Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez olmak, sesini çıkaramamak, hareket edememek. "Çocuk sanki taş kesilmişti."
Her şeyi yıkıp yerle bir etmek. "Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler, taş üstünde taş koymadılar."
Hiç acıma hissi taşımayan, merhametsiz. "Taş yürekli herifler, çocukları hiç acımadan kurşuna dizdiler."
Çocuklar ana ve babalarından öğrendiklerini yapmaya özenirler.
Üst üste taş atmak, sürekli taşlamak. "Çocuklar aşağı yoldan geçen karşı köylüleri taşa tuttular."
Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek.
Bedence çok kuvvetli, dinç kimse. "Taşı sıksa suyunu çıkarır bir adamdı, hastalık onu ne hâle getirmiş!"
Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak. "Tası tarağı toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk. "
İşi yapacak olanda yeteri kadar güç bulunmadıkça başkalarının küçük katkılarıyla sürekli ve büyük bir iş yürütülemez.
Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz. "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır."
Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış.
Gönül alıcı, okşayıcı sözlerle karşımızdakinin inadı yenilebilir.
Güzel bir konuşmayı dinlemeyi herkes sever, sıkıcı bir konuşma dinlemek zorunda kalanlar, sıkıldıklarını belli etmekten kendilerini alamazlar.
Batılılık taslayan, Batılı gibi davranan Doğulu Hristiyan.
Sonunu düşünmeden hoşlandığı şeyleri yapan kişi bir süre sonra bunun sıkıntısını çeker.
Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak. "Nihayet işi tatlıya bağladık. "
İşe yaramayan nesneyi küçük çabalarla bir şeye benzetmek boş olduğu gibi aptal kişiyi de sözle akıllandırmak imkânsızdır.
1. Yumuşamak, kanmak.
2. Süzülecek duruma gelmek. "Söylediğim sözlerle tava geldi, tamam, yapalım dedi."
Gereği kadar ısıtmak.