Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
1. Güçlü bir yere veya birine güvenmek.
2. Bir yere dayanmak ya da yaslanmak. "Sırtını babasına dayamış atıp tutuyor, her dilediğini yapıyor."
1. Üstün gelmek.
2. Güreşte rakibi sırt üstü yere yatırarak yenmek. "Onun sırtını kimse kolay kolay yere getiremez."
Kimsenin aklını beğenmeyen, düşünceleri kimseninkine benzemeyen, acayip fikirleri olan. "Hangi sivri akıllıya uydunuz da böyle yaptınız!"
Sorgulamak, yapıp ettiklerinin hesabını sormak.
Bir iş yapılırken ne kadar güçlük çekildiğini, o işi başarmış olan bilir, başarılmış olan bu işten yararlanan bilmez.
Üşüyüp hastalanmak. "Soğuk almışım, öksürüp duruyorum."
Ansızın bildirilen tatsız bir haber karşısında olumsuz bir tepki göstermek.
Serin kanlı, kolayca kızmayan, heyecana kapılmayan, telaş etmeyen. "Helal olsun, ne soğuk kanlı davrandı."
Sevimsiz, söz ve davranışları sıcak olmayan, insanlardan uzak duran kimse.
Kişinin kazandığı ün, her zaman hoşa giden bir durum sağlamaz, kişi gücünü aşan istekler, zorlamalar karşısında bunalır.
1. Bir şey çoğalıp değerini yitirmek.
2. Kötü yola sapmak. "Kimsesiz olduğu için itilip kakıldı, sonunda sokağa düştü zavallı."
Evinde oturmayıp çok gezen, sürtük kadın.
Bir şey çıkagelmek, art arda gelmek, birbiri ardından görünmek. "Göçmen kuşlar ufuktan sökün ettiler."
"Hiçbir değeri ve önemi yok" anlamında kullanılır. "Senin yaptığın iş benimkinin yanında solda sıfır kalır."
Nefes alamaz olmak, gücü tükenmek. "Bu yokuş soluğumuzu keseceğe benziyor."
Çok sıkı çalıştırmak, dinlenmesine fırsat vermemek.
Zor nefes alarak, heyecan, telaş, yorgunluk veya bitkinlikle, koşmaktan güçlükle, sık sık soluyarak. "Soluk soluğa içeri girdi."
Hemen her olayı kötüye yoran, kötü şeyler olacağını söyleyen, ileri sürdüğü ihtimallerin gerçekleşmesinden korkulan kimse. "Milleti korkutup...
Elindeki son imkanı kullanmak, son çareye başvurmak.
İş işten geçtikten sonra pişman olmanın yararı yoktur.