Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
İşe yaramadığı, sanıldığı gibi olmadığı, boş ve değersiz bir kişi olduğu anlaşılmak.
1. Bir yere iyice, ayrılmamacasına yerleşmek.
2. İyice tutunmak, köklenmek, sağlamlaşmak, yayılmak. "Onun sevgisi, içine iyice kök salmıştı."
Uğraştırmak, güçlük çıkarmak, engel olmak. "O takıma kök söktürmeye yemin ettik. "
Bir daha belirmeyecek, ortaya çıkmayacak biçimde yok etmek, ortadan kaldırmak.
Gizli yapılmış bir iş, daha sonra herkes tarafından bilinir olmaya başlamak. "Bu işin kokusu çıkar diye korkuyorum."
Yardım etmek, gözetmek, bir kimseyi koruyuculuğu altına almak.
Çevresini ya da kendisinden istenilen yeri dolaşıp ne var ne yok diye bakmak, olup biteni anlamak amacıyla dolaşmak. "Bir kişi etrafı şöyle bir...
Kendisine ya da yakınlarına yapılan övgüden ötürü kıvanç duyup büyüklenmek, böbürlenmek. "Oğlun oldukça becerikli dedikleri zaman koltuklarım...
Çaresiz duruma düşmek, bir şey yapamaz hale gelmek. "Kolu kanadı kırılmış bir vaziyette dolaşıyordu."
Hırsızlık malı, sahibinin göremeyeceği yer ve zamanda kullanılır.
Komşunuz size bir ikramda bulunur, bir şey armağan ederse siz de ona ikramda bulunmalı, armağan vermelisiniz.
Komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar.
İnsanların, çevresindekilerin kazancından yararlanma umudunu anlatan bir söz.
Başka bir kimsenin malı bize olduğundan daha değerli görünür.
Köpek bile yem yediği kaba saygılı davranırken insanın geçimini sağlayan yere, kendisine bu geçimi hazırlayan kimseye kötülük etmesi düşünülemez...
Köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder, insan da bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır.
Kişi ne kadar aşağılık olursa olsun, kendini benimseyip koruyana kötülük etmez.
Kişi, bir tehlike karşısında her yerden umudu kesilip kendine güvenmekten başka çare kalmadığını anlamadıkça kurtuluş yolunu bulamaz.
Edepsiz kimse ile uğraşmamak için onun bulunduğu yerden uzaklaşmak gerekir.
Koruyucusuz kalan yere veya ülkeye düşman girer.