Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Koşarak, sık sık soluyarak, heyecanlı ve yorulmuş bir şekilde (gelmek). "Kapıdan içeri nefes nefese girdi."
Bir şeyi anlatmaktan çok yorulmak. "Boşuna nefes tüketiyorsun, baksana anlamıyor."
Güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak. "Bir yumrukta nefesini kesti adamın."
Başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
Kendine yakıştıramamak, o şeyi yapmayı kendisi için onur kırıcı, ağır bulmak. "İki yüzlülüğü bir türlü nefsine yediremiyordu."
Birtakım yollarla iştah duygusunu dindirmek. "Nefsini körletmeden iyi bir kul olamazsın."
Arzularının, ihtiraslarının önüne geçebilmek.
"Gece kalacağı bir yeri yok, neresi rast gelirse orada kalıp yatar" anlamında kullanılır.
Aralarında duygu ve düşünce birliği bulunan topluluklar, dirlik ve düzenlik içinde yaşarlar.
Hareket olan yerde bolluk olur.
1. Uzak, dolaylı bir ilişki ile.
2. Şaşılacak şey, olacak gibi değil! "Nereden nereye, kim derdi ki biz karşılaşacağız!"
Konuşulan bir gerçeğin açıklığını ve tartışma götürmezliğini anlatmak için söylenen bir söz.
Çok öfkelenmek, sinirlenip kızmak ve bu sebeple rengi değişmek. "Saygısızca konuşmaya başlayınca nevri döndü, öfkeyle elini kaldırdı."
Beklenmedik bir durumla karşılaşıp hiçbir şey yapamamak, şaşırıp kalmak. "Ocak birden alev alınca neye uğradığını bilemedi."
Nikâh evlenenleri sevgi bağıyla bağlar.
Nisan yağmuru ekinlerin sapını geliştirir, mayıs yağmuru ise başakların dolgunlaşmasını sağlar.
(çeç: Tahıl yığını)
Nisan da yağan yağmur ürünleri bereketli kılar, çiftçiyi zengin eder.
Her girişilen işin niyeti önemlidir, iyi niyetle girişilen bir işin sonu doğal olarak hayırlı olur.
Kötü bir davranışta bulunması beklenen, kötülük düşündüğü sezilen. "Niyeti bozuk bunların, sakın ilişmeyin."
Tastamam, eksiksiz, tamamen, birbiriyle tıpatıp aynı. "Noktası noktasına hatırlıyorum o kavgayı."