Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Bir kimseye, bir şeye güven duymak, inanmak, itimat etmek. "O adama güven beslediğiniz için pişman olmayacaksınız."
Söz, davranış ve yaptığı işlerle çevresindekileri kendisine inandırmak. "İnsan, önce güven kazanmalıdır."
Kendisinin güvenilir bir kişi olduğu, kendisine itimat edilebileceği duygusunu uyandırmak. "Oldukça güven veren birisin."
Güvendiği kimselerden yardım alamamak, güvendiği bir şeyin işe yaramadığı anlaşılmak. "Çok umutlusun, inşallah güvendiğin dağlara kar yağmaz."
Dost sandığın birtakım kimseler sana kolaylıkla kötülük edebilirler.
Varlıklarına güvenerek ölçüsüz harcamalarda bulunanlar daha sonraları sıkıntıya düşebilirler.
Güzele bakarken Tanrı’nın neler yarattığını düşünür ve büyüklüğünü anlarız.
Değerli olan yüz güzelliği değil huy güzelliğidir.
Güzel ne giyse yakışır.
Bütün insanlar güzellere ve güzel olan şeylere karşı sevgi beslerler.
Güzeller kendilerine yaraşan bir yaşayışı her zaman bulamadıkları için mutsuz olurlar.
1. Devamlı olarak, hiç durmadan.
2. Karşısındakinin çabasını, gayretini artırmak için kullanılır. "Ha babam ha, az kaldı, bitireceğiz işi."
Durmadan, arka arkaya, sürekli olarak, ara vermeden. "Tarlada bir adam ha bire çalışıyordu."
Farklı gibi gösterilen iki şeyin, gerçekte hiçbir değişikliği yoktur, "ikisi de birdir" anlamında kullanılır.
Önemsiz, küçük bir şeyi büyütüp mesele çıkarmak. "Söyle ona, habbeyi kubbe yapıp durmasın, ne olmuş çocuk biraz geç kalmış da!"
Çabucak, gizlice haber göndermek. "Hemen haber uçurun köye, kaymakam bu gece misafir olacakmış!"
Gereği olmamak, lüzumu kalmamak. "Seni çağırmaya hacet kalmadı."
Bir işi görünüşte ve biçimsel olarak yapmakla o iş gerçekten yapılmış ve sonuç elde edilmiş olmaz.
(dede: Dervişlerin büyükleri.)
Hedefleri, amaçları aynı olanların yolları aynı noktada kesişir.
Aslında. "Haddi zatında sen ona hakkını vermemiştin ki!"