Mescid-i Haram’a girmemesi için Müslüman olduklarına dair sembolik bir şehadet prosedürü uygulandığı iddia edilmiştir. Müdahalenin sonraki günlerinde göz yaşartıcı gazlar ve dikkat dağıtıcı teknikler kullanılarak minarelerdeki keskin nişancılar etkisiz hâle getirildi.

Baskının Sonu ve Katliamın Boyutu​

Operasyon yaklaşık 15 gün sürdü. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti; bunlar arasında hacılar, güvenlik görevlileri ve isyancılar vardı. Yaklaşık 67 isyancı sağ yakalandı. Ele geçirilen liderler arasında Cüheyman el-Uteybi de vardı. Yakalananlar, aylar süren sorgulamanın ardından Suudi Arabistan’ın çeşitli şehirlerinde halka açık biçimde idam edildi. Cüheyman, olaydan pişman olmadığını ve "hakikatin temsilcisi" olduğunu savundu.

Lider Kadro: Cüheyman el-Uteybi ve Muhammed Abdullah el-Kahtani​

Yakalanan Uteybi ve adamları
Yakalanan Uteybi ve adamları
Cüheyman el-Uteybi, Necid kökenli bir kabileden geliyordu. 1970’lerde Suudi Ulusal Muhafızları’nda görev aldıktan sonra dini eğitim aldı ve Mekke ile Medine’deki selefi çevrelerde radikal fikirleriyle öne çıktı. Selefiliğin siyasi bir direniş aracı olabileceğine inanıyordu.

Muhammed Abdullah el-Kahtani, genç yaşta Kur’an ve hadis eğitimi almış, çevresi tarafından dindarlığıyla tanınan birisiydi. Cüheyman’ın kayınbiraderi olan Kahtani, bir süre sonra Mehdi olduğuna kendisi de inandı. Baskında vurularak öldü. Ölümü, isyancılar arasında ciddi bir çözülmeye yol açtı.

Olayın Sonuçları: Suudi Yönetimi, İslâm Dünyası ve Modern Tarih​

Kâbe Baskını, Suudi Kraliyet ailesi için bir dönüm noktası oldu. Olaydan sonra ülkede dinî denetim artırıldı. Kadınların kamu alanlarındaki rolleri daraltıldı, dini polis güçlendirildi. Ayrıca bu olay, İran İslam Devrimi’nin hemen ardından yaşandığı için, Suudi-İran rekabetini de etkileyen bir kırılma oldu.

İslâm dünyası bu olay karşısında ikiye bölündü: bir kesim Suudi yönetimini suçlarken, diğer kesim Cüheyman ve grubunun eylemlerini “şeytani” ilan etti. Olayın basına sansürlü yansıması ise uzun yıllar gerçek boyutlarıyla anlaşılamamasına yol açtı.
 
Çırağan Sarayı ve Çırağan Baskını
Cevaplar
0
Görüntüleme
8K
Ugur
Dünyayı sarsan salgın hastalıklar
Cevaplar
0
Görüntüleme
6K
BULUT
BULUT
Behçet Necatigil (1916-1979)
Cevaplar
0
Görüntüleme
963
BULUT
Bâb-ı Âli Baskını (23 Ocak 1913)
Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Ugur

Rastgele Resimler

Geri