Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
1. Bir şeyin yüzünde, özellikle de vücudun bir yerinde yara oluşmasına sebep olmak.
2. Büyük dert, acı, üzüntü vermek. "Onun sözleri içimde bir...
Bir acıyı dindirmek için gereken yardım hemen yapılmalıdır.
Birinin düşkünlüğünden yararlanarak ondan öç almak doğru değildir.
Bir işte sorumlu aranırken kusuru olan kimse telaşa düşer.
Acil ihtiyaçları karşılamak. "Şu getirdiklerim yaraya merhem olur mu bilmem?"
Bir kimseyi aldatarak kazaya uğratmak, tehlikeli bir durumun içine itmek, türlü belâlara sokmak. "İnsan dostunu yardan atar mıymış?"
Tam değil, çok az, tamamlanmamış, baştan savma.
Verilen desteği, yapılan yardımı sonuna kadar götürmemek. "Sana nasıl güvenebilirim, beni kaç kez yarı yolda bıraktın."
Güçsüz, sakat, zayıf, hasta kimse. "Ben bir yarım adamım diye beni hor göremezsiniz!"
İsteksizce, istemeye istemeye, gönülsüzce (söylemek). "Demek sizi de yarım ağızla davet ettiler."
Armağan küçük de olsa gönül almaya yeter.
Bir iş, uzmanına değil de o işten anlamayana yaptırılırsa istenilen değil, ters bir sonuç elde edilir.
Gelişigüzel, üstünkörü, eksik ve kusurlu. "Ödevlerini bir daha yarım yamalak yapma!"
En kısa zamanda, çok çabuk, geciktirmeden.
Sağlanmış bir kazanç beklenen, umulan daha büyük bir kazanca feda edilemez.
Ağlamak. "Senin için az yaş dökmedi ailen."
Çeşit çeşit yararları olan ağacı sadece odun sağlamak için kesen insan canına kıymış gibi büyük bir suç işlemiş olur.
Kolay kolay tuzağa düşmemek, uyanık davranmak. "O, benim yaş tahtaya basmayacağımı iyi bilir."
Yaşı ilerlemiş insandan fayda beklenmez.
Akıllı olmanın yaşla ilgisi yoktur, bazı küçükler büyüklerden daha akıllı olabilir.