Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Üzüntü verecek, içinden zor çıkılacak, bir anlaşmazlığa sebep olacak bir durum oluşturmak. "Haydi, bir mesele çıkarmadan çekip gidin buradan."
Yerleşmek. "Yarim İstanbul’u mesken mi tuttun?"
Parasız pulsuz kalmak, hiç parası olmamak. "Dün meteliğe kurşun atıyordu, ya bugün…"
Değer vermemek, umursamamak, aldırış etmemek. "Onun gibilere metelik vermem mi diyorsun?"
Yüksek bir görevde, bir işte önemli bir aşamada bulunmak. "Mevki sahibi olmak için yıllarca çalışıp durdu."
Kavga ya da yarışmaya çağırmak, korkmadığını ve çekinmediğini açıkça bildirmek. "Bir an meydan okumayı içinden geçirdi, sonra bundan vazgeçti."
Olumsuz bir olay ya da durumun gerçekleşmesine imkan ve zaman vermemek, engel olmak. "Onların kavga etmesine sakın meydan vermeyin çocuklar."
1. Görünmek.
2. Belli olmak.
3. Yetişmek, büyümek, olmak. "Korkak herif meydana çık da yüzünü görelim."
1. Olmak, oluşmak, vücut bulmak.
2. Ortaya çıkmak. "Olay akşam üzeri meydana geldi diyorlar."
Kendisine mani olacak kimse bulunmadığı için aşırı davranışlarda bulunmak, bir şeyden çekinmemek. "Meydanı boş bulan eşkıyalar ortalığı kasıp...
Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.
Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.
Çok zayıf, bitkin, güçsüz düşmüş kişi.
Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.
Namus konusunda gerekli olan titizliği göstermeyen, kadın-erkek ilişkilerinde dini kaidelere aldırış etmeyen, iffetsizliğe meydan veren, geniş...
1. Kusacak bir duruma getirmek.
2. Kuşkulandırmak.
1. Kusacak gibi olmak.
2. İğrenmek, tiksinmek.
3. Kuşkulanmak. "Yaptığınız iş, mide bulandırıcı bir işti!"
Yenilen bir şeyin sindirim zorluğu vermesi.
Birinin değerini, ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt.
1. (Bir şey) unutulmaması için işaret koymak.
2. Önemli bularak üstünde durmak, dikkate almak, önemli şeyler arasında saymak. "Bu atasözüne bir...