Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
1. Telgraf çekmek.
2. Telle sınırlandırmak, telle çevirmek.
Heyecanlanmak, aceleci olmak.
Kimi bezeme teli ve süslerle iyice süslemek. "Gelini bir güzel telleyip pulladılar."
Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine...
Tembel, kapısının örtülmesini bile rüzgârdan bekler.
Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek.
1. Bir yapının temellerini yapmaya başlamak.
2. Bir işe başlamak, ilk davranışta bulunmak, girişmek. "Evin temelini yarın atacağız inşallah."
1. Bir yapının temeline konan taş.
2. Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı. "Bu şiir, onun şiir anlayışının...
Karalama halindeki bir yazıyı yeniden, silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak. "Ödevlerinizi temize çekin."
Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak. "O yapmadı, temize çıkacak, göreceksin!"
"Kötülükte, kusur yönünde sen benden daha betersin" anlamında kullanılır.
İki değersiz kişi bir araya gelmiş, birleşmiş, yakışmışlar birbirlerine.
Hoşa gitmeyen herhangi bir nitelik yönünden birbiriyle benzeşen iki kişi bir araya gelmiş.
Kıt kanat geçinmek, olanıyla yetinmek.
Yıpranacağını, eskiyeceğini düşünmeden, sakınmadan istediği gibi kullanmak. "Bu kadar istiyorsan al senin olsun, tepe tepe kullan!"
Küçümsemek, kendini üstün görmek. "İnsanlara tepeden bakmayı bırak artık, aciz bir varlık olduğunu düşün."
1. Beklenmedik, şaşırtıcı, ansızın gelen.
2. Yüksek bir makamdan çıkan buyruk, emir. "Tepeden inmeyle bir sürü ehliyetsiz adam geçti işin başına."
Her yanı, baştan aşağı, bütün vücudu. "Tepeden tırnağa gözden geçirdi ihtiyarı."
Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek. "Tepesi atar atmaz salondakileri dışarı çıkardı."
Tepe taklak, başı yere gelmek üzere. "Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü."