Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Ününü ve itibarını kaybetmek. "Yıldızının bu kadar çabuk söneceği kimin aklına gelirdi ki!"
En verimli zaman olan nisan ayında hava koşulları uygunsa bütün bir yılın olumsuz etkilerini giderir, tam verim alınır ama bunun tersi olur da...
1. Parayı tüketinceye dek harcamak.
2. Yemeği sonu gelinceye kadar yemek.
3. Birini üzmek, tedirgin etmek, devamlı hırpalamak. "Senin bu...
1. Gerçek mi, öyle mi?
2. Hayır inanmam, doğru değil bu! "Yok canım, değil ona gitmek, hiç görmedim bile."
"Daha neler, çok abartıyorsun, bu sözlere inanmam" anlamında, söylenenlere inanılmayacağını anlatmak için kullanılır.
Son derece ucuz, değerinin altında bir fiyata, ölü fiyatına. "Yok pahasına sattılar evi, yazık oldu."
Yoksul kimse geçici olarak bile iyi bir duruma gelse herkese yüksekten bakar, kimseye selam bile vermez olur.
1. Yeni bir yol yapmak.
2. Herhangi bir sebepten ötürü kapanmış yolu açmak, geçilir duruma getirmek.
3. Birinin geçmesi için kenara çekilip...
1. Çıkılan yolda ilerlemek. "Bir saatte epey yol alırız."
2. Mesleğinde ilerlemek. "Kaynakçılığa başlayalı çok olmadı ama oldukça yol aldı."
Bir meseleye çare bulmaya çalışmak, imkân aramak. "Bu çıkmazdan kurtulmak için bir yol arıyoruz fakat bulamıyoruz."
Bir işi kendi başına yapabilecek olan başkalarının yardımına gerek duymaz.
Bir çözüm, bir çare bulmak. "İnşallah bir yolunu bulur, öderiz borcumuzu."
Hemen herkesin girip çıktığı, uğradığı yer. "Sanki bu ev yol geçen hanı, hiç mi rahat etmeyeceğiz kendi evimizde!"
1. Rehberlik etmek, yolu bilmeyene tarif etmek, nasıl gidileceğini anlatmak.
2. Nasıl davranılacağını, ne yapılacağını öğretmek. "Benim elimden...
1. Bulunduğu yerde yabancı olup gideceği yolu ve yeri bilmemek.
2. Görgüsüz davranmak.
1. Birinin geçmesine engel olmak.
2. Issız yerlerde, yollarda soygunculuk yapmak. "Düğün alayının yolunu kesmiş eşkıyalar."
Yaşayışını inandığı, doğru bildiği bir düzende sürdürmek. "Sen de kendine özgü bir yol tuttun demek!"
Bir şey, davranış ya da yapışın usul ve kuralları. "Madem yol yordam bilmezsin neden kalkışırsın böyle bir işe."
1. Bir yere gitmek üzere bulunduğu yerden ayrılmak. "Sabah erkenden yola çıkacaklarmış."
Bir zorunluluk sebebiyle yola çıkmak, yol almaya başlamak. "Çabuk olun, onlar yola düşmüşlerdir bile."