Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır, bir kişinin derdi ötekininkine benzemez.
Bir kimse başkasına ne yaparsa kendisi de aynı şeyle karşılaşır.
Herkesin tuttuğu yoldan sen de git.
Herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır.
Bir iş için yapılacak hazırlık, gereksinim ölçüsünde olmalıdır.
Bir kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibi bilinemez.
Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
1. Beklenmedik, umulmadık.
2. Sayılmayacak kadar çok, pek fazla, sayısız.
Bir kişiyi, bir makamı yaptığı işler üzerine açıklama ve savunma yapmaya çağırmak. "Sakın oraya gitme, seni hesaba çekecekler."
Bir konu ile ilgili işlemlerin hesabını kâğıt üzerinde yapmak.
Bir işi yaparken ya da yürütürken bir başka şeyi de göz önünde bulundurmak. "Hasan’ı da hesaba katalım, az zorluk çıkarmayacaktır bize."
Alış verişi ya da ilgiyi kesmek. "Dükkân sahibi, uzun zamandır borcunu ödemeyen müşterisinin hesabını kesti."
Boş yere para harcamamak, tutumlu davranmak. "Her ev kadını hesabını bilmek zorundadır."
1. Alacağını ödeyip ilişkisini kesmek.
2. Cezalandırmak, vücudunu ortadan kaldırmak ya da öldürmek. "Çabuk şu adamın hesabını görün!"
1. Hesap defterinde, bir kişiye alış veriş için alacağını borcunu kaydetmek üzere bir yer ayırmak.
2. Bankada, gereğinde çekilmek üzere yatırılan...
1. Kazançla gideri karşılaştırıp bir sonuca ulaşmak.
2. Düşünmek, tasarlamak, ayrıntıları gözden geçirip ihtimalleri değerlendirmek. "Hesap...
Taraflarca alacakla vereceği karşılaştırıp ödeşmek. "Çok uzadı, hesap görmek için ne zaman bir araya geleceğiz?"
Düşünüp taşındıktan sonra, hesap sonunda. "Hesap kitap, baktım işler kötüye gidiyor, hemen sizi çağırdım."
Bir kimseyi kanunsuz, kural dışı, ahlâka aykırı, usulsüz davranış ve sözlerinden ötürü sorgulamak, o kişiden savunma istemek. "Size hesap sormak...
Alış verişle ilgili alacağı ve vereceği bir kâğıda ya da deftere yazmak.