Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
1. Çapasını denize atmak.
2. Bir yerde uzun süre kalmak. "Gemiler fırtına başlayınca koya girip demir attılar."
Her nesnenin, her kişinin değiştirilemeyen bir özelliği vardır.
Nem demiri nasıl paslandırıp çürütürse gam da insanı öylece yıpratır.
Her iş zamanında ve uygun durumda yapılır.
Her denizde az çok dalga bulunduğu gibi her gönülde de bir sevda vardır.
İçinde çeşitli olayların geçmesi doğal olan bir ortamda zaman zaman sert çatışmaların, fırtınaların çıkması da olasıdır.
Henüz elde olmayan bir nesnenin alımı, satımı üzerinde konuşulmaz.
Yeni bir işe, ortama, duruma alışmakta zorluk çekmek. "Eski işinden ayrılıp, yeni işine başlayınca denizden çıkmış balığa dönmüştü."
Güç bir duruma düşenlerin bundan kurtulmak için her türlü çareye başvurmaları olağandır.
Her sıkıntının, üzüntünün bir çaresi vardır.
Yapılması gereken bir şeyi gerçekleştirmenin yollarını aramak. "Sana ne ki o işin derdine düştün?"
İnsan sıkıntısını başkasına açıklayarak giderebilir.
Bir yöntemden başka bir yönteme geçiş tehlikeli bir durum veya zamanda yapılmamalıdır.
İnsan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir.
İnsan bir dertten kurtulduğunda onun yerine başka bir dert geleceğini iyi bilmelidir.
1. Aynı derdin, sıkıntının içinde bulunanlardan her biri.
2. Bir kimsenin derdini paylaştığı, anlattığı yakın dostu."Onlar yıllar yılı...
Bir derdin ağırlığı, hafifliği ona uğrayan kimsenin etkilenme derecesiyle ölçülür.
İnsan, önem verip düşündüğü şeyi konuşmaktan kendini alamaz.
Yaptığı (kötü) bir işten dolayı şöhreti yayılmak. "Karısına bağırdı diye annesini kapıya attı, bütün civar köylere destan oldu."
Elindekiyle yetinmeyip daha çoğunu arayan, elindekinden de olur.