Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Sıkıntı, güçlük, yorgunluk ve eziyetlere katlanmak. "Senin adam olman için az zahmet çekmedim ben."
Birine sıkıntı, güçlük ve yorgunluk vermek, masraf ettirmek. "Adamcağızı durup dururken zahmete sokmuşsunuz."
Sıkıntı, güçlük çekmeden iyi ve güzel işler başarılamaz.
Birini oyalayarak ihtiyacı olduğu zamanı mümkün olduğunca uzatmaya çalışmak.
1. Uygun bir fırsat beklemek.
2. Bir işin sırasını beklemek. "Zamanını kolla öyle gir işe, zamansız girip de rezil olma."
Kimi şeylerle uğraşarak belli bir zamanın geçmesini sağlamak, boş şeylerle vakit geçirmek. "Burda beklemekle zaman öldürüyoruz beyler."
Yaşadığın zamanın koşulları ve çevrendekilerin davranışları senin tutumuna uygun değilse sen onlara uymalısın.
Bir iş için belli bir süre ayırmak. "Bana biraz zaman verirseniz gidip onu çağırabilirim."
Belli olmayan zamanlarda, ara sıra. "Zaman zaman o da aramıza katılırdı."
Eski nesile göre hayli yadırganacak davranışlarda bulunup sözler sarf eden kimse. "Zamane çocuğu ne olacak. "
Tavla oyununda istediği sayıyı getirmek için, atmadan önce, zarlara parmaklar arasında belli bir biçim verip öyle atmak.
1. Güçlükle, zorla.
2. "Ucu ucuna, kıt kanaat, istenilen ölçüye ancak yaklaşabildi." anlamında kullanılır. "Zar zor getirdik adamı."
Sürüp giden zararlı bir işten ne kadar erken vazgeçersek daha sonra uğrayacağımız zararı o kadar azaltmış oluruz.
Bağırıp çağırarak, yükseklerden atıp tutarak çıkışmak, kendini büyük göstererek kaba kuvvet gösterisinde bulunmak.
Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.
Bir şeyin tadını kaçırmak, iyiyken kötü duruma sokmak. "Yediğim şu yemeği zehir ettiniz bana."
İnsanın içine işleyen, onurunu zedeleyen çok acı söz.
1. Saatin zembereği kurulmaz duruma gelmek.
2. Kendini tutamayarak uzun uzun gülmek.
Kışın ince elbise giyip gezenler için söylenir.
İyi verim alabilmek için üstünkörü olsa bile tarlayı zemheride sürmek gerekir.