Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Hemen, olayın üzerinden fazla zaman geçmeden, unutulmadan. "Sıcağı sıcağına gidip onları barıştırmayı düşündü."
Sevimli, cana yakın, sempatik. "Ne kadar sıcak kanlı bir çocuk. "
Yakınlık göstererek karşılamak. "Biraz sıcak yüz gösterseydin günaha mı girerdin?"
Birinden soğumuş olmak, tiksinmek. "Bir kez sıdkım sıyrıldı o adamdan."
Hastalanmak. "Burnum akıyor, yine şifayı kapacağız desene."
"Hiçbir şey elde edemedik, bütün çalışmalar boşa gitti" anlamında kullanılır.
1. Elinde avucunda bir şey kalmamak, malı ve parayı bitirmek.
2. Gücü kalmamak. "Bu kadar düşüncesiz davranmasaydı sıfırı tüketmezdi."
Bir şey yaptırmak için birini zorlamak, baskı altına almak. "Tamam yapacağız, sık boğaz edip durmayın."
Güçlü, dayanıklı olmak, güçlü görünerek dikkatli bulunmak. "Sıkı dur, şut çekeceğim."
Çok samimi, birbirine çok bağlı, içten ve teklifsiz. "Onlar kadar sıkı fıkı insan görmedim."
Önem vermek. "İşleri sıkı tutmazsan böyle olur işte."
Çok daralmak, sıkılmak, can sıkıntısı duymak, ruhen boşlukta olmak. "Otobüste beni bir sıkıntı bastı, dokunsalar patlayacaktım hani!"
1. Zorluk, darlık ya da yoksulluk içinde yaşamak.
2. Ruhen tedirginlik duymak. "Hiç sıkıntı çekmedim desem yalan olur."
Kendini dara düşürücü işlere dayanıklı olamamak, bu işleri yapma yeteneği bulunmamak.
Yapılan işi beğenmeyerek yeniden yapmak.
1. Ortada ne varsa hepsini yemek.
2. Hepsini alıp götürmek, yok etmek.
3. Ortalığı temizlemek. "Evi çarçabuk silip süpürdüm."
Hemen, hiç durmadan, hiç vakit kaybetmeden. "Şimdiden tezi yok, ne yapılacaksa yapılmalıdır."
1. meydana gelmemiş bir olayın yankısı olmaz.
2. bir gürültü kopmadan önce belirtileri görülür.
Söz ve davranışlarıyla çevresindekileri kızdırmak, rahatsız etmek, sert eleştirilerine, saldırılarına hedef ve neden olmak. "Boşu boşuna...
Satış yapamamak, iş ve müşteri olmadığından boş oturmak, iş yapamaz olmak. "Sabahtan beri sinek avlayıp duruyoruz."