Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
1. Üzülmek, çok acı duymak.
2. Çok acıkmış olmak. "İçim eziliyor, bir şeyler yemeliyim."
İçi kaygıdan, sıkıntıdan kurtulmak.
Bir olay karşısında birdenbire korkup heyecanlanmak.
1. Midesi bulanmak.
2. Merak, kaygı, korku ve sıkıntı yüzünden derin bir soluk alma gereği duymak.
Heyecanlanmak. "Tekne sallandıkça yüreği kalkıyordu."
İçine bir karamsarlık, bir sıkıntı çökmek, iyimserliği ortadan kalkmak. "Yüreğin kararmasın, onu bulacağımızdan emin ol."
Acımasız, acıma duygusundan yoksun kimse.
Korku ve heyecandan yüreği hızlı hızlı çarpmak.
Ansızın heyecanlanmak veya korkmak, tedirgin olmak.
1. Korkusuz, yürekli, çok cesaretli.
2. Yüreği katı. "Onca insanla baş etmeyi göze alıyor, yüreği pek bir insanmış demek ki."
1. Çok fazla acımak.
2. Bir felâkete uğramak. "Yüreğim yanıyor, acısını bir türlü unutamıyorum."
Birine karşı ya da birinin kendine karşı yaptığı bir davranış sonradan kendisi için acı, üzüntü kaynağı olmak. "Ona yemek vermedim ama yüreğime...
Çok tesirli olmak, derinden acı vermek.
1. Birdenbire ölmek.
2. Büyük ölçüde üzülmek. "Bu acı haberi verip de yüreğine indirmek mi istiyorsun?"
Yüreği yanmak, belli bir sebep sonucu büyük bir acı duymak, çok üzülmek. "Kim ki başkasının uğradığı felâket onun yüreğine od düşürür, işte adam...
Duyduğu üzüntüyü hafifletecek bir haberle karşılaşmak, ferahlamak. "Demek mahkemeye başvurmaktan vazgeçmiş, yüreğime su serpildi doğrusu, yoksa...
İçten, samimi olarak sevgi ve saygı duymak.
Bir kanun ya da kararname uygulanmaya başlamak.
Ayrıntıya girmeden, bir bütün sayıya yaklaşık olarak tamamlanabilen hesap. "Aldığımız mallar yuvarlak hesap yüz bin lira tuttu."
Sürekli olarak iş değiştiren bir kimse başarı kazanamaz.