Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Hepsi, parçalarıyla birlikte.
Özenerek süslenmek. "Takıp takıştırmış, öyle çıkmıştı sokağa."
Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı.
Amacını gerçekleştirmesi mümkün olmayan kişinin karşısına, hatır ve hayale gelmeyen ve yenilemeyen engeller çıkar.
1. En uygun kişiyi seçmek.
2. En uygunsuz kişiyi seçmek. "Tam adamını bulmuşsunuz hani!"
İçinde hiçbir şey yok, bomboş. "Tam takır kuru bakır bir ev bırakıp gitmişler."
İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek.
Gün doğmaya başlamak, şafak sökmek. "Köyümüze vardığımızda tan atıyordu."
Kirli işler yaparak çıkar sağlayan kişi, buna elverişli olan durum sona erince sersemleşir, hiçbir iş yapamaz.
Eve kendiliğinden gelen konuk. "O bir Tanrı misafiridir. Nasıl kalk git diyebilirim."
Bir yanı desteklemek, yan çıkmak. "Ben sana taraf tutup da onların düşmanlığını kazanma demedim mi?"
Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak.
Her şey kendisi için en elverişli ortamda gelişir, verimli duruma gelir.
Kendini işe vermeyenden, bir iş üretmeyenden hayır gelmez.
Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur, bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın...
Elinizde tarlanın tapusunun olması o tarlaya sahip olduğunuzu göstermez, onu ekip biçebiliyorsanız asıl o zaman o tarla sizin demektir.
Birine dokunacak, onu incitecek söz söylemek.
"Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu, emek verdi mi, para harcadı mı?" anlamında kullanılır.
"Ne yapılsa, ne denli zorlansa, gerçekleşmesi imkânsız" anlamında kullanılır. "Taş çatlasa bu elbise otuz lira eder."
Biri, ötekinden niteliğiyle üstün olmak. "Nezaketiyle akranlarına taş çıkartıyor."