Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Suçu, utanılacak durumu bulunmamak, temiz ve saf olmak. "Alnım açık, yüzüm aktır."
Kimi şeylere hiç sahip olamamak, onlardan uzak bulunmak. "Çocuklar günlerdir et yüzü görmediler."
1. Çevresi ile ilişkilerini geliştirmeye başlamış olmak, dünyayı anlamaya başlamak.
2. İyiyi kötüyü, kendine yarayanı ayırt edici duruma gelmek.
1. Sevinci yüz hatlarında anlaşılır olmak.
2. Neşelenip sıkıntıdan kurtulmak, feraha kavuşmak. "Bakıyorum yüzün gülüyor, sebebi ne ola ki?"
İnsanın yüzü, içinin aynasıdır, güler yüz hoşgörülü, iyi niyetli, uyuşma eğilimli, temiz yürekli kişilerde bulunur, içinde kötülük bulunan kişinin...
Bir kimseye karşı pek borçlu bulunmak ve ondan artık bir şey isteyecek hâli kalmamak. "Bugüne kadar ne istedimse verdi. Artık yüzüm kalmadı, git...
Utanacak bir durumu olan.
Utanacak, sıkılacak, arlanacak yanı kalmamış, arsız.
Yüzünden hoşnut olmadığı anlaşılmak, asık yüzlü olmak. "Baksana, yüzü sirke satıyor adamın."
Ürküntü veren, hoşnutluk vermeyen, sevimsiz. "Aman ne yüzü soğuk adamdı o öyle!"
Bir kimsenin hatırına değer verildiği için. "Hz. Peygamber’in yüzü suyu hürmetine Cenab-ı Allah, bizleri inşallah bağışlar."
Bir şey istemeye ya da söylemeye çekinmek, cesaret edememek. "Babamdan para isteyeceğim ama bir türlü yüzüm tutmuyor."
Alçakgönüllü.
"Bir şeyi yapmaya cesareti yok, öyle yanlışlıklar yaptı ki teklif etmeye utanıyor." anlamında kullanılır.
Sıkıntısı, öfkesi ve küskünlüğü yüz ifadesinden belli olmak. "Babamın yüzünden düşen bin parça, ne oldu yine?"
1. Ezberden değil, yazılı kâğıttan ya da kitaptan okumak.
2. Neler hissettiğini, durumunu yüzünden anlamak. "Onun ne mal olduğu yüzünden...
Darılıp küsmek, bir daha konuşmamak, önemsemeyip ilgisiz kalmak.
Benzi beti yerine gelmek, sağlığına kavuştuğu yüzünün kızarmasından belli olmak, soluk rengi geçmek. "İki şişe serum verdiler, sonunda yüzüne kan...
Yakın çevresinin övünç duymasına neden olacak bir iş yapmak veya başarı kazanmak. "Uluslararası maratonda birinci gelerek milletin yüzünü ağarttı...
Rahatsız olduğunu, hoşnut olmadığını, öfke duyduğunu yüz ifadesiyle belli etmek. "Haydi kalk, yüzünü ekşitme öyle, çok kalmayacağız onlarda."