Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Yerinde olmamak, uygun düşmemek, yaraşmamak. "Çocuğu herkesin içinde azarlaman hiç de yakışık almadı."
Hile, düzen, dalavere, yolsuz davranış. "Yalan dolanla iş görmeye kalkanların başına işte bunlar gelir."
Gerçeğe uygun olmayarak. "Yalan yere adamı şikâyet ettiler."
Yapamayacağı bir işi yapabilecekmiş gibi görünen kimse, palavracı. "Yalancı pehlivanın biridir o, ona güvenmeyin."
Yalan söylemeyi huy edinen kimsenin sözlerine, gerçeği söylediği zaman bile inanılmaz.
Söylenen söz yalansa durum çok geçmeden anlaşılır.
Doğruluğu bilinmeyen, inanılmayacak sözleri bir başkasından işiterek söylemiş olmak. "Ben şefin yalancısıyım, müdür ihalelerde insiyatifini...
1. İştahla, hiçbir şey bırakmadan yiyip bitirmek.
2. Kötü bir söz ya da davranış karşısında sessiz kalıp, kabullenmek. "Sofradaki bütün yemekleri...
Yardımcısı bulunmayan kişi, kendini tehlikeden koruyamaz.
İki kişi ile yapılması gereken bir işi tek kişi ile yapmaya kalkışmak yanlıştır.
Nasıl bir tek taş ile duvar örülmezse insan da tek başına önemli bir işi başaramaz, başkalarıyla ilişki kurmak, işbirliği yapmak zorundadır.
İnsan ancak toplumsal dayanışma ve iş bölümü içinde rahat ve huzurlu yaşayabilir.
İki yana, sağa sola, bir o yana, bir bu yana sallanarak yürümek. "Nedendir bilmem, yalpa vurarak yürüyordu."
Çok yalvarıp yakarmak.
Beğenmeyerek, kötü niyetle, düşmanca bakmak. "Bu adamın her gün yan bakması artık canıma yetti!"
1. Aldanmak.
2. Kaypaklık edip dürüst davranmamak. "Sana tanınan bu fırsatı iyi değerlendir, sakın yan basayım deme."
Kendisine yüklenen bir görevden kaçmak. "Üç kişi yan çizdi, demek ki ikimiz taşıyacağız bu bidonları."
Yapacak işleri olduğu hâlde yapmamak, rahatına bakmak, keyfince yaşamak. "Hiç çalışmıyor, yan gelip yatıyor akşama kadar."
1. Kötü niyetle, düşmanca bakmak.
2. Göz ucuyla bakmak. "Tezgâhtaki mallara yan gözle bakıp geçti."
Taraflardan birini desteklemek, onun söz ve davranışlarını benimsemek, yansız olmamak. "Yan tutmayıp tarafsız kalırsan senin için daha iyi olur."