Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Çalışkan ve verimli kişi kendini göstermek ve yaptığı yararlı işi herkese duyurmak için sesini yükseltir.
Kendisinden istenilenleri geri çevirmeyen, kimseyi gücendirmek istemeyen kimse. "Yumuşak yüzlü olduğum için mi tepeme çıkıyorsunuz?"
Çok acımak, karşılaştığı bir durum sebebiyle çok üzüntü duymak. "Zavallının o hâlini görünce içim parçalandı."
Birden bire çok korkmak, kalbi yerinden fırlayacakmış gibi hızlı hızlı atmak. "Karanlık ve ıssız sokakta yürürken bir çığlık duydu, yüreği ağzına...
1. Korku ve kaygı duyup merak etmek, bu sebeple tedirgin olmak.
2. Yüreği hızlı vurmak.
Çok acımak, içi sızlamak. "Eşinin o hâlini görünce yüreği cız etti."
Çok acı duymak, acısına katlanamamak. "Ailesinin son ferdini de kaybedince yüreği dayanmadı ihtiyar kadının, yatağa düştü."
1. Üzülmek, çok acı duymak.
2. Çok acıkmış olmak. "İçim eziliyor, bir şeyler yemeliyim."
İçi kaygıdan, sıkıntıdan kurtulmak.
Bir olay karşısında birdenbire korkup heyecanlanmak.
1. Midesi bulanmak.
2. Merak, kaygı, korku ve sıkıntı yüzünden derin bir soluk alma gereği duymak.
Heyecanlanmak. "Tekne sallandıkça yüreği kalkıyordu."
İçine bir karamsarlık, bir sıkıntı çökmek, iyimserliği ortadan kalkmak. "Yüreğin kararmasın, onu bulacağımızdan emin ol."
Acımasız, acıma duygusundan yoksun kimse.
Korku ve heyecandan yüreği hızlı hızlı çarpmak.
Ansızın heyecanlanmak veya korkmak, tedirgin olmak.
1. Korkusuz, yürekli, çok cesaretli.
2. Yüreği katı. "Onca insanla baş etmeyi göze alıyor, yüreği pek bir insanmış demek ki."
1. Çok fazla acımak.
2. Bir felâkete uğramak. "Yüreğim yanıyor, acısını bir türlü unutamıyorum."
Birine karşı ya da birinin kendine karşı yaptığı bir davranış sonradan kendisi için acı, üzüntü kaynağı olmak. "Ona yemek vermedim ama yüreğime...
Çok tesirli olmak, derinden acı vermek.