Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü
Bir süre ara vermek, uzun süren yolculuğun, çalışmanın, yürüyüşün yorucu etkisini atmak için bir süre dinlenmek. "Yarım saat sonra mola...
1. Tüccar züğürtleyince, belki bir kimsede alacağım kalmıştır diye eski defterlerini gözden geçirir.
2. Vaktiyle önemli isler yapmış olanlar...
Birçok kimse, bedava bulunca yenmeyecek şeyleri yer, işe yaramayan şeyleri alır.
(müft: Bedava, beleş)
Nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş, dayanıksız, narin kimse. "Senin gibi muhallebi çocuklarıyla iş yapamam ben."
Bir işte kime yetki verilmişse güç ondadır.
Karşılık vermek.
Bir kimse, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.
1. Yaramazlığı, hırçınlığı, uyumsuzluğu bırakıp yola gelmek.
2. Razı olmak. "Askerde onun da mum gibi olacağına eminim."
Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.
Olabildiğince, yapabildiği kadar. "Zararınızı mümkün mertebe karşılama yoluna gideceğimizden emin olun lütfen."
Çok istek ve özlemle aramak. "O anneyi siz mumla arayacak ama bir daha bulamayacaksınız."
Dileği gerçekleşmek, çok istediği şeye kavuşmak. "İnşallah muradına erersin kızım."
Bir şeyin yazılmasından çok kısa bir süre sonra.
Bir kararı, sözleşmeyi, anlaşmayı yazılmasından kısa bir süre sonra bozmak.
Az çok öğrenim görmüş, okuyup yazmış, belli bir kültüre sahip olmuş kimse. "Maval okumayı bırakın, biz de mürekkep yalamışlardan sayılırız."
Yardım ve iyiliğin sınırı yoktur.
(mürüvvet: Cömertlik, iyilikseverlik , endaze: Ölçü)
1. Özellikle evladının evlendiğini, çoluk çocuk sahibi olduğunu görmek.
2. Çocuklarının sevinçli günlerini görerek mutluluk duymak. "Acaba...
Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.