Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Birinin hoşuna gidecek, eğilimlerine cevap verecek biçimde davranmak. "Nabza göre şerbet vermeyi iyi biliyorsun."
Eğilimini, niyetini, düşüncelerini, arzularını anlamaya çalışmak. "İşçilerin nabzını yoklayın da zam konusunu öyle düşünelim."
Hemen her işte kendi çıkarını düşünerek hareket etmek.
Tanınmak, ünü her yerde duyulmak.
Kişi yapmak istemediği işin ayrıntılarıyla ilgilenmez.
Namusunu, şerefini, itibarını korumak için katlanılan sıkıntılı durum, kabullenilen zarar ziyan. "Namus belasına az kaldı canından oluyordu...
1. Dirençsiz, güçsüz kimse.
2. Çok sık hastalanan, sağlıksız kimse.
3. Üşengeç, bir iş yapmaktan kaçınan. "Ne nane molla bir adamsın, kalk da...
Yüksek bir sesle haykırmak, kabadayıca bağırmak. "Birahaneden çıkan sarhoşlar edepsizce nara atmaya başladılar."
Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine...
"Söz anlamaz, söz dinlemez taş gibi kafa" anlamında kullanılır.
Kendini ağır satmak, bir isteği yerine getirmekte yapmacıklı davranışlarla isteksiz gibi davranmak. "Kendini naza çekmeye bayılır bizim kız."
İstediklerini yaptıracak kadar hatırı sayılır olmak. "Babası, kasabada oldukça nazı geçen bir insandı."
Kimseye ne faydası ne de zararı dokunan pısırık, çekingen kimseler için kullanılır.
Çaresi yok, elden bir şey gelmez. "Ne çare ki onu durdurmamız mümkün değil."
1. Ne zararı var?
2. Bir sonuç vermez.
3. Ne fayda, ne zarar umulur. "Biraz sert konuşmuşsam, ne çıkar bundan?"
Tuttuğum bir taraf yok ki ona saldıranların karşısında olayım.
"Nasıl, beklenmeyen bir söz söyledi biliyor musun?" anlamında kullanılır.
Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
Kişi, kendisi için önceden yaptığı hazırlıkların verimini ileride alır.
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.