Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir.
Hemen her şeyden, olmayacak şeyden bile çıkar sağlamaya çalışmak, yarar ummak. "Öyle açıkgözdü ki sinekten bile yağ çıkarırdı."
Bir zarara, hoş olmayan bir duruma, bir kötü söz veya davranışa ister istemez katlanmak. "Uzun yıllar kocasının geçimsizliğini, kabalığını sineye...
Haddinden fazla sinirlenmek, ne yapacağını şaşırmak, bilememek.
Kendini tutamayarak gülmek, ağlamak ya da bağırmak.
En ufak bir olay çıktığı anda tepki gösterecek kadar sinirleri bozuk olmak. "Sinirleri çok gergin, üstüne varmayın."
Öfkesi veya kızgınlığı geçmek, sakinleşmek. "Çok şükür öfkesi yatıştı, şimdi konuşabilirsiniz."
Kızdırmak, öfkelendirmek.
Ansızın, birdenbire geçmek.
Tek başına, çaresiz ortada kalmak. "Sipsivri kalakalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum."
Çok şey bilen, çok şey bildiği hâlde kimseye söylemeyen.
Aklın eremeyeceği biçimde ortadan kaybolmak.
Bozulmak, çığırından çıkmak, düzenini yitirmek.
İnsan kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır.
(sırça: Cam)
İnce yapılı olmasına mukabil güçlü, dayanıklı. "Sırım gibi delikanlı olmuş."
Bir kimse ortalıktan yok olmak. "Sırra kadem bastı adam!"
Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Söz ve davranışları ile dayak yemeyi hak etmiş bulunmak.
Asalak yaşamak, birinin kesesinden sağlamak. "Yeter artık onun bunun sırtından geçindiğin, biraz da sen çalış çabala!"