Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Sağlıklı düşünemez olmak, olaylar arasındaki bağlantıyı kaybetmek, ne yapacağını şaşırmak. "Bir anda zihnim bulandı, saçmalamaktan korkup...
1. Kuşkulandırmak.
2. Düşünemez hâle getirmek.
1. Bir kimseyi yanıltmak.
2. Kandırıp baştan çıkarmak.
Aklına takılan bir şeyi anlamaya, kavramaya çalışmak. "Akşamki mesele zihnimi kurcalayıp duruyor."
Çıldırmak, aklını yitirip delirmek. "Sen zihnini mi oynattın?"
Çok sevinmek.
Azarlanmak, paylanmak. "Senin yüzünden öğretmenden zılgıt yedik. "
1. Kendine mal etmek.
2. Bir hesabı birinin borcuna eklemek. "Devletin onca malını zimmetine geçirmiş."
Prangaya vurmak (mahkûmu). "Bütün esirleri zincire vurup zindana atmışlardı."
1. Çok karanlık duruma gelmek.
2. Yaşanılan yer çok sıkıntı verici, yaşanılamayacak derecede kötü hâle gelmek.
Birdenbire, aniden durmak. "Önümdeki adam zınk diye durunca ne yapacağımı şaşırdım."
Az da olsa, en ufak bir şey de olsa vermemek. "Ona bu mirastan zırnık bile koklatmayacağım."
Saçma olan bir düşünceyi döndürme, çevirme yolu ile savunmaya kalkışanlara söylenen bir söz.
1. Çok sinirlenip öfkelenmek, taşkınca hareketlerde bulunmak.
2. Delirmek, aklını oynatmak. "Biraz daha konuşup da beni zıvanadan çıkarmayın!"
Konukları yemek vererek ağırlamak. "Düğünümde bir ziyafet bile çekemedim."
Yersiz, boş yere harcamak. "O kadar ekmeği ziyan etmeye utanmıyor musun?"
"Önemli değil, önemi yok!" anlamında kullanılır.
Birini görmeye, biriyle görüşmeye, bir yeri görmeye gitmek. "Hastaları ziyaret etmek görevlerimiz arasındadır."
Aldatılıp zarara sokulmak.
Hileyle hazırlanan bir düzenin güç kullanılarak üstesinden gelinebilir.