Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak.
Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak. "Masadan düşen vazo tuzla buz oldu."
1. Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek.
2. Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak. "İyi yaptın sanki, o günleri...
İyiliğini gördüğü, ekmeğini yediği kimseye karşı saygısızlık ve hainlik eden kişinin sonu iyi olmaz.
Bilip bilmeden konuşanlar, yüksekten atanlar, düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır.
Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak. "Arabayı tamir ettirdik ama tuzluya mal oldu."
Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan, kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan. "Sana göre hava hoş, gülersin, oynarsın, tuzun kuru nasıl olsa."
Az bir farkla, az fazla ya da az eksik olmak üzere, yaklaşık olarak. "Üç aşağı beş yukarı anlaşırız, merak etme."
Çok korkmak, korku içinde olmak, istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak.
Yaşı hayli ilerlemiş (kimse).
1. Baş vermek (çıban).
2. Bitmek, sürmek (bitki).
3. Gelişme, büyüme başlangıcı göstermek.
4. Bilinmeyeni açıklığa kavuşturucu belirtiler...
Yaşam kavgası vermeyi bilen ne yapar yapar rızkını çıkarır.
Pek çok kişiye borçlu olmak. "Babanın uçan kuşa borcu varmış diyorlar, doğru mu?"
Pek sıkıntıda bulunup, bu sıkıntıdan kurtulmak için her türlü çareye, olmadık yerlere başvurmak, yardım istemek.
Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek, almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak. "İstediğini üçe beşe bakma, mutlaka al."
Gerekli koşullarını yerine getirmeden bir işe başlayan kişi olumlu sonuç alamaz.
(üçlemek: Tarlayı üç kez sürmek)
Çok geniş. "Uçsuz bucaksız kırlarda dolaşmak istiyordum."
Bir işten biri zarar görür olmak, söylenen bir söz birine zarar vermek. "O çubuğu kıracağım fakat ucu sana dokunacak diye kıramıyorum."
Bir işe, söze nereden başlanacağı kestirilememek.
Bir şeyde gizli bir amaç bulunmak. "Bu davranışının ucunda bir şey var ama anlayamadım."