Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Dış görünüşü ile başkalarının hoşuna giden bir şeyin veya durumun gerçekte kötü yönleri olabilir.
Canı arzu etmek, istek duymak.
1. Başkaları için daima art niyet besleyen, içinden türlü kötülükler geçiren.
2. Çok karışık.
Ansızın içi sızlamak, çok üzülmek. "O zavallı ihtiyarı birden bire karşımda görünce içim cız etti."
İkircikli olmayan, iki yüzlü davranmayan, düşündüğünü açıkça söyleyen, özü sözü bir olan. "İçi dışı bir olan insanlara her zaman güvenebiliriz."
1. Kusmaktan ötürü çok fena olmak.
2. Bindiği taşıtın çok sarsılması yüzünden bedensel rahatsızlık duymak.
Kaygı duymak, çok üzülmek.
1. İstemediği halde uyuya kalmak.
2. İşe yaramaz duruma gelmek.
3. Yaşlılıktan, zayıflıktan gücü azalmış olmak, hiçbir şeye ilgi duymamak. "O...
Çok fazla istek duymak. "Vitrindeki kızarmış tavuklara içim gidiyordu ama param olmadığı için alıp yiyemiyordum."
Çok heyecanlanmak, coşkunluk duymak ve sevincini belli etmekten kendini alamamak. "Annemi karşımda görünce ne yapacağımı şaşırdım, içim içime...
1. Midesi bulanmak.
2. Duygulanıp heyecanlanmak.
3. Taşkın bir ağlama duygusu içinde olmak. "Ne berbat bir koku, içimiz kabarmadan kalkalım...
İçten, büyük bir üzüntü duymak, dıştan belli etmeyerek çok acımak. "Çocuğunun yüzüne bakarken içim kan ağlıyordu."
Çok acıktığından ötürü midesinde eziklik duymak. "Sabahtan beri açtı, içi kazınıyor ama belli etmemeye çalışıyordu."
Birine acıyarak çok üzülmek. "Onun bu halini gördükçe içim parçalanıyor."
Endişelenecek bir durum bulunmadığını öğrenerek sıkıntıdan kurtulmak, rahatlamak. "Ne yapayım, ben anneyim, onlar sağ salim dönerlerse içim rahat...
Bir şey veya kişinin içine düştüğü durum sebebiyle üzülmek.
1. Çok üşümek.
2. Çok istek duymak.
3. Bir zarar gelecek korkusu içinde bulunmak. "Hava iyice soğudu, içim titremeye başladı, haydi içeri girelim."
1. Çok susamak.
2. Büyük bir acı sebebiyle çok fazla üzülmek. "Sanki yalnız onun içi yanıyordu."
1. Her yanını ellemek, didiklemek.
2. Bir meseleyi en ince ayrıntılarına kadar soruşturmak, incelemek. "İyice ıcığını cıcığını çıkardınız meselenin."
Birisine sezdirmeden içten içe gülmek, eğlenmek.